CHP ve İyi Parti listelerinde FETÖ çatlağı: "Pensilvanya'nın adayı da Kılıçdaroğlu"

Seçime günler kala milletvekili aday listelerinin açıklanması CHP ve İyi Parti içinde kümelenen FETÖ'yü bir kez daha su yüzüne çıkardı. Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, "Günler öncesinden, "Kandil'in adayı Kılıçdaroğlu" demiştik. Şimdi rahatlıkla, "Pensilvanya'nın adayı da Kılıçdaroğlu" diyebiliriz." ifadelerini kullandı.

Giriş Tarihi :16 Nisan 2023 , 08:13 Güncelleme Tarihi :16 Nisan 2023 , 08:37
CHP ve İyi Parti listelerinde FETÖ çatlağı: Pensilvanya’nın adayı da Kılıçdaroğlu

14 Mayıs 2023 seçimlerine günler kala 7'li koalisyonun başını çeken Cumhuriyet Halk Partisi ve İyi Parti milletvekili aday listelerini YSK'ya teslim etti. CHP ve İyi Parti liste krizi ve kavgaların gölgesinde LGBT savunucusundan, FETÖ yandaşına birçok ismi aday gösterdi.

PENSİLVANYA'NIN ADAYI DA KILIÇDAROĞLU
Konuyu köşelerine taşıyan Sabah gazetesi yazarları Mehmet Barlas ve Mahmut Övür listelerdeki skandalların parti içinde başlattığı tartışmayı kaleme aldı. Barlas, "Günler öncesinden, "Kandil'in adayı Kılıçdaroğlu" demiştik. Şimdi rahatlıkla, "Pensilvanya'nın adayı da Kılıçdaroğlu" diyebiliriz." ifadelerini kullandı.

İşte Barlas'ın bugünkü yazısı:

Yazının başlığı bana ait değil. Eski CHP Milletvekili ve Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Hüsnü Bozkurt, bir TV kanalında Kemal Kılıçdaroğlu'na bu sözlerle isyan ediyor.
"Atatürkçüleri tasfiye edip yerlerine FETÖ'cüleri yerleştirme" fikri size bir yerden tanıdık geliyor mu? Biraz hafızamızı zorlayalım... FETÖ'cülerin meşhur bir taktiği vardır. Önce bir yere sızarlar, sonra orada kendilerinden farklı düşünen kim varsa itibarsızlaştırırlar, ardından iftira atarlar, finalde de istifaya zorlarlar. Boşalan yerlere farklı kimliklere bürünen FETÖ'cüler birer birer yerleştirilir. Devamında ise gözaltılar ve tutuklamalar gelir.
Ne hayatlar karardı biliyorsunuz. İntihar edenler bile oldu. Böyle binlerce operasyon yaptılar. Şimdi FETÖ'cülerin aynı taktiklerle CHP ve İyi Parti'ye sızdığını görüyoruz.

***

ERGİN NEDEN 'FETÖ' DİYEMEDİ
Günlerdir eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in CHP listelerinden aday gösterilmesini konuşuyoruz. Yargıdaki FETÖ yapılanmasından ve kumpas davalarından sorumlu tutuluyor. Kendisini savunmak için bir TV kanalına çıkmış. Program boyunca ağzından FETÖ kelimesi çıkmadı. FETÖ'yü eleştiren tek bir sözünü de duymadık. Konunun etrafından dolaşarak durumu kurtarmaya çalıştı.
Her gün yeni bir isim patlıyor. İyi Parti Ordu milletvekili adayı İdris Naim Şahin'in FETÖ'ye destek veren videolarını izliyoruz. Günler oldu hâlâ inkâr etmedi. Demek ki FETÖ ile birlikte anılmaktan rahatsız değil.


