Halihazırda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalar kapsamında, Mossad'ın Türkiye'de ikamet eden yabancı uyrukluları aracı kullanmak suretiyle "keşif, takip, darp ve adam kaçırmaya" yönelik muhtelif amaç ve planlarına dair aydınlatıcı nitelikte birçok yeni bilgi ve delile ulaşıldığı not düşülmelidir.
MOSSAD'IN ÇÖKERTİLEN OPERASYONUNUN AMACI NEYDİ?
İsrail istihbarat topluluğunun 3 ana öğesini İsrail iç istihbarat teşkilatı (Şin-Bet), Mossad ve Aman teşkil ederken bunlardan her birisinin görev ve sorumluluk alanları itibarıyla yurt dışı faaliyetleri haiz olmakla beraber, rakip ve hasım devletler ile devlet-dışı silahlı aktörleri hedef alan örtülü operasyonların ana sorumluluğu Mossad'dadır.
Ancak Mossad, örtülü operasyonlarda ekseriyetle kendi ajanlarını ve saha operatiflerini kullanmak yerine o ülkenin yerli unsurlarından veya hedef ülkede muhtelif sebeplerle ikamet eden yabancı ülke uyruklularından istifade ediyor. Dolayısıyla Mossad, kurum bünyesindeki örtülü operasyon biriminde çalışan saha operatif direktörleri ile ajanlarını operasyonun hazırlık, planlama, uygulama ve yönetimiyle vazifeli kılarken; operasyonun icrasını genellikle hedef ülkede teşekkül ettirdiği devşirme casus ağına devrediyor.
Bu nedenledir ki MİT'in bu ve bundan önceki operasyonlarında ele geçirdiği casusların birçoğu Suriye, Afganistan, Kuzey Afrika, Yemen, Irak ve Filistin gibi farklı ülkelerin vatandaşlarıdır. Bu kişilerden bazıları, İsrail'in talimatları doğrultusunda Türkiye'ye giriş yapan kişilerken bazıları ise muhtelif gerekçelerle Türkiye'ye geldikten sonra Mossad tarafından devşirilmiş kişilerdir. Doğrudan yahut dolaylı olarak Mossad hesabına çalışan bu kişilerin savaştan kaçan mültecilerden eğitim görmek için gelen öğrencilere kadar farklı profilleri haiz bir casus şebekesi çalıştırdığı vurgulanmalıdır.
Bu anlamda İsrail'in 7 Ekim'den bu yana özellikle Türk toplumunun hassas yanlarına hitap eden kurgusal bir planlama yaptığı; örneğin çocuklarını ve eşini kaybetmiş ama inancından ödün vermeyen başörtülü bir anne yahut çok yaşlı ve hasta rolü atfedilen mağdur Filistinli kadın ve erkek rolüne bürünen birçok kimliğin özel olarak topluma enjekte edildiğine dikkat çekilmelidir. Özellikle Filistinli kadınlar gibi hızlı ve kolayca istihbarat boşluğu yaratabilecek unsurları seçen İsrail'in, bu casuslar aracılığıyla Türk toplumunu derin bir kutuplaştırma sarmalına yönlendirmek için belirli siyasi, etnik ve dini gruplar arasında çatışmalar çıkarmaya yönelik dezenformasyon, manipülasyon, soygun ve şantaj gibi birçok faaliyet yürüttüğü belirtilmelidir. Ancak İsrail'in, örtülü operasyon faaliyetleriyle sadece Türkiye'yi hedef almadığı; aynı zamanda Türkiye'ye muhtelif zaman ve şartlar altında giriş yapmış Hamas mensuplarını tespit ve takip için yoğun bir çaba içerisine girdiği vurgulanmalıdır.
Dolayısıyla Türkiye'nin Mossad'a karşı yürüttüğü operasyonun 2 temel amacı vardır. Birincisi, İsrail'in Türkiye'nin ulusal çıkarlarına doğrudan yahut dolaylı olarak zarar veren tüm istihbarat faaliyetlerini deşifre etmek ve başarısızlığa uğratmaktır. Bu anlamda MİT'in, herhangi bir istihbarat başarısızlığına mahal vermemek için önleyici ve ön-alıcı niteliği haiz bir operasyonel planlama yaptığı göz önünde bulundurulmalıdır. İkincisi, MİT'in Türkiye topraklarını, örneğin İsrail-İran arasında cereyan ettiği şekilde, iki farklı ülkenin istihbarat savaşlarının "eylem üssüne çevirme" teşebbüslerine katiyen müsaade etmeyeceğidir.