Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ demokrasi karşıtı ifadeleriyle gündeme bomba gibi düştü. Cumhuriyet'e röportaj veren Başbuğ, 27 Mayıs üzerinden darbe ima ve tehdidi içeren ifadeler kullandı.
BAHÇELİ'DEN BAŞBUĞ'A SERT TEPKİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'yi çok tehlikeli bir tartışma ve kamplaşma girdabına sürüklemek maksadıyla el ovuşturan, hava koklayan, fırsat kollayan menhus emeller ve karanlık çevrelerin son günlerde tahrik kampanyalarına hız verdiğini belirtti.
"BAŞBUĞ'UN DÜŞÜNCELERİ SAKINCALI VE SORUNLUDUR"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin demokratik nitelikli sosyal bir hukuk devleti olduğunu anımsatarak, "Geçmişin hüzünlü sayfalarını karıştırıp her tarafa çekilebilecek şifreli ifadelerle darbelere bahane üretmek iyi niyetle izah edilemeyecektir. Genelkurmay Eski Başkanı Sayın İlker Başbuğ'un, 4 Ocak tarihinde Cumhuriyet Gazetesi'nde neşredilen düşünce ve kanaatleri her zaviyeden sakıncalı, her cepheden sorunludur." görüşünü paylaştı.
Başbuğ'un mantık hatalarının ve kafa karışıklığının ileri düzeyde olduğunu kaydeden Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu:
"'27 Mayıs 1960 darbesinden önce şayet bir erken seçim tarihi açıklansaydı darbe önlenebilirdi' demek tam bir gaflet, tam bir garabettir. Sayın İlker Başbuğ, erken seçim kararı almış bir hükümete karşı yapılan darbeyi gayrimeşru, erken seçim kararı almamış bir hükümete yapılan darbeyi de zımnen makul ve meşru kabul etmektedir. Bu ifadeler normal karşılanacak ve sineye çekilecek bir durum sayılamayacağı gibi vesayetçi ve anti demokratik bir açmazdır. CHP'nin başını çektiği zillet ittifakının erken seçim dayatması ve zorlamasıyla Sayın Başbuğ'un sözleri üst üste koyulduğunda, muhtemel gelişmelerle ilgili tuhaf ve düşündürücü bir illiyet bağının kurulması abartılı ve afaki bir değerlendirme olmayacaktır."
Sonuçları bakımından ve toplumsal bünyede açtığı derin yaralar itibarıyla hiçbir darbenin masum ve mazur gösterilemeyeceğini belirten Bahçeli, özellikle 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 tarihlerinde yaşanan Talat Aydemir vakaları ile 15 Temmuz darbe girişimini ayrı yorumlamanın, bu suretle 22 Şubat ve 21 Mayıs müdahale girişimlerini aklamaya çalışmanın esef ve endişe verici bir yanlış olduğunu vurguladı.
Darbeler arasında mukayese yapmak ya bilgisizliğin ya da bilip de asıl hedefi perdeleyen mahzurlu bir mizacın eseridir.