İyi Parti Elazığ milletvekili adayı İrfan Sönmez de FETÖ'nün ateşli savunucularından. Birinci sırada kendine yer bulmayı başarmış.
Meclis'e sızmaya çalışan FETÖ'cü listesi böyle uzayıp gidiyor. Bu iddiaların muhataplarından bir açıklama gelmediği gibi CHP ve İyi Parti cephesinin de bu durumdan rahatsız olmadığını görüyoruz.
Günler öncesinden, "Kandil'in adayı Kılıçdaroğlu" demiştik. Şimdi rahatlıkla, "Pensilvanya'nın adayı da Kılıçdaroğlu" diyebiliriz. Eğer Kılıçdaroğlu'nun bu iddialara bir itirazı varsa çıksın, "FETÖ ve PKK terör örgütüdür, onların adayı olmayı asla kabul etmiyorum" desin.

***

UNUTULAN İHANET TEKRARLANIR
Aylardır siyasetin Kandil-HDP-CHP arasındaki kirli pazarlıklara kurban edildiğini yazıp çiziyorduk. Anlaşılan FETÖ tehlikesini biraz ihmal ettik. Her gün Meclis'e kapağı atmaya çalışan FETÖ'cülerin haberlerini okuyoruz. Bunun normalleştirilmeye çalışılmasını asla kabul edemeyiz. Bu konuda çok duyarlı olunmalı.
15 Temmuz'da bombalanan Gazi Meclis'e FETÖ'cülerin böyle elini kolunu sallayarak gelmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Aliya İzzetbegoviç "Unutulan soykırım tekrarlanır" demişti. 15 Temmuz ihanetini unutursak darbe heveslilerine yeniden cesaret vermiş oluruz.
FETÖ'cülerin yurtiçinde ve yurtdışında pusuda beklediği bir dönemde şunun altını bir kez daha çizelim: "Unutulan ihanet tekrarlanır."

YAZIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN



KENDİ KADROLARINA BİLE UMUT VERMEDİ

Listelerin parti içine de umut vermediğini belirten Mahmut Övür ise, "Birkaç yıldır AK Parti karşısında altılı hatta yedili ittifak oluşturup umut vermeye çalışan CHP ve İyi Parti, açıkladıkları milletvekili aday listeleriyle bırakın seçmenlerini siyasi kadrolarına bile umut vermedi." dedi.

İşte Övür'ün bugünkü yazısı:

Milletvekili listelerinin açıklanması her zaman tartışmalara, küskünlüklere yol açtı. Ama bu dönemdeki kadarına rastlanmadı. Hem de isyana dönüşen tartışmalar iktidar partisinde değil, umut olması gereken muhalefet partilerinde yaşandı.
Birkaç yıldır AK Parti karşısında altılı hatta yedili ittifak oluşturup umut vermeye çalışan CHP ve İyi Parti, açıkladıkları milletvekili aday listeleriyle bırakın seçmenlerini siyasi kadrolarına bile umut vermedi.
Liste tartışmaları giderek ağır suçlamalara dönüştü. CHP'de Kemalizm ve FETÖ üzerinden yürütülen tartışmalara, İyi Parti'de ek olarak "çete" suçlamaları da eklendi. Zaten İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, son viraja girilirken süreci kötü yönetmiş, arkasından da Yavuz A��ıralioğlu'nun istifasıyla parti ciddi oy kaybetmişti.


Şimdi buna listelerin açıklanmasıyla hem Aytun Çıray'ın "Partimiz baraj altına düştü" açıklaması hem de listelerdeki yerlerin satıldığına ilişkin ağır iddialar eklendi.
Bu tablo en çok da listelere giremeyen İyi Parti'deki ülkücüleri harekete geçirdi. Şu sıralarda kulislerde elden ele, altında "İyi Partili Ülkücüler" yazan bir bildiri dolaştırılıyor.
Yazdıkları ve söyledikleri aslında Çıray'ın söyledikleriyle örtüşüyor. Onun ima ettiği şeyleri bunlar biraz daha açık seslendiriyor ve parti içinde bir "çete" olduğu iddiasında bulunuyorlar.
Ne ilginç değil mi? Muharrem İnce de CHP'de bir "çete"den söz etmişti. Neyse İyi Partili ülkücülerin iddiasına gelelim... Bunlara göre, ülkücüler listelere alınmadı ve refüze edildiler. Ayrıca işin içine "özel ilişkiler" de girdi.
İtham edilen isimler de sıradan partililer değil. Kulislerde Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dikbayır, Genel Sekreter Uğur Poyraz, Genel Başkan Yardımcısı Burak Akburak, Özel Kalem Müdürü Esma Bekar ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde Genel Müdür olan Ersagun Yücel ismi ön plana çıkıyor.
Onlar iddia ediyorlar ama ben soru olarak seslendireyim.


