BİZİM muhalefetin vizyonsuzluğu ve yeryüzünde yaşananları anlayamaması, kapasitesizliği üzerine yeni örnekler yağıyor her taraftan. Bu örneği en son Beyaz Saray'ın resmi yayın organında buldum. Bir haber vardı ve şöyle başlıyordu;
"ABD'de 895 milyar dolarlık savunma tasarısı Kongre'den geçti." Artış yapılan savunma tasarısı hakkında Cumhuriyetçi Senatör Roger Wicker, "Şu anda İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en tehlikeli ulusal güvenlik dönemini yaşıyoruz" diyordu. Beyaz Saray yayın organı "Yasa aynı zamanda kaynakları Çin'e karşı daha çatışmacı bir yaklaşıma yönlendiriyor ve ABD'nin Ukrayna'yı desteklediği gibi Tayvan'a askeri kaynak göndermek için kullanılabilecek bir fon oluşturmayı da içeriyor. Ayrıca yasa, yapay zeka dahil yeni askeri teknolojilere yatırım yapmayı ve ABD'nin mühimmat üretimini destekliyor" analizini yapıyordu. Buradan anladığımız savunmaya yüzlerce milyar dolar ayıran ABD'nin, yeni dönemde yepyeni bir savaşı Tayvan-Çin arasında patlatmak için kendini yırtacağıydı. Beni önce güldüren, ardından düşündüren bir ayrıntı daha vardı. Orduya Çin malı ürünleri alım yasağı getiriyordu tasarı.
İnsansız hava araçlarından tutun, buzdolaplarına kadar Çin'den mal alımı yasaklanıyordu. ABD'nin ulusal güvenliğini tehdit eden bir büyük (!) tehlike daha vardı kabul edilen tasarıda.
Ordu kantinlerinde Çin malı sarımsak satılıyordu. ABD kongresi Çin malı sarımsağı dahi yasaklıyordu. Çin Dışişleri Bakanlığı ise bu yasaklar hakkında "Gülünç" diyor ve "Bizim sarımsak ABD'nin güvenliğini nasıl tehdit edebilir" diyordu. Bizim muhalefet "Savunma sanayiine yatırım israf. Ne yapacağız SİHA'ları, uçak gemilerini" diyor ve "Yahu YPG Türkiye'ye neden saldırsın.
Orada topraklarını koruyor" diye savunuyordu. İktidara talip muhalefetimiz Suriye'deki terörist PKK örgütüne güzellemeler yaparken, ABD buzdolabından sarımsağa kadar aklınıza gelebilecek sayısız konuda ürünü dahi ulusal güvenliğe tehdit unsuru buluyordu. Adamlar sarımsağa kadar dalıyordu.
Dünyadan bihaber vizyonsuz ve çapsız muhalefetimiz, Esad uçağa binmiş kaçarken "Esad ile görüşme" çağrıları yapıyor, yeryüzündeki tüm gelişmelere baygın takılıyordu.
Bunları uyandırmak için sarımsak koklatmak lazımdı.
ABD buzdolabını bile tehdit görüyordu. Ancak bizimkileri uyandırmak için yerli ve milli sarımsak etki etmezdi. Zira damak tatları Amerikan sarımsağına kodlanmıştı. İnsanın "Bizim muhalefeti sarımsaklasak da mı buzdolabında saklasak" diyesi geliyordu. Ne işimiz var Libya'da, Suriye'de diye zıplayıp tepinen bir muhalefete sahiptik. Tezkerelere hep DEM parti ile birlikte "Hayır" oyu verdiler. Türkiye'nin çıkarları ve ulusal güvenliği için tabii ki olmamız gereken her yerde olacaktık. Akdeniz ülkelerini cebine koymak için yırtınan İsrail'in ABD'yi araya sokarak Yunanistan ve Mısır ile oluşturduğu ittifaka gerekeni yaptık. O ittifakın anlaşmasını darmadağın ettirdik. Mısır'ı koparıp yanımıza aldık.
Cezayir'den Libya'ya kadar muazzam bir ittifak ağı kurduk. Suriye'de Esad'ı arkasına bakmadan kaçırdık. Şimdi Suriye ile tıpkı Libya gibi deniz yetki anlaşması yapmamız ve kıta sahanlığımızı büyütmemiz gündemde.
