CHP Esad'la görüştü mü?

Eklenme Tarih 12 Aralık 2024

BUGÜN sizlere kendilerini Batı aşığı olarak gören İttihatçı kafaları, "Türkiye yapamaz" diye düşünen ezikleri anlatmaya devam edeceğim.
Suriye'de rejimin çökertilmesiyle bu ezikler kabak gibi yine ortaya çıktı. O kadar çok malzeme verdiler ki, buraya, sayfalara sığmaz.
Suriye'de Esad'ın kaçmasıyla ortaya çıkan son durumu "Yandaş medya bunu Türkiye'nin zaferi diye yansıtıyor" diye eleştiren bu eziklere haydi gelin örneklerle gidelim. BBC Amerika'nın eski Şam elçisini ekrana sürüp "Suriye'de kazanan Türkiye.
Zafer Ankara'nın" dedirtti.
Vay yandaş vay! Financial Times "Erdoğan Suriye'nin kazananı oluyor" diyerek sayfalarını doldurdu. Vay yandaş vay. The Guardian "Şam'ın düşüşü Ankara'yı ön plana çıkardı" manşetini attı.
Seni yandaş seniii... FETÖ'nün terörist liderini 2008'de "Dünyanın en etkili 100 ENTELLEKTÜELİ arasında BİRİNCİ" seçip tüm dünyaya ilan eden Foreign Policy diye bir dergi var. ABD'de İsrail'in çıkarları için kurulmuş en büyük lobi hareketi CFR'nin yayın organı. Erdoğan'dan nefret ediyorlar. "Erdoğan ABD, Avrupa ve Ortadoğu çıkarları için tehlike oluşturuyor. ABD derhal müdahale etmeli" diye sürekli darbe çağrıları yaptılar.
15 Temmuz darbe girişimini "Hurra" diye karşıladılar.
Darbeciler kaybedince kahırlarından öldüler. 13 senede tüm Batı'nın halledemediği Esad, Ankara'nın düğmeye basmasıyla 12 günde topukları yağlayınca Foreign Policy "Suriye'deki yönetim değişikliği Türkiye Cumhurbaşkanı'na her zaman istediği bölgesel nüfuzu kazandırdı. Esad'a operasyon Erdoğan'ın onayıyla yapıldı. Suriye'nin geleceğini belirleme konusunda Erdoğan kendisini alışılmamış ve güçlü bir konumda buldu. Müslüman dünyanın lideri anını yaşıyor" diyerek gözyaşı döküyor, dizlerini dövüyor. Erdoğan'a yıllardır darbe yapılmasını isteyen dergi mi yandaş şimdi? Tabii ki hayır. İsrail'de Jerusalem Post bile "Suriye'de Türkiye yükseliyor" diye ağıtlar yakıp "Eyvah Ankara Osmanlı ruhunu bölgede yeniden yakalamaya çalışıyor" diye uyarı bombardımanı başlattı. Herifler çılgına döndü. Basurları patladı.
İsrail'in, Türkiye'nin bir kez daha ön plana çıkıp akan kanın durdurulması için düğmeye bastığı bir anda aniden Suriye'de askeri tesisleri ve bazı kamu binalarını bombalaması bu öfkenin hızlandırdığı basur patlamasıdır. İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani "Suriye'deki durumu kontrol etmede Türkiye önemli bir muhatap" dedi.
Vay be! Antonio da yandaş oldu bizim eziklere göre.
Almanya'daki ana muhalefet partisi bile Esad kaçtıktan sonra "Ortadoğu'daki barışı tesis etmek için Avrupa'nın Türkiye ile daha güçlü şekilde çalışmalı" diye çağrı yaptı.
Alman ana muhalefeti "Türkiye ile Ortadoğu konusunda daha yoğun temas kurmalıyız" diyor, Türkiye ana muhalefetinin lideri ise Esad uçağa binmiş kaçarken "Ankara derhal Esad'la temasa geçmeli" çağrısı yapıyor. Komediye bakar mısınız? Halbuki bizim ana muhalefet Almanları pek sever. Tamam dünyadan bihaber olabilirsiniz. Anlıyorum.
Yahu hiç mi aklınıza gelmedi?
Neden can dostunuz Alman ana muhalefetini arayıp, bilgi alıp, sizi rezil eden durumlara düşüren bu kuyunun içine girmekten sıyırmadınız. Alman muhalefet lideri televizyonlarda bas bas bağırıyor. "Türkiye şimdi Ortadoğu'da daha büyük bir rol oynayacak" diye bizim ana muhalefet baas baas bağırıyor "Esad'la görüşelim" diye. Rezil rüsva olunca durumu kurtarmak için hemen genel merkezde bir toplantı düzenledi ana muhalefetimiz. Ne konuştular bilmiyorum.