Merak edilen şu: İstanbul birinci bölgede Nimet Özdemir, İyi Parti'ye kısa süre önce katılan Verdin Miroğlu, ikinci bölgede Salim Ensarioğlu, ve CHP'li Erdoğan Toprak'ın eski eşi Ece Güner, üçüncü bölgede Seyithan İzsiz ve İmamoğlu'nun hemşerisi Şükrü Kuleyin o sıralara özel torpille mi yazıldı?
Benzer iddialar Adana ve Şanlıurfa'da da gündeme geldi. Hatta Şanlıurfa'da İl Başkanı Fedai Çakmaklı ile Ahmet Bucak yapılan listeye kızarak adaylıktan çekildi.
İyi Partili ülkücüler, Ahmet Ersagun Yücel ve Berna Sukas'ın CHP listelerinde seçilecek yerlere konulmalarını da "şeytani" bir kurgu olarak niteliyor.
Anlaşılan CHP içindeki Atatürkçüler gibi "İyi Parti'nin omurgasını oluşturuyoruz" diyen İyi Partili ülkücüler de şaşkın ve olup bitenleri yeni fark etmişler ki "özür" dileme noktasına gelmişler.
"Her seferinde bize yalan söylendi. Partiyi bize kurdurdular, bizim sırtımızdan başkalarını listelere koydular. Ülkücülerin bölünmesine vesile olduğumuz için ülkücü camiadan özür diliyoruz."
Merak ediyorum, camiadan özür dileyen bu ülkücülerin, şikâyet ettikleri o listelerin ön sıralarında yer alan ve olup bitenler karşısında "susan" ağabeyleri Koray Aydın veya Müsavat Dervişoğlu'na söyleyecekleri bir çift sözleri yok mu?
Ya da bu iddiaları ismen söyleme cesaretleri...

YAZIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

FETÖ'NÜN ERGENEKON VE BALYOZ TETİKÇİSİ TARAF'IN YAZARI DA CHP'DEN ADAY OLDU
Onlardan biri de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan Yardımcısı yaptığı Yüksel Taşkın. Taşkın, CHP İzmir 1. Bölge 1. sıradan aday olarak gösterildi. Taşkın, FETÖ'nün Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarının tetikçisi Taraf'ın yazarıydı.

KILIÇDAROĞLU'NUN AKIL HOCASI YÜKSEL TAŞKIN
FETÖ'nün operasyon gazetesi Taraf'ta, CHP'nin dizaynı, CHP'deki Kemalist ve ulusalcıların tasfiyesinin teori ve planlarını Yüksel Taşkın'ın ideolojik olarak formüle ettiği ve altyapısını oluşturduğu ortaya çıktı. 2013 yılından itibaren Taraf gazetesinde yazdığı yazılarla CHP ve terörün siyasi ayağı HDP'yi bir araya getirecek fikri yazılar yazan Taşkın'ın, bir yazısında, "Gezi direnişi bu gelecekten seslenişin birinci kapısını açmışsa, Demirtaş'a ilk defa oy verenler, ikinci kapıyı aralamışlardır. Mesele bu kapıdan girebilme cesaretini göstermektir." diyerek adeta bugün 7'li koalisyonda bir araya gelen bölücü iklimi özetliyor.

Taşkın 25 Mayıs 2013 tarihli yazısında, CHP'nin yüzde 25'e sıkıştığı, Kürtleri uzaklaştırdığından söz edip, CHP'ye Kürtleri ve muhafazakarları kazanma aklı veriyor. Bugün HDP ve PKK'ya yanaşan, sözde muhafazakar FETÖ ile birlikte hareket eden CHP'nin akıl hocası da kendini ele veriyor.