Aynı anlaşma Mısır'la da söz konusu. Böylece trilyonlarca dolarlık enerji rezervleri olan Akdeniz'de muazzam bir "Türk ekseni" oluşturarak hem güvenliğimizi artırıyor, çıkarlarımızı koruyor, hem de burnumuzun dibine binlerce kilometre öteden gelen akbabaların Mavi Vatanı'mızı tehdit eden kirli ittifaklarını yırtıp atıyoruz. Büyük Devlet aklıyla muhteşem bir satranç oynuyoruz. Bugün dünyanın her yerinde gerilimler tavan yapmış durumda.
Ukrayna, Rusya ile savaştırılarak özellikle Avrupa'ya büyük darbeler vuruldu. Taraf olan Avrupa bu savaş nedeniyle Rusya'daki tüm yatırımlarını kaybedip yüzlerce milyar dolardan oldu. Enerji krizi de ekonomilerine balyoz olarak indi. Böyle bir dönemde bile Türk Devlet aklı hem Ukrayna'da hem Rusya'daydı.
Müthiş bir dış politika ile her iki ülkedeki çıkarlarını korudu. Bizim muhalefet bunu asla yapamazdı. "Ne işimiz var Ruslarla" diyecek kadar vizyonsuzlar. Bu da normal çünkü dengeyi kuracak bir politikaları yok. Dış politika öngörü ve projeleri hiç yok.
Türkiye'yi bugün Afrika'da en büyük oyunculardan biri haline asla bu muhalefet getiremezdi. Bunu Erdoğan başardı. Tüm batı basınında "Türkler Afrika'yı fethediyor" diye manşetler atılırken, sömürgesi 16 ülkeyi birer birer kaybeden Fransa'da her gün medyada "Çıkarlarımızın tamamını Türklere kaptırdık" diye ağıtlar yükseliyor.
Büyük Devletler olması gereken her yerde olur.
Gerekirse sarımsağı dahi "Ulusal güvenliğe tehdit" olarak görür. O yüzden bugün Orta Asya'da "Türk Birleşik devletleri" kuruyoruz. O yüzden Kafkaslar'da da varız.
Balkanlar'da da en büyüz güç biziz. Beyaz Saray'ın resmi yayın organında dün bu konuda da bir haber vardı. "Balkanlar'daki yeni gerilim Türkiye'ye yeni fırsatlar sunar" diyordu başlığında.
Adamlar bizim Balkanlar'daki gücümüzü bile oturup staretejistlere, askeri uzmanlara soruyorlar, saatlerce kafa patlatıyorlardı. O haber analizde Belgrad Güvenlik Politikaları Merkezi düşünce kuruluşundan Vuk Vuksanoviç, Balkanlar'ın Ankara için başarı öyküsü olduğunu belirtiyor, bunun bir numaralı nedeninin Türkiye'nin tüm hükümetlerle ve tüm etnik gruplarla paralel bağlar kurabilen bir tür arabulucu olarak hareket etmeyi başarması olduğunu söylüyordu. Yani Türkiye'nin Balkanlar'da da masa kurduğunu vurguluyordu. Hem müslüman olan Kosova hem de Arnavutların düşmanı Sırplarla güçlü ilişkiler geliştirdiğimize dikkat çekiyordu. Türkiye'nin Balkanlar'da askeri varlığı bulunduğunu da hatırlatıyordu.
Balkanlar'daki barışı korumak için asker bulundurduğu bölgede, Türkiye'nin olası bir gerginlikte diplomatik ve siyasi puanlar toplayacağını belirtiyordu. Türkiye 100 yıl sonra "Büyük Devlet Aklı"nı raftan indirdi. Şimdi sahada ve her yerde. Fransız AFP önceki gün "Erdoğan kartlarını iyi oynadı. Türkiye onunla kıskanılacak bir pozisyona sahip" diye yazarak dizlerini dövüyor. Bizim ezik ve Batı aşığı muhalefetin monşerlere teslim olmuş beyinleri ise Suriye'deki Batı destekli PKK'nın işi bitecek diye ödü patlıyor. Hala Esad'ın yasını tutuyor, ekranlarda sözcüleriyle fenalık ve baygınlık geçiriyor.
Bunlara sarımsak koklatmak şart.