19. yüzyıl'da başlayan milletçilik akımı Osmanlı İmparatorluğu'nu sarstı. Sırp, Yunan, Karadağ ve Bulgarların verdiği bağımsızlık mücadelesi, Ermenileri de etkisi altına aldı. Ermeniler, diğer Hristiyanlar gibi Osmanlı içerisinde zımmi statüde yaşıyorlardı. İç işlerinde serbest, idari işlerde ise Osmanlı'ya bağlıydı. Devlete bağlılıkları ise yalnızca vergi veriyor olmalarıydı. Halk bu durumdan "Vergiler yüzünden fakirleşiyoruz" diyerek şikayet etmeye başladı.
BÜYÜKELÇİDEN TEHDİT
İngiltere de bu tarihlerde Ermeni sorununu sık sık gündeme taşıdı. Çünkü Doğu Anadolu'da kurulacak bir Ermeni Devleti, Rusya'nın güneye inmesini engelleyecekti... Bunun üzerine Ermenileri, İgiltere'ye yaklaştıracak adımlar atıldı. Osmanlı'ya 'Ermeniler için ıslahat' baskısı yapıldı. İngiltere Büyükelçisi Austen Henry Layard "Islahat yapmazsanız İngiltere sizi korumaz" diyerek tehdit etmekten sakınmadı! Avrupa'dan destek gören ve Ermeniler, 1885'te Armenakan, 1887'de İsviçre'de Hınçak, 1890'da Taşnaksutyun partileri kurarak silahlı mücadele çağrısı yaptı.
'KAN DÖKÜN' EMRİ VERDİ
Ermenilerin ilk isyanı Kahramanmaraş'taki Zeytun kasabasında yaşandı. Bölgenin dışarıya kapalı coğrafi konumu isyanı kolaylaştırdı. Hatta Fransa, kendisinden yardım isteyen Ermenilere silah bile yolladı. Bu tarihin ardından Osmanlı'nın pek çok yerinde Ermeni isyanları başladı. Gladstone da Ermenilere "Kan dökün ki olaya müdahil olalım" çağrısı yaptı. En ses getiren isyan ise Sason'da yaşandı. Mihran Damadyan, bölge halkını "Avrupa bizim arkamızda isyan başlatalım ki devlet kurabilelim" diyerek kışkırttı. Hamparsum Boyacıyan ile birlik olan Damadyan, Sason'un dağlık coğrafyasından faydalandı. 1893'te başlayan isyana 3 bin Ermeni katıldı. Binden fazla Müslümanın öldürüldüğü ortaya çıktı. 2. Abdülhamit'in isyanı bastırmak için aldığı önlemlerin hiçbiri çare olmadı. Avrupalı devletlerin siyasi çıkarları için çıkartılan Ermeni olayları gerçek dışı anlatımlarla dünya kamuoyunda yer aldı. Bu sorun, günümüze kadar ulaştı.