21. yüzyılın ülkesi

Eklenme Tarih 18 Aralık 2024

BİZİM muhalefet savunma sanayiinden tutun, havalimanlarına, köprülere, yollara kadar her şeye neden karşı.
Boğazın altına dünya çapında bir eser yapıyorsun, tüp geçit inşa ediyorsun "Balıklar görünmüyor.
Ben binmem asla" diyerek hem de eleştirmeye başlıyorlar. Teröristle savaşıyorsun, devlete saldırıyorlar.
Suriye'de akan kanı durdurma, mülteci sorununu çözme fırsatını yakalayabilen tek ülke oluyorsun "Vay efendim" diye başlayarak sallıyorlar. Esad uçağa binip kaçarken, "Devlet Esad ile derhal temas kursun" çağrısı yapıyorlar. Bu kadar devletine karşı, öngörüsüz, vizyonsuz bir muhalefet yeryüzünün hiçbir ücra köşesinde bile neden yok? Bunun cevabı çok basit.
Onların kulaklarında ve gözlerinde perde vardır görmezler, duymazlar. kalplerinde mühür vardır, hissetmezler. Kompleksleri vardır "Biz yapamayız" diyen ezikliği bünyelerinden atamazlar.
Malum konu var. Bill Clinton ABD başkanıyken Beyaz Saray'da dönemin CHP'li Başbakanı Ecevit'i ağırlıyor. "Sayın Ecevit, siz ülke olarak Balkanlar'dan Kafkaslara, Ortadoğu'dan, Orta Asya'ya, Afrika'ya kadar çok geniş bir yelpazede halklar nezdinde muazzam bir sevgiye, ecdadınızdan kalan gönül bağlarına ve hiç kimsede olmayan yumuşak güce sahipsiniz. Gelin birlikte bir şeyler yapalım" diyor. Ecevit'in cevabı "Türkiye laiktir, laik kalacak" oluyor. Clinton afallıyor. "Yahu ne alaka" diyen gözlerle bakıyor.
Herhalde anlamadı diye düşünüyor.
Türkiye'nin yeryüzündeki gücünü bir kez daha tekrarlıyor. "Haydi gelin güçlerimizi birleştirelim" diye çağrısını yineliyor. Ecevit yine aynı mevzuya kilitlenmiş, tekrar "Türkiye laiktir laik kalacak" cevabını veriyor. Clinton'ın tepesi atıyor. Kendisi bacak bacak üstüne atmış ve koltuğa yayılmış halde, Ecevit eller önde ve ayakta olan o tarihi fotoğrafı servis ederek söylediklerini anlayamayan Türkiye Başbakanını cezalandırıyor. Kafa bu. Değiştiremezsin. Bugün de beyinlerinde sadece ve sadece aynı konu var. Başka tek bir projeleri, düşünceleri, dünyayı okuma, değişimleri görme, fırsatları değerlendirme gibi bir dertleri yok.
Sıfır kere sıfır sıfır modundalar.
Yapılan tüm yatırımlara, Türkiye lehine olan tüm gelişmelere kör ve sağırlar. Daha da öte karşılar.
Maalesef kalplerindeki o mühür bir türlü açılmıyor. Aradan bin yıl geçse yine açılmaz.
Şimdi o Clinton başkan olduğu 90'lı yıllarda ABD'nin önde gelen eğitim kurumlarından Georgetown Üniversitesi'ne gidiyor. Bir konferans veriyor. ABD Başkanı kürsüde "21.yüzyılın önemli gücü ve belirleyicisi, karar vericisi Türkiye olacak" diyor. Adam 25 yıl önce bugünleri görüyor, 25 yıl sonra bizim muhalefet hala "Esad'la görüşelim" modunda iyi mi? Üstelik aradan 25 yıl geçiyor, Ocak'ta ABD Başkanlığına oturacak adam yani Trump, Clinton gibi benzer sözler sarfediyor. Türkiye'nin Ortadoğu'da oyun kurucu, Suriye'de de karar verici konumda olan güçlü bir ülke olduğunu altını çizerek belirtiyor. Aynı akşam bizim muhalefetin ekrandan taşan canhıraş candaşları devlete "Bittik biz" diye sallıyor. Türkiye düşmanı, PKK sevici ve ABD başkan aday adaylarından Nikki Haley bile "Trump koltuğa oturur oturmaz derhal önce Erdoğan ile görüşmeli. Çünkü Türkiye kilit ülke" diyor. Bizim muhalefet Türkiye'nin bölgede bittiğine kilitlenmiş, çilingir sofralarında çilingir arıyor. Cumhurbaşkanı adayları İmamoğlu, parti lideri Özgür Bey "Esad kaçarken Esad'la görüşme çağrısı" yaparak kendilerini zor durumda bıraktığı için durumu kurtarmak üzere apar topar yandaş TV'ye çıkıyor.
