Bizans'ta bir dansöz! Kanun değiştirildi imparatoriçe oldu | Tarihe yön veren kadınlar

Kendisi gibi ünlü bir dansöz olan fakat casusluk yapan Makedonya ile tanışan Feodora’nın yolu, Veilaht Prens Iustinyanos ile kesişti. Iustinyanos, onunla evlenebilmek için kanunları değiştirdi.

Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :26 Mart 2021
Bizans’ta bir dansöz! Kanun değiştirildi imparatoriçe oldu | Tarihe yön veren kadınlar

İÇİNDEKİLER

Sultanahmet Meydanı'ndaki sirkte sahne alan Feodora (Theodora), hem güzelliği hem de danslarıyla bütün şehri adeta büyülemişti. Erkekler kendisine ulaşabilmek için servet harcamaya hazırdılar.

Bir aşk ilişkisi sonucu hamile kaldı ve evlilik dışı bir kızı oldu. Ancak o hayatına kaldığı yerden devam etti. Sonunda Libya Valisi Hecebolus'la bir ilişki yaşadı ve onun metresi olarak Libya'ya gitti. Araları bozulunca da önce İskenderiye'ye oradan da Antakya'ya geçti. Antakya'da kendisi gibi ünlü bir dansöz olan Makedonya'yle tanıştı.

Makedonya aslında Maviler için casusluk yapan bir kadındı. O sırada tahtta İmparator I. Iustinos vardı ve tahta gelmesinde Maviler büyük rol oynadığı için Maviler'in koyu bir destekçisiydi.

Lustinyen Hanedanı'nın kurucusu Iustinos'un çocuğu yoktur ve veliahtı da yeğeni Iustinyanos'tur. Makedonya, Feodora'yı veliaht prensle tanıştırır. Iustinyanos da Maviler'in tarafındadır.

Ancak ne var ki Feodora, Hristiyanlığın önemli şehirlerinden Antakya'da koyu bir monofizit Ortodoks olmuştur. Dolayısıyla o artık, babası gibi ve coğrafi/ sınıfsal konumu gereği Yeşiller tarafındadır.

Bu durum veliaht Iustinyanos'un ona âşık olmasını engellemez ve 520'de ilişkileri başlar. Mevcut yasalar, senatörlerin dansözle evlenmesine engeldir. Bir diğer engel de amcasının karısı Efimiya'dır.

524'te Efimiya ani bir kalp kriziyle ölünce, veliaht da kanunları değiştirip 524'te Feodora'yla evlendi. Feodora imparatorluğun içinde adeta asıl güç merkezi olmuştu. İmparatorla birlikte her görüşmeye giriyordu.

VELİAHT PRENS AŞIK OLDU
Devlet memuru olarak çalışacaklar sadece İmparator'a değil Feodora'ya da sadakat yemini ediyorlardı. Kendi mahkemesi bile vardı. Iustinyanos, Bizans'ı tekrar Roma'nın eski şaşalı günlerine döndürmek isteyen, hedefleri büyük hükümdardı. Hz. İsa'yı teslis yani üçleme inancı gereği baba-oğul ve kutsal ruh olarak kabul etmeyip sadece peygamber olarak kabul edenlere karşı da büyük bir savaş açmıştı.

Siyasi ve dini bu mücadelesini adeta bir haçlı seferi gibi görüyordu. İstanbul'un nüfusu kontrol edilemez derecede artıyordu. Taşradaki memnuniyetsiz kitle başkente akın ediyor ve gelir gelmez de bir hizbin taraftarı oluyordu. Başkente giriş yasaklandı veya kısıtlandı. Ama bu bile yoğun göçü durduramadı. Nüfusu 400 bin olan başkentte binlerce öfkeli yoksul birikmişti.

Akdeniz'i bir Bizans gölü haline getirmek için yola çıkan Iustinyanos, doğuda Pers İmparatorluğu karşısında art arda yenilgiler alıyor ve buradaki vilayetlerini bile kaybediyordu. Bu gerileme başta tüccarlar olmak üzere pek çok kesimde ekonomik çöküntüye yol açmıştı.

ERGUVAN RENGİ!
Lustinyanos 527'de tahta geçince Feodora da imparatoriçe olur. O artık bir "erguvan" olmuştu. Herkesin bir rengi olur da imparatorun olmaz mı hiç, onun ve ailesinin rengi de erguvandı. Bizans'ta imparatorların çocukları; erguvan renkli sarayda, erguvan rengindeki odada doğardı. Bu çocuklara "erguvan içinde doğmuş" denirdi, bu tabir Osmanlıdaki şehzade, sultan gibi bir unvanı yani hukuki bir statüyü ifade ediyordu.

Erguvan rengi giysi ve ayakkabı, yalnızca hanedan mensuplarına özgüydü, başkalarının bu rengi kullanması yasaktı. Erguvan renginin renk hiyerarşisinde erguvanın en tepede olmasının nedeni bir zevk ve beğeni meselesi değil, ekonomik kökenliydi. Erguvan, Antik Çağ'da kırmız böceğinden elde edilen kırmız renginin bir türevidir. Bir böcekten ancak birkaç damla renk maddesi elde edilebiliyordu. Kısacası, erguvan renginin elde edilme süreci oldukça pahalıydı.

YARIN: İSYAN VE FEODORA