Son günlerde suç örgütleri ve elebaşları eliyle ortaya atılan yalan ve iftiralar, muhalefet ve mangır medyası tarafından köpürtülerek büyük bir dezenformasyon kampanyasına girişildi. Dezenformasyon kampanyasıyla birlikte Turkuvaz Medya da iftiralarla hedef alındı.
YOLUMUZDAN DÖNMEYİZ
Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Şebnem Bursalı, "Son olarak, Turkuvaz Medya ve Yönetim Kurulu Başkanvekili Serhat Albayrak'a yönelik "yalan, iftira ve saldırılar" bunlardan biri ama elbette sonuncusu değil. En aşağılık yalanları yüzleri kızarmadan söyleyen bu güruh ve yandaşları şunu bilsinler ki, yolumuzdan dönmeyiz." ifadelerini kullandı.
İşte Bursalı'nın bugünkü yazısı;
İFTİRA SİYASETİ TUTMAZ
Algı ve olgu, "gerçek ve yalan ikilemi"nin biraz teorik söylemidir.
Çoğu zaman algının olgunun önüne geçtiği günlerden geçerken biraz bu konuya değinmekte fayda var. 2011'den bu yana Türkiye'de yaşananları tam da bu tanımlamayla ifade etmek doğru olacaktır.
Gerçeğin eğilip bükülerek ya da tamamen yalan bir olayın gerçekmiş gibi dayatılması, bunun özellikle sosyal medya hesaplarından troller aracılığıyla yayılması ve sonuçta siyasetçilerin de söylemine girmesinin kaçıncı kez yaşandığını tekrar tekrar hatırlatmama gerek var mı?
Nasıl itiraf etmişti Sedef Kabaş:
"Kitleleri etkilemek için ortaya önce kocaman bir yalan atın. Ama çok büyük bir yalan olsun. İkinci kriter de, çok basit bir yalan olsun.
Sonrasında da bu basit ve çok büyük yalanı sürekli tekrar et. Ve ardından kitlelerin o yalanı gerçekmiş gibi nasıl kucakladığını otur seyret!" İşte, algının olgunun önüne nasıl geçtiğinin formülü, maalesef bu!
Bu algı ve olgu meselesinde zaman zaman taktik değiştiriyorlar. Bazen gerçekler saklanıyor, yalanlar piyasaya sürülüyor.
Bazen de gerçekleri öyle şekil değiştirerek dönüştürüyorlar ki, hangisi gerçek hangisi yalan anlaşılmıyor ve işin içinden çıkılmıyor. "Yalancılıkta da profesyonel bir güruh"tan söz ediyoruz anlayacağınız.

17-25 Aralık FETÖ yargısal darbe girişiminde kurgulanan sembolleri ve kesyapıştır yöntemiyle ortaya konulan sözde delilleri, 128 milyar dolarlık kayıp yalanını, Man Adası safsatasını ve daha yüzlerce profesyonel yalanı hatırlayın. Bütün bunlara, söyledikleri yalanları güçlendirmek için dijital teknoloji yoluyla ihtiyaç duyulan görsel malzemeleri ve yalanın yayılıp sürekli tekrarlanarak etkisinin artırılmasını eklediğinizde, ortaya tam bir "organize çete çalışması" çıkıyor.