KÖŞESİNDEN BAYKAL'I TASFİYE PLANINI İŞLEDİ
17 Eylül 2013 tarihli yazısında dönüşümün kolay olmayacağını vurgulayan Taşkın, "CHP'yi eleştirmek mi itibarsızlaştırmak mı" başlıklı yazısında, "Ama bu dönüşüm o kadar kolay olmayacak" diyor.

Hedefinde ise Baykal var. "Baykal oligarşisi" diyerek FETÖ'nün kaset kumpasıyla devirdiği Baykal'a yönelik ağır eleşiriler getiriyor. Baykal tasfiyesinin fikirsel operasyon kanadındaki isim olmuş Yüksel Taşkın.


DİKKAT ÇEKEN KILIÇDAROĞLU ÖVGÜSÜ
Baykal'ı eleştirirken tıpkı FETÖ elebaşına yaptığı gibi Kılıçdaroğlu'na övgüler yağdıran Taşkın, "Kılıçdaroğlu'yla beraber partiye ciddi katılımlar yaşanınca, söz konusu siyaset esnafları güç yitirme telaşına kapılarak ulusalcı söylemlere meylettiler." ifadeleriyle CHP'de yeni bir paradigma değişiminin gelmekte olduğunu belirtiyor.

Taşkın, CHP'nin nasıl tasfiye edileceğini 2013 yılındaki şu satırlarla ortaya koyuyor:

CHP'nin tek çıkar yolu, Türkiye'nin değişen sosyolojisine somut yanıtlar üreten bir sosyal demokrat kimlik inşa etmektir. Bunu yapabilir mi? AKP, Milli Görüş'ten gelen bir parti olarak ciddi bir dönüşüm geçirebildiyse, kendine özgü bir dönüşümü CHP'nin gerçekletirmesi de mümkündür. Yeter ki CHP'ye yapıcı eleştiriler getirmekle, AKP'yi eleştirmeyenelerin milli spou haline gelen CHP'i itibarsızlaştırma gayretleri arasındaki farka dikkat edelim.


CHP'YE PKK VE FETÖ'YE YANAŞ AKLI
25 Mart 2014'teki yazısında ise terörün siyasi ayağını oluşturan HDP'lilerle iş birliğine gitmek için planlar üzerinde çalıştıklarını yazan ve CHP'lilere HDP, PKK ve FETÖ'ye yanaş aklı veren Taşkın, "Yakın zamanda bazı entelektüeller, HDP'lilerin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde CHP'ye oy vermelerini önerince, yaman bir tartışma alevlendi. CHP'ye stratejik oy verme önerisine gösterilen tepkiler son derece sert ve duygusaldı. Öneride bulunanlara ciddi bir baskı uygulandı. Oysa özgüven sahibi olup ne yaptığını bilenlerin biraz daha serinkanlı tartışabilmeleri beklenirdi. En sert tepkiyi gösterenler de Kürtlerden ziyade, Türk solunun farklı bileşenlerinden gelenlerdi." ifadelerini kullandı.

Kemalizm, Türk solu, Kürt solu gibi kavramlar üzerinden kuşak çatışmasının farklı siyasi fraksiyonlar oluşturduğuna ve bunların bir araya gelirken büyük zorluklar yaşadığına dikkat çeken Taşkın, bunlar arasında barışın sağlanması gerektiğini yazıyor.

