NETANYAHU BAŞKAN ERDOĞAN İLE GÖRÜŞECEK
Öte yandan Netanyahu'nun, gelecek haftalarda Başkan Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmesinde bu konunun gündeme geleceği öne sürüldü. Bilindiği üzere Netanyahu, 28 Temmuz'da Türkiye'ye gelmeyi planlamış fakat daha sonra Netanyahu'nun yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle bu ziyaret ertelenmişti.
Netanyahu'nun yapacağı ziyaret 15 yıl sonra ilk olacak...
ERDOĞAN AÇIKLAMIŞTI: ADIMLAR BERAT ALBAYRAK DÖNEMİNDE ATILDI
Başkan Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz ay Körfez ülkelerine yaptığı ziyaret dönüşü verdiği röportajda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Türkiye'ye yapmayı planladığı ziyarete dikkat çekerek "Doğal gaz" meselesine ilişkin önemli bilgiler vermişti.
Başkan Erdoğan, "Burada zaten en sağlıklı proje, Türkiye üzerimizden doğal gazın Avrupa'ya ulaşmasıdır. Yoksa Akdeniz'den Avrupa'ya doğal gaz sevkiyatı maliyetleri itibarıyla çok fazla. Ama Türkiye'den olduğu zaman hem Türkiye olarak bunu kullanma noktasında karlı bir sürece girmiş olacağız hem de Avrupa'ya bu işin naklinde belli bir oran imkânımız olacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Berat Bey'in döneminde böyle bir adım atılmıştı. O adım kesintiye uğradı. Şimdi ise bu atacağımız adımla ilk defa Netanyahu ile bir temas kuruyoruz. Temennim odur ki bu gelişme, Türkiye-İsrail ilişkilerinde çok daha sıcak bir dönemin başlangıcı olsun." demişti.
BERAT ALBAYRAK HANGİ MİLLİ ADIMLARI ATTI?
İsrail Başbakanı'nın Türkiye'ye ziyaretiyle gündeme gelecek doğal gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınması meselesi dünyanın da yakın takibi altında...
Peki Erdoğan'ın "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Berat Bey'in döneminde böyle bir adım atılmıştı. O adım kesintiye uğradı. Şimdi ise bu atacağımız adımla ilk defa Netanyahu ile bir temas kuruyoruz. Temennim odur ki bu gelişme, Türkiye-İsrail ilişkilerinde çok daha sıcak bir dönemin başlangıcı olsun." sözleriyle işaret ettiği süreçte neler yaşandı?
BAŞKA ROTALARLA İMKANSIZ
Berat Albayrak, Turkuvaz Kitap'tan çıkan "Burası Çok Önemli" isimli kitabında doğal gazın Türkiye'den Avrupa'ya taşınma projesinin önemini çarpıcı satırlarla anlatmıştı.
Albayrak, kitabın "Enerji ve Maden Diplomasisi" başlıklı bölümünde Türkiye dışında hiç bir rotanın Avrupa'ya doğal gaz taşımasının mümkün olmadığını "imkansız" vurgusuyla anlatırken İsrail ile yürütülen diplomasiyi de şu ifadelerle not düştü:
"Bakanlığımız döneminde bölgemizde enerji ticareti açısından en güncel ve önemli görülen konu Doğu Akdeniz'de İsrail tarafından keşfedilen doğalgazın Avrupa'ya taşınmasıydı. İki ülke arasındaki ilişkilerin durumu ve Rum kesiminin tutumu nedeniyle bu gazın Avrupa'ya taşınması için 'Türkiye'siz' rotalar çalışılsa da, bu kapsamda toplantılar anlaşmalar yapılsa da, farklı rotalar üzerinden Doğu Akdeniz doğalgazının Avrupa'ya taşınması fikrinin başarıya ulaşmasının imkânsıza yakın olduğunu dönemimizde defaetle dile getirdik. Ekim 2016'da, 23. Dünya Enerji Kongresi'ne ev sahipliği yaptığımız dönemde kongre katılımcılarından İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz ile yapmış olduğumuz görüşmenin ikili ilişkiler açısından önemli olduğuna inanıyorum. Bu görüşme normalleşme sürecinin başlamasının ardından iki ülke arasındaki bakanlar düzeyinde ilk resmi toplantı olmuştu. Karşılıklı olarak iki ülke toplumunun ve vatandaşlarının yararına olacak projeleri somut hale getirmek için beyanlarımızı bildirdik. Başta enerji sektörü olmak üzere ekonomi alanındaki işbirliği başlıklarını da görüştük. İsrail'den Türkiye'ye doğalgaz ihracatı konusunu konuştuk. Biz ve İsrail tarafı Doğu Akdeniz havzasında huzur ve refahın tesisi için enerji kaynak- larının önemli bir potansiyeli olduğunu vurguladık."