Kilitlenmiş kalpleri olduğu için "Türkiye maalesef anahtar ülke olamadı" diyerek sallıyor. Aradan 3 gün geçiyor, ABD'nin yeni başkanı 10525 kilometre öteden "Türkiye anahtar ülke" diye bas bas bağırıyor. Bunların basiretsizlikte ve vizyonsuzlukta nasıl kilitlendiğini saymaya sayfalar yetmez.
Washington'dan gelen tüm açıklamalar, ABD'nin Türkiye'ye yaslanmaya çalıştığını gösteriyor.
Bizim muhalefet ise devletine sallayarak aklınca ABD'ye yaslanmaya çalışıyor. Tokat gibi cevaplar yaslandıkları yerden geliyor. Böyle tuhaf bir manzara ile karşı karşıyayız. Amerika'dan gelen bir eski Washington elçisi var. Şu anda CHP'yi o dizayn ediyor. Özgür Özel'e "Esad kaçarken Esad'la temas kurulması" çağrısı yaptıran o. Dün çıkmış "Suriye'nin kazananı İsrail" diyor. İsrail'deki medyanın tamamı ise askerleri, stratejistleri, siyasetçileri konuşturarak "Suriye'yi Türklere kaptırdık. Osmanlı ruhu hortladı. Eyvah" diye manşet atıyor.
CHP'nin bir önceki lideri de "Ne işimiz var Libya'da" diyordu.
Ardından devlete sallıyordu. "ABD Doğu Akdeniz'de, Yunanistan, Kıbrıs Rum yönetimi orada, Mısır orada. Hepsi orada. Bir tek Türkiye yok" diyordu. Şimdi Ankara, Libya, Mısır ve Suriye'yi kendine bağlayarak Doğu Akdeniz'deki en büyük güç oldu.
Buna KKTC ve Fransızları kovup Ankara'ya bağladığımız Cezayir'i de eklediğimizde Akdeniz'deki en büyük güç kim sorusunun cevabı ortaya çıkıyor. Doğu Akdeniz'deki trilyonlarca dolar değerindeki enerji rezervlerimiz ve KKTC'nin güvenliği, son yıllarda sabırla gerçekleştirilen operasyonla güvence altına alındı. Devlet aklı, bunun için büyük mücadeleler vererek ilmek ilmek işleyerek bugünlere getirdi. Öngörüsü ve vizyonu olan, bu muazzam operasyonun önümüzdeki on yıllar boyunca ülkeye neler kazandıracağını çok kolaylıkla anlar.
Ancak bizim muhalefet Ankara'nın göbeğinde yaşamasına rağmen bir türlü anlayamıyor. O yüzden de Başkan Erdoğan'a alternatif olamıyor. ABD ve Batılı ülkelerin de en büyük sancısı bu.
Vizyonsuzluğu gördüler, İmamoğlu dahil hepsinin üzerini çizdiler. O yüzden ABD'deki Beyaz Türkler arasından harıl harıl Erdoğan'a alternatif olabilecek vizyon sahibi, öngörülü yeni lider arıyorlar. Türkiye anahtar ülke.
O yüzden anahtarı ellerinde tutmak istiyorlar. Onlar için bunun tek yolu da, CHP'yi iktidara taşıyabilecek, kalbi mühürlü olmayan, vizyon sahibi bir lider. Ancak onların da bilmediği bir konu var. Bu Millet ithal liderleri hiç hazzetmiyor.
Çünkü 21. Yüzyıla damga vuracak Türkiye'deki milyonların kalp gözü açık Allah'a şükürler olsun.
Peki bu vizyonsuz mühürlüleri ne yapacağız? Kabullenip idare edeceğiz. Kalplerindeki mührün çözülmesini de asla beklemeyip, işimize, projelere ve daha da güçlenmeye bakacağız.