İlkesiz ve kirli bir ittifak olmasına rağmen sözde solu bir araya getirmenin planlarını yapan Taşkın, "1920'lerden beri Türkiye solunun farklı renkleri Kemalizm'le nasıl yaşayacaklarını bilemediler. Bazen ideolojik nedenlerle bazen de yılgınlıkla Kemalistlere yanaştılar. Türkiye solunun önemli isimleri, genellikle Kemalist ailelerin çocuklarıdır. Ebeveynler ve çocukları arasındaki kuşak çatışması, CHP'lilerin çocuklarının sistem-dışı sola yolculuklarını da hızlandırdı. Çocuklar, Türkiye'ye özgü nedenlerle hiç genç olamayıp, hızla yaşlandıkları için, bir zamanlar sert tepki gösterdikleri ebeveynlerinin ideolojik konumuna genellikle geri döndüler. "Baba Evinden" hızla ve öfkeyle çıkan çocuklar, eve döndüklerinde artık Kemalizm'e yeniden demirlemiş oluyorlardı. Bildiğimiz gibi Kürt solu gemileri yaktı ve eve geri dönmedi. Kürt solu kendi evini inşa ederken, Türkiye solunun büyük bölümü farklı kanallardan da olsa Kemalizm'e geri çekilişini gerçekleştirdi." şeklinde ifadeler kullanıyor.

CHP'LİLERE TEHDİT: TASFİYE EDİLDİKLERİ HALDE DEVLET GİBİ KONUŞUYORLAR
Taşkın, 29 Mart 2014'teki yazısında CHP'deki bir kesimin tasfiyeye direndiğini belirterek köşesinden adeta tehditler savuruyor. Taşkın, "Bazı CHP'liler, devletten neredeyse tamamen tasfiye edildikleri hâlde, hâlen devlet gibi konuşuyorlar. Ne var ki bu pozisyondan kazanabilecekleri bir şey yok. CHP'nin Türkiye partisi olabilmesi için Kürtler ve mütedeyyinlerle de bağ kurabilmesi gerekiyor. Ancak böyle bir konumlanma, "otoriterleşmeye devam" diyebilecek AKP'ye karşı, mütedeyyinlerin CHP'yi destekleyebilecekleri bir ortamı yaratabilir. Mevcut CHP'nin bu güveni vermesi çok zor. Öte yandan CHP, ikinci tarafta konumlanmayı başarırsa, yeni Türkiye'nin muhtaç olduğu anayasanın yazılmasında da etkin olabilir." ifadelerini kullanıyor.

Taşkın, 6 Mayıs 2014'teki "Kemalistler değişebilir mi?" başlıklı yazısında CHP'lileri geçmişte nasıl bir dönüşüm geçirdiklerine ikna etmeye çalışıyor. Taşkın'ın yazıda şu ifadeleri kullandığı görülüyor:

KONDA'ya göre Türkiye'de hayat tarzı kümelerine göre yapılan bir ayrımda kendilerini "modern" diye tanımlayanların oranı yüzde 28'i geçmiyor. Kemalistlerin de modern hayat tarzına sahip oldukları ve çoğunlukla CHP'ye oy verdikleri de söylenebilir. Kemalizm'le yan yana gelebilen farklı siyasal projeler hep oldu. Soğuk Savaş döneminde Ecevit liderliğinde ortaya çıkan sol-popülist Kemalizm, demokratikleşmenin modernleşme projesini tamamına erdireceğine dair bir iyimserliğe sahipti. Ecevit'in partiye taşıdığı, doktor, avukat, mühendis, öğretim üyesi gibi modern meslek gurupları, demokratikleşmeyle beraber kendi seçkin konumlarının da güvence altına alınabileceğine dair bir inanca sahiptiler. Modernler kendilerini siyaset ve kültür alanlarının seçkinleri olarak görme eğilimdeydiler. Ecevit'in sol-popülist Kemalizm'ine tepki duyarak CHP'den ayrılanlar ise muhafazakâr cumhuriyetçiliğin taşıyıcılarıydılar. Bu çizgidekiler Güven Partisi'ni kurdular. Ecevit'in sol popülizmi, hiçbir zaman yüzde 6'yı aşamayan muhafazakâr cumhuriyetçiliği mağlup etmeyi başardı.