İşte Berat Albayrak'ın kitabından doğal gazın Avrupa'ya Türkiye üzerinden taşınması projesinin önemi:
AVRUPA'NIN VE BÖLGENİN ENERJİ AZ GÜVENLİĞİ TÜRKİYE'DEN BAŞLAR
Neredeyse tüm konuşmalarımda, toplantılarda enerji diplomasimizi çok basit bir şekilde tanımladık; o da "kazan-kazan" ilkesinin uygulanması. Ülkemize ve diğer paydaşlara fayda sağlamayacak hiçbir işbirliği ve proje içinde olmadık.
Enerji diplomasisi konusunda ülkemizin jeopolitik konumu ile ilgili hep şu tezi savunduk: "Avrupa'nın ve bölgenin enerji arz güvenliği Türkiye'den başlar." Türkiye yalnızca bir coğrafi bölge değil, aynı zamanda Doğu ve Batı'yı birbirine bağlamanın ötesinde çok daha büyük bir misyona ve vizyona sahip. Türkiye, bölgedeki siyasi istikrarın da temel unsurudur. Dolayısıyla, diğer her konuda olduğu gibi enerji konusunda da ülkemizi dışarıda tutmaya çalışan, ülkemize yan roller biçen hiçbir denklem ve paradigma hem siyasi açıdan hem de ticari açıdan uzun vadede hayatta kalma şansına sahip değildir. Türkiye, Doğu ve Batı arasında doğal bir enerji köprüsüdür. Diğer ülkeler kısa ve orta vadede farklı alternatifler ve farklı denklemler üzerinde çalışsalar da dönüp gelecekleri noktanın burası olduğunu çok net bir biçimde biliyorlar.
BARIŞIN VE İSTİKRARIN TESİSİ TÜRKİYE'DİR
Bölgemizde doğal kaynaklar açısından zengin ama siyasi olarak istikrarsız ülkeler var. Bu ülkelerdeki çatışmaları körüklemek ya da izlemek yerine çözüm odaklı işbirliğini ön planda tutan yaklaşımlar geliştirilmelidir. Türkiye bu anlamda barışı ve istikrarın tesisini mümkün kılan yapılar inşa edilmesi için çaba sarf etmiştir. Sonuç olarak yine aynı şeyi söylemek istiyorum: Yürüttüğümüz enerji diplomasisinin temelinde enerji kaynaklarının ihtilaf ve çatışmaların kaynağı değil, aksine barış ve istikrarın kaynağı olabileceği paradigması vardı. Bu yaklaşımla Rusya'dan ülkemize ve Avrupa'ya doğalgaz arzı için Türk Akımı Projesi ile ilgili tüm süreçler hızlı bir şekilde tamamlandığı gibi, Gazprom'dan temin edilen doğalgaz fiyatının Avrupa fiyatları ile karşılaştırılarak indirilmesi ile ilgili görüşmeler başarılı bir şekilde tamamlandı.