İstanbul Fatih'teki vahşette Mimar Sinan öğrencilerinin payı ne?

Fatih siyanür vahşeti son dakika haberleri: Fatih’te 48, 54, 56 ve 60 yaşlarındaki dört kardeş evlerinde ölü bulundu. Geçim sıkıntısı çeken, elektrik borcunu ödeyemeyen, bankalara borçlu olan kardeşlerin hikayesini aile dostları Serpil Alkan anlattı. Detaylar haberimizde olacak. Peki Siyanür nedir, nasıl öldürür? Siyanür ve siyanür çeşitleri birçok sanayi alanında tüketilir. Yaygın olarak hidrosiyanik asit siyanürü kimyasal madde üretiminde, hayvan yeminde ve haşere ilaçlarında kullanılır. Sodyum siyanür ise genellikle madencilikte olmak üzere kimya sanayi ve optik endüstrisinde de kullanılır.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :07 Kasım 2019 , 18:10 Güncelleme Tarihi :07 Kasım 2019 , 18:38
İstanbul Fatih’teki vahşette Mimar Sinan öğrencilerinin payı ne?

İÇİNDEKİLER

Fatih siyanür vahşeti son dakika haberleri: İstanbul'un Fatih ilçesinde 4 kardeşin cesedi kapısında "Dikkat siyanür var" yazılı evden çıkarıldı. Türkiye'yi sarsan olayın detaylarının ailenin yakın dostu olan Serpil Alkan anlattı. Kardeşlerden Oya Yetişkin ile ilgili konuşan Alkan, '"Mimar Sinan'da modellik yapmaya başladı. 130 kiloya çıkmıştı. Nü fotoğrafı çekilirken 'çocuklar bana gülüyordu, gücüme gidiyor' diyordu. Psikolojisi bozuldu. " ifadelerini kullandı. Güneş Apartmanı'nın karşısındaki eczacıda çalışan Ahmet Gül ise, "Oya ve Kamuran Hanım'ı tanıyorum. İkisi de depresyon ilaçları kullanıyordu. Ancak Kamuran Hanım'ın ilaçları çok ağırdı. Obezite sorunu vardı, zayıflamaya çalışıyordu" dedi.

"ÇOCUKLAR BANA GÜLÜYORDU GÜCÜME GİDİYORDU"

Serpil Alkan şu ifadeleri kullandı:

''Oya ve Kamuran benim 35 senelik arkadaşım. Oya'nın annesi vefat ettikten sonra 60 bin tl borçlanmış ve kredi çekmiş. Düğün salonlarında şarkıcılık yapmıştı, daha fazla para kazanabilmek için Mimar Sinan'da modellik yapmaya başladı. 130 kiloya çıkmıştı.Fotoğrafı çekilirken 'çocuklar bana gülüyordu, gücüme gidiyor' diyordu.

DETAYLAR İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA TIKLAYINIZ

Psikolojisi bozuldu. Ben ölürsem ablam, kardeşim, abim perişan olurlar bütün yük benim üzerimde. En çok ablasını severdi. Ben ölürsem perişan olurlar ben öleyim onları da arkamdan sürükleyeyim gibi düşündü diye hissediyorum. Hiç evlenmediler, hep beraber yaşıyorlardı. Ev sahibi kirayı arttırmak istiyordu bu yüzden mahkemelik olacaklardı. Ramazan ayında erzak yardımı yapanlardan toplayıp onlara veriyordum. Bu sene Kamuran'a söyledim 'ben almayacağım durumu benden daha kötü olanlara ver' dedi.

"KARDEŞLERİNE SESLENİYORUM"

İki kardeşi var onlara sesleniyorum. Ben aileden olmadığım için bana cenazeyi vermeyecekler. En azından cenazeyi kaldırmak için bana yardım etsinler. Durumlarını düzeltmek, borçlarını kapatmak için Mersin'de bir miras olayı vardı. Ucuza gitmesin diye biraz bekletmişlerdi. Aile Sosyal Bakanlığından geldiler, başvuru yok dediler. Haber vermedikleri için yardım da gelmemiş. Daha önce yeşil kart çıkartsınlar diye çok söyledim ama kabul etmediler, onurlu insanlar.

ONUR DUYUYORUM ONLARLA AMA ÖLMEYİ HAKETMEDİLER

O kadar kötü insanlar varken arsız, yüzsüz insanlar varken böyle olmamalıydı. Onur duyuyorum ama ölmeyi hak etmediler''.