Acaba tele konferans yöntemiyle Esad ile de temas kurdular mı?
Moskova'ya gidip daha yakından temas kurarlar mı onu da bilmiyorum.
Yaparlar mı peki bunları?
Bana göre evet. CHP'li yandaş ötesi yandaşların bile sosyal medyadan "CHP'nin Esad ile temas kurma" çağrılarıyla adeta çılgına dönerek partilerine saldırdığına tanıklık ettik.
İsmail Saymaz bile "Yahu CHP içinde o kadar hariciyeci var, diplomat var. CHP lideri, Esad kaçarken onunla görüşme çağrısı yapmadan önce niye bu hariciyecilere danışmadı" diye soruyor. Bu da yanlış bana göre. CHP içindeki diplomatlar yıllarca bu ülkede söz sahibi olmuş monşerlerdir.
O monşerler yıllarca hükümetin her hareketine "Aman Batı ne der" diyerek şiddetle karşı çıkmış, "Önce Türkiye" değil, "Önce Batı" diyen ittihatçı kafalardır. O monşerler de Esad kaçarken kendilerine sorulsaydı, "Derhal Esad ile temas kurmalıyız" derdi. Buna inan sevgili İsmail.
Bizim muhalefette komedi bitmiyor. CHP liderinin Esad ile temas kurma projesinin oluşturduğu zorluğu ortadan kaldırmak için hemen Ekrem İmamoğlu kendini ekrana sürdü. Gazetelere saldırdı.
Türkiye Gazetesi'nin attığı "Şam'ın düşmesinden sonra Emevi Camii'nde şükür namazı" başlığını yerden yere vurdu.
Şimdi İmamoğlu İstanbul'u yönetiyor. Ona tarihi bir hatıra anlatalım. Sanırım haberi yok.
Tarih kitapları bakın ne diyor;
"29 Mayıs 1453'te sabaha karşı kutlu fetih gerçekleşmiş, şehirde sükûnet sağlanınca Fatih Sultan Mehmet Han şehre girmişti.
Hristiyan inancının doğudaki merkezi durumunda olan Ayasofya'nın bulunduğu mevkie geldiğinde Sultan Mehmet Han, Ayasofya'yı görünce çok etkilenmiş, hattâ kubbelerine kadar çıkarak hem Ayasofya'yı hem de şehri incelemiş ve hemen yanında bulunan birisine ezan okumasını söyleyerek burada şükür namazı kılmıştı.
"Anahtar ülke de olmadık" dedi İmamoğlu. "Anahtar mı kaldı yahu. Artık dokunmatik tuşlar var sitelerde. Basıyorsun düğmeye, iş bitiyor. Bir de o programda İmamoğlu "Suriye'nin şehirleşmesi konusunda her türlü yardıma biz hazırız" diyor. Aman... Aman...
Aman... Ben Suriyeli olsam sokmam İmamoğlu'nu oraya.
İnsanları taşırken yanabilecek otobüs de, yeniden inşa edilecek ev de çok orada. Daha depreme dayanıklı evler için çivi çakmayan, yanan otobüsleri seyreden bir belediyemiz var. Aman ha! Ancak iyi bir tarafı da var hakkını verelim.
Allah'tan Suriye'de yürüyen merdivenler yok. Gitse oraya yardıma, yürüyen merdiven konusunda sıkıntı çekmez.
Dedik ya, bizim ana muhalefet de ve onların yandaş ötesi yandaşlarında da komedi çok diye. Malum bunlar yıllardır "Suriyelileri atalım bu Türkiye'den" diye bağırıyor.
Hatta iktidara geldiklerinde Suriyelileri derhal kovacaklarını bile söylediler. Şimdi CHP'nin yıldızlı yandaşı bir kanalda bir spiker kızımız haberleri sunarken "Ülkesine geri dönecek 1 milyon 700 bin 18 yaş altı çocuk var. Onlar ne yiyecek döndüklerinde, nasıl iş bulacak?
İktidar bunları hiç düşündü mü?" diye hükümete sallıyor.
Yahu "Herkese af çıkardım" deyip çağrı yapan, dönenleri işkencelerle öldüren Esad'a, siz kovarak teslim edecektiniz bu çocukları. Şimdi sırf siyaset ve oy aşkına bu çocuklar üzerinden hükümete saldıracak hale nasıl geliyorsunuz? Neyin kafasını yaşıyorsunuz?? Örnekler o kadar çok ki, yaz yaz bitmez.
İşte ittihatçı ezik kafalar böyledir.
Kazandığınızda "Kaybettik" diye ağlar, kendi devletine veryansın ederler. Kaybettiğimizde "Batı kazandı yaşasın" diyerek kendilerini mutlu hissederler.
Rabbim bizi bunların iktidarından korusun. Amin.