12 Eylül darbesiyle hesaplar değişti. SHP tecrübesi, sol-popülist Kemalizm'i sürdürmeye çabaladı ama Türkiye sosyolojisi buna müsait değildi. SHP gerileyince, Kemalistlerin çoğunluğu toplumsal statülerini ve etkilerini yitirdikleri algısıyla yeniden reaksiyonerliğe savruldular. Soğuk Savaş döneminden anımsadığımız muhafazakâr cumhuriyetçilik, bu defa "Ulusalcılık" olarak karşımıza çıktı.


CHP KÜRT KURULTAYI DÜZENLEYEBİLİR
Başkan Erdoğan'ı ve AK Parti hükümetini hedef alan Taşkın, 13 Mayıs 2014'teki "CHP ve Kürtler başlıklı yazısında CHP'ye akıl vererek, "Bu durumda CHP, farklı kesimlerin katılımıyla bir Kürt kurultayı düzenleyebilir. Buradaki sunumlardan Kürt meselesinin anayasal çerçevede nasıl çözüleceğine dair bir öneri paketi hazırlayabilir." ifadelerini kullanıyor.

Yazısında Türkiye'yi parçalamak için formülünü açıklayan Taşkın, bugün CHP'nin kabul ettiği "özerklik" gibi konularda partinin HDP'ye yaklaşmak için yapması gerekenleri tek tek sıralıyor.

CHP'nin, bugün terörün siyasi ayağı HDP ile nasıl bir ortaklığa giriştiğinin şifrelerini anlamanın mümkün olduğu yazıda bugün CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı olan Taşkın şu ifadeleri kullanıyor:

"Oysa CHP'den beklenen, anadil meselesinde ve daha makro düzeyde öneriler sunarak gündem oluşturmak ve AKP'nin fırsatçı sessizliğini köşeye sıkıştırmaktır. AB'nin Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı çekincesiz destekleyen CHP'nin, bu belgeyi çekinceler koyarak kabul edebilen AKP'ye oranla bazı avantajları da olabilir.

Unutulmaması gereken bir husus, klasik üniter yapı ve federal yapı arasında çok sayıda ara istasyon bulunduğu ve asıl meselenin yerinden demokratik yönetimin hayata geçirilmesi olduğudur. Böylesi bir reform tüm Türkiye'ye su ve ekmek gibi lazımdır. "Türk tipi başkanlık" sevdasına yansıyan aşırı merkeziyetçi zihniyetin kırılması ancak yerele güç vermekle mümkün olabilir.

Bu konularda net mesajlar verebilen bir parti, cumhurbaşkanlığı seçiminde sadece Kürtlerden değil, her kesimden oy isteyebilir. Siyaset, "Ben burada durayım, siz bana gelin" anlayışını kaldırmıyor artık."

Yazılarında CHP'nin HDP ile yakınlaşması gerektiğini belirten Taşkın, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun aday olmasından rahatsız oluyor. 24 Haziran 2014'teki yazısında Ekmeleddin İhsanoğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesinin doğru olmadığını belirten Taşkın, "İhsanoğlu'nun merkez sağ, milliyetçi muhafazakârlık ve İslamcılık arasında oluşturduğu ilginç sentez, daha çok Soğuk Savaş dönemini andırır bir kimlik bileşimi sunuyor. Bu sentez, ANAP'ta da belli bir tabana tekabül ediyordu. Bugün ise sözkonusu sentezin siyasette bir karşılığı yok." diyerek tepkisini dile getiriyor.


KILIÇDAROĞLU RİSK ALMALI
12 Ağustos 2014'teki yazısında Kılıçdaroğlu'nun bundan sonra risk alması gerektiğini ve daha cesur hareket etmesini gerektiğini belirten Taşkın, "CHP, bu matematik yanılgıya düşerse erimesi mukadder statükocu vagona atlamış olur. CHP için tek çıkar yol, Demirtaş'ın seslendiği geleceğe doğru hamle yapmaktır. Gezi direnişi bu gelecekten seslenişin birinci kapısını açmışsa, Demirtaş'a ilk defa oy verenler, ikinci kapıyı aralamışlardır. Mesele bu kapıdan girebilme cesaretini göstermektir." ifadelerini kullanıyor.




