Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın Beylikova'da nadir toprak elementleri rezervinin bulunduğunu açıklaması ilçe halkında da büyük bir sevince neden oldu. 1967'de madende çalışmaya başlayan 92 yaşındaki Mustafa Vural, 1950'lerden bu yana bölgede binlerce sondaj çalışması yapıldığını, yüzlerce numune alındığını ancak çalışmaların hep çeşitli bahanelerle yarım kaldığını kaydetti.
"FRANSIZLAR İSTEDİ, TÜRKİYE 'VERMEYİZ' DEDİ"
Vural, 1970'li yıllarda mühendislerin NATO sözleşmesinden dolayı bu madeni çıkartıp işleyemediklerini söylediklerini ifade etti ve şöyle ekledi: "Fransız araştırmacılar değerli maden rezervini keşfetti. 'Türkiye'nin havayolunu, karayolunu biz yapalım karşılığında madeni bize verin' dediler. Türkiye de 'vermeyiz' dedi. Fransızlar da 'burada maden yok' raporunu tutup ülkelerine döndüler"
BU TÜRKİYE'NİN GÜCÜ, CUMHURBAŞKANIMIZIN GÜCÜ
1984'te bölgedeki maden galerisinde çalışan İbrahim Çetemer ise, "Sağ-sol siyaseti yüzünden mühendisler anlaşamadı. En sonunda çalışmalar durdu. Bir daha da başlamadı. Artık bu madenleri işleyeceğiz. Bu Türkiye'nin gücü, Cumhurbaşkanımızın gücü" dedi.
Eskişehir'in Beylikova ilçesinde dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementi rezervi keşfedildi. İleri teknoloji ürün üretiminde oldukça önemli olan bu elementlerin yüzde 95'ini Çin üretiyor.
Eskişehir Beylikova'da bulunan rezerv ise dünyanın en büyük ikinci rezervi niteliği taşıyor. Beylikova'daki keşfe yönelik araştırmaların 1950'li yıllarda başladığı, ilçeye bir dönem Fransız araştırmacıların gelip kamp kurduğu ve uzun süre bölgede araştırma yaptığı öğrenildi. Fransızların ardından Maden Tetkik Arama (MTA) bölgede sondaj çalışmaları yaptı, çok sayıda numune çıkartılıp incelendi.
Madende işçi olarak çalışan 92 yaşındaki Mustafa Vural, "1967 yılında madende çalışmaya başladım. Biz geçici işçiydik. Numune alıyorduk. Daha sonra o numuneleri sandıklara koyup gönderiyorduk. Bir dönem Fransızlar geldi aileleriyle birlikte. 1948'de yaylaya çadır kurdular. Araştırma yaptılar uzun bir süre. Sonra askeriye 2 sene çalıştırdı. Daha sonra MTA devraldı. Martta çalışıyorduk, kasımda çıkıyorduk. Bir sene gelmiyorlardı, iki sene sonra tekrar başlıyordu çalışmalar. Böyle 1982'ye kadar çalıştım. Bir gün Ankara'dan ABD'li bir mühendis geldi. Boynundan bir şey çıkarttı. 'Burası maden dolu. Baksana şuna parıl parıl parlıyor' dedi. Elmas gibiydi. Sonra çalışmalar birden hızlandı" ifadelerini kullandı.
NATO SÖZLEŞMESİNDEN DOLAYI İŞLEYEMİYORUZ DİYORLARDI
NATO sözleşmesini bahane ettiklerini kaydeden Vural, "1970 yılında mühendisler hep 'NATO sözleşmesi var ondan dolayı çıkartıp işlemiyoruz. 2023'ten sonra işlemeye başlayabileceğiz' derlerdi. Bundan dolayı hep aralıklarla devam etti çalışmalar. Burada çok değerli maden olduğu hep biliniyordu. Mühendisler 'Bu maden çok değerli. Bir zaman gelecek buralar şehir olacak, Türkiye kalkınacak' derdi" diye konuştu.
Fransız araştırmacıların değerli maden rezervini keşfettiklerini söyleyen Vural, "O zamanlar 'Türkiye'nin havayolunu, karayolunu biz yapalım karşılığında madeni bize verin' demişlerdi. Türkiye de 'vermeyiz' dedi. Fransızlar da 'burada maden yok' raporunu tutup ülkelerine döndüler" ifadelerini kullandı.