SON DARBE: HACİZ

- Güneş Apartmanı'nın giriş katındaki bakkal Yusuf Deniz: Ekonomik sorunları vardı. Benden alışveriş yapıyorlardı. Bana 1.282 lira borçları vardı. Evlerine sadece ekmek, peynir gibi temel gıdalar alıyorlardı. Başka lüks alışverişleri olmuyordu. Son dönemlerde borçlarını ödeyemez oldular. İki gün önce gördüm Oya Hanım'ı. 'Önümüzdeki cuma günü borcu vereceğim' dedi. Maaşına haciz geldiğini söyledi. Bana anlattığına göre bir tanıdığı 60 bin lira borç istemiş. O da kredi çekip vermiş. Sonra adam parayı ödememiş. Bu nedenle maaşı hacizliydi. Önceki akşam evden kimseyi görmedim. Oya Hanım'ın bir arkadaşı geldi. İşe gitmemiş. Evin kapısına vurduk. Kimse açmayınca polisi aradık."

HEPSİ İÇİNE KAPANDI

- Komşuları Ahmet Dündar: Anneleri öldükten sonra çok fena dağıldılar. Hepsi içine kapandı. Çocukluğumuz birlikte geçti. Erkek çocukları ile arkadaştım. Anneleri obezdi. Büyük abla Kamuran da obezdi. Oya gençliğinde şarkıcılık yapıyordu. Erkek kardeşleri çalışmıyordu. Ablalarını işe götürüp getiriyorlardı. Birbirlerine bağlı insanlardı.

İLAÇLARI ÇOK AĞIRDI

- Güneş Apartmanı'nın karşısındaki eczacıda çalışan Ahmet Gül: Oya ve Kamuran Hanım'ı tanıyorum. İkisi de depresyon ilaçları kullanıyordu. Ancak Kamuran Hanım'ın ilaçları çok ağırdı. Obezite sorunu vardı, zayıflamaya çalışıyordu. Sadece hastaneye gitmek için evden çıkardı. Sonra gelip ilacını alır ve evine giderdi. Kamuran Hanım asosyal bir kişiydi. Diğer erkek kardeşleri de kimseyle konuşmazdı. Sadece selamlaşırdık.

1 YIL AİDAT ÖDEMEDİLER

- Güneş Apartmanı'nın yöneticisi Necati Mansız: Maddi olarak kötü durumda olduklarını biliyoruz. Yaklaşık bir yıldır bina aidatını, kiralarını da ödemiyorlarmış. Geçen günlerde doğalgazı kestiler. Polis evi boşalttıktan sonra elektriğini kestiler. Kapıda gördüğümüzde selamlaşıyorduk. Başka sohbetimiz olmuyordu.

SİYANÜR NERELERDE KULLANILIR?

Siyanür ve siyanür çeşitleri birçok sanayi alanında tüketilir. Yaygın olarak hidrosiyanik asit siyanürü kimyasal madde üretiminde, hayvan yeminde ve haşere ilaçlarında kullanılır. Sodyum siyanür ise genellikle madencilikte olmak üzere kimya sanayi ve optik endüstrisinde de kullanılır.

Madencilikte siyanür kullanımı 1880'li yıllara dayanmaktadır. Özellikle metallerin üretiminde kullanılan siyanürün, günümüzde altın ve gümüş üretiminde çevreye zararı olmayan alternatifi vardır; bu alternatiflere örnek olarak tiyo üre verilebilir. Ancak üretim sonucu oluşan artıklardaki siyanürü uzaklaştırmak INCO prosesi ile mümkündür . Bununla birlikte siyanür bozundurma ünitesi bulunmayan tesislerde siyanür artıklarının, yeraltı sularına karışma ihtimali vardır.. Dünyanın en güvenli sayılan siyanürlü altın işletmelerinde bile çevre felaketleri gözlenmiştir. Ancak uygun bozundurma ünitesi (INCO) ve standartlara uygun olarak yapılmış bir atık barajı ile bu tür problemler bertaraf edilebilmektedir.

POTASYUM SİYANÜR NASIL ÖLDÜRÜR?

Yüksek miktarda siyanür, vücudumuz için tehlike arz etmesine rağmen eser miktarda vücudumuzda ve çeşitli yiyeceklerin içinde bulunur. Vücutta depolanmaz, kanserojen değildir. Günümüzde en çok sigara dumanı ve yangınların dumanının solunması ile maruz kalınmaktadır. Siyanür kanda bulunan methemoglobin'e irreversible (geri dönüşümsüz) bir şekilde bağlanarak etkinlik gösterir. Bu özelliği kanın dokulara oksijen perfüzyonunu sağlayamaması sonucu hipoksi'ye ve sonuçta hipoksik şok ve ölüme neden olur. Oksijen mevcuttur fakat kanda taşınamaz. Vücut adeta oksijen havuzunda boğulur.

Tedavide amaç zehirli maddenin zehirsiz başka bir metabolite çevrilmesidir. Bunun için öncelikle hastaya sodyum nitrit verilir. Bu madde methemoglobin'e siyanür ile yarışmalı olarak bağlanır ve siyanür bu sayede methemoglobin'e bağlanamaz. Daha sonra verilen sodyum tiyosülfat ise siyanür ile reaksiyona girerek tiyosiyanat oluşturur. Bu madde vücut için toksik değildir ve böbreklerden atılır.