ULUSALCILIK YENİLMEYE MAHKUMDUR
CHP'deki Kemalistleri sert bir dille eleştiren Taşkın Ulusalcılığı yerden yere vuruyor. 16 Ağustos 2014'teki yazısında Ulusalcılık yenilgiye mahkumdur diyen Taşkın, "Ulusalcılık, büyük bir sıkışmışlığın adıdır. Kürt realitesini tanıyamaz; ılımlı mütedeyyinlere dahi İslamcı der; Müslüman ve İslamcı arasındaki farkı göremez. O zaman geriye kim kalıyor? Emekçiler? Emekçi dediğiniz insanlar, kimliği olmayan renksiz kokusuz varlıklar değiller ki. Onların kendi kimliklerini yok saymalarını çok beklersiniz. Ulusalcılar memleket sosyolojini bilmek yerine hayal âleminde yaşamayı tercih ediyorlar." diyerek adeta CHP içindeki bazı kesimleri yerden yere vuruyor.


YÜKSEL TAŞKIN'IN FETÖ İLE OLAN BAĞINI GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE DEŞİFRE ETMİŞTİK | HABERİ OKUMAK İÇİN FOTOĞRAFA TIKLAYIN


15 Ekim 2012'de Taraf gazetesinden Neşe Düzel'e konuşan Taşkın'ın AK Parti ve FETÖ arasındaki farkı anlatırken kullandığı ifadeler bugün gelinen noktada nasıl bir rol üstlendiği ortaya koyuyor.

"AK Parti'ye bugüne dek oy verip de şimdi ondan kaygı duyan kimler?" sorusunu cevaplayan Taşkın, AK Parti ve hükümeti eleştirerek FETÖ'cü ihanet örgütünü savunuyor. Taşkın, röportajda FETÖ için Türkiye'deki yerleşik düzenin, din ve milliyetçilikten daha önemli olduğunu belirtiyor. FETÖ'nün sözcülüğüne soyunan ve o dönemlerde süregelen CHP'nin başını çektiği statükoyu savunan Taşkın, röportajda, "Gülen Cemaati mesela... AK Parti'nin siyasi yönelimlerinden, popülizm yapmasından ve toplumu din üzerinden kutuplaştırmasından çok rahatsızlar. Din ve milliyetçilik onlar için de çok önemli ama onlar için Türkiye'de müesses nizamın belli unsurları daha önemli. Onlar daha dengeciler. Aslında Gülenciler dinsel milliyetçilikle ulusaşırı dinamizm arasında sıkışan bir hareket."

"AK Parti'nin Batı'ya dönük kesimleri bu kadar ötelenmesinden rahatsız oluyrolar. Gülen Cemaati AK Parti'nin Türkiye'de dindarlık ve laiklik kutuplaşmasını keskinleştireceğinden ürküyor ve bunu istemiyor. Çünkü Cemaat'in dünyaya verdiği projeksiyon ılımlı İslam. Ilımlı İslam üzerinden küresel gücünü elde etmiş bir hareketbu. Zaten bu yüzden de Mavi Marmara ve karikatür gibi olaylara tepkileri AK Parti'den hep daha sakin." ifadelerini kullanıyor.



FETÖ'NÜN YAPILANMASINI ÇOK İYİ BİLİYOR
FETÖ'nün Türkiye'de nasıl etkin hale geldiğini açıklarken kullandığı alçak yöntemlerden bahsetmeyen Taşkın, hain örgütün yapılanmasını nasıl bildiğini bir nevi itiraf etti. Zira, Taşkın'ın terör örgütünün hareket kabiliyeti hakkında detaylı bilgiye sahip olduğu, "Gülen Cemaati'nin küreselleşme süreçlerine uyumlanmak için gereken insan malzemesi, iktisadi güç, iletişim altyapısı ve ideolojik hazırlıkları da mevcuttu." ifadelerinden anlaşılıyor.

ELEBAŞI GÜLEN'E ÖVGÜ ÜSTÜNE ÖVGÜ
Yazılarında ve kitabında FETÖ elebaşı Gülen'e övgüler yağdıran Taşkın'ın bir makalesinde, örgütü başarılı bulduğunu belirtiyor. Taşkın, elebaşı Gülen'i post-modern bir şaman ilan ettiği yazısında, "Gülen Cemaati'nin başarısı da, burada değindiğimiz zorluklar karşısında kırılgan da olsa işleyen bir denge tutturabilmesinde. Cemaati dünyeviliğin dehlizlerinde gezinirken, onları hizmet yoluna sevk ederek, ama bunun yanında, kendisini çileci bir hayata hapsedip, izleyicilerinin yüklerini de sırtlanarak, arındırmak işi Gülen'e düşmektedir." ifadelerini kullanıyor.

SAPKINLIK DERECESİNDE İFADELER
FETÖ elebaşı Gülen'i peygamber seviyesine eş tutan Taşkın: "Cemaat dünyevileştikçe, Gülen kendisini daha fazla çileye vurmakta ve bu arındırma görevi, giderek daha büyük bir çaba gerektirmektedir. Gülen, cemaate büyüsünü veren, onları arındıran kişidir ama bu zorlu, sancılı işi, kendisinden başka ve sonra kimin yerine getirebileceği şüphelidir." diyerek sapkınlık derecesine varan ifadeleri kullandığı görülüyor.


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz aylarda FETÖ ve PKK bağlantılı KHK'lıların tamamına görev iadesi yapılacağını açıklamıştı. Açıklamasının ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın, Pensilvanya güdümündeki FETÖ'cülerin program yaptığı KHK TV isimli YouTube kanalına konuk olarak gündeme ilişkin soruları yanıtlamıştı.

MUTABAKAT METNİNE HDP İÇİN EKLENEN MADDELERİ SIRALADI
Taşkın, 31 Ocak'ta katıldığı fondaş medya yayınında masanın gölge ortağı HDP'ye selam çakmış ve 6'lı masanın mutabakat metnindeki "dokunulmazlıkların kaldırılmasının zorlaştırılması, parti kapatmanın zorlaştırılması, barajın %3'e düşürülmesi, kayyum meselesinin çözülmesi" gibi maddelerin HDP için eklendiğini itiraf etmişti.

KEMALİZMİ VE CHP'Yİ HEDEF ALMIŞTI | VİDEO İZLE

KEMALİZMİ HEDEF ALMIŞTI
Yüksel Taşkın'ın 2008 yılında verdiği bir röportaj yeniden gündeme gelmişti. Taşkın o röportajda Kemalizm'i "ırkçı" ve "dışlayıcı" söyleriyle hedef alıyor. Taşkın, röportajında, "Kemalizm baştan beri dışlayıcıdır. Kemalizm azınlıklarla ve farklı etnik kimliklerle bir arada yaşama meselesini çözememiştir. Azınlıkların Türkiye'den gitmesiyle vatan ve millet olunabileceği vurgusuna sahiptir. Kemalizm'in dışlayıcı bir etnik milliyetçiliğe ve ırkçılığa kayabilme potansiyeli var. Özellikle uluslararası meseleler devreye girip de korku ve sıkışma yaşandığında ya da Kürt sorununda sıkıştığında Kemalizm'in ırkçı tarafı ortaya çıkıyor." ifadelerini kullanmıştı.

CHP'LİLERDEN YÜKSEL TAŞKIN'A OY YOK | VİDEO İZLE

CHP'LİLERDEN YÜKSEL TAŞKIN'A OY YOK
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına karşı çıkan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i "Elimde belgeler ve dosyalar var. Masayı dağıttığı an açıklarım" diyerek adeta tehdit eden Yaşar Okuyan listelerin açıklanmasının ardından kazan kaldırdı.



FETÖ övücüsü Yüksel Taşkın'ın CHP listelerinden 1. sırada aday gösterilmesine tepki gösteren Yaşar Okuyan, "Ben ne İzmir'den ne de başka bir yerden CHP'ye de Kemal Bey'e de oy vermeyeceğim." ifadelerini kullandı.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN