ABD dış siyasetine önümüzdeki dönemde damga vuracak olan isimlerden biri de kuşkusuz 430 milyar dolarlık adam yani Elon Musk. Zenginler kulübünde Musk dünya birinciliği tahtına oturdu.
Milyarderler listesinde Musk'ı 243,7 milyar dolarlık servetiyle Amazon'un kurucusu Jeff Bezos ve 220,9 milyar dolarlık servetiyle Oracle'ın kurucusu Larry Ellison takip etti.
Trump'ın kazanmasıyla birlikte onu deliler gibi destekleyen Musk'a ait şirketlerin hisseleri uçuşa geçti.
Bu yılın başından bu yana yüzde 70'in üzerinde değer kazanan Tesla hisseleri adeta tavan yaptı.
Tesla hisseleri, Trump'ın seçim zaferinden bu yana yüzde 67'den fazla yükseldi. Musk'ın diğer şirketi SpaceX'in değeri, milyar dolarlık yeni bir hisse alım anlaşmasıyla 350 milyar dolara çıkmış ve şirket dünyanın en değerli özel girişimi olmuştu. SpaceX'i bugünlere getiren ise ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, yani askerlerdi. Bir dönem şirketleri mali krize giren Musk'ı tahtından indirmek için hissedarları darbe yapmaya dahi kalkmıştı. Ancak askerlerden kurulu Amerikan derin devleti devreye girdi. Musk ile anlaşarak Pentagon'un büyük ihaleleri ona verildi. Böylece Musk dibe vurmak üzereyken bugün dünyanın en zengin işadamı haline geldi. Pentagon ile yapılan anlaşma basitti. Ülkeyi sömüren, savaşlara sokan, 36 trilyon dolarlık borç batağına saplayan ve Çin'i dünyanın fabrikası yaparak ABD'nin çıkarlarına büyük darbe vuran Küresel Sermayeye karşı savaş açan askerler, Trump'ı başkanlık koltuğuna oturtuyordu. Kürsesel sermaye ile savaşmanın yolu, onları en iyi tanıyan ve açıklarını en iyi bilen bir işadamı olabilirdi.
Trump'ı o yüzden ülkeyi sömüren, paralel yapılar kurup her yere sızan, Merkez Bankası dahil tüm bankaları ve şirketleri ile ABD'yi soyan küreselcilerin karşısına dikti.
ABD'de görünmeyen iç savaşın fitili böylece ateşlendi. Karşı taraf parayla geliyordu. O halde onlarla parayı bilenler ve kazananlarla savaşmak en doğru yoldu. Elon Musk'a Pentagon ihaleleri vererek zirveye çıkaran Derin Devlet, bunun karşılığında onu kadroya aldı. Bununla da yetinmedi.
Elon Musk'ı, Trump'ın yanına monte edip adeta sağ kolu yaptı.
Musk, Trump'ın kazanması için tam 250 milyon dolar harcadı. Bununla da yetinmedi, Trump'ın Florida'daki Mar-a- Lago konutunun arazisinde bir kır evi kiraladı. Günlüğü 2 bin dolar olan malikane, Trump'ın konutuna sadece birkaç yüz metre uzaklıktaydı. Artık Amerikan derin devletinin bir numaralı adamı haline gelen dünyanın en zengin milyarderi sabahlara kadar Trump'la yatıp kalkıyordu.
Personel toplantılarına katılıyor, yabancı liderlerle görüşmeler yapıyor ve kongrede iki partili bir harcama tasarısının kabul edilmesine bile engel olacak güce erişiyordu. Küreselcilerin bir numaralı adamı Facebook'un sahibi Zuckerberg'i düelloya davet ediyor, böylece safını belli ediyordu. "Bunu her zaman, her yerde, her mekanda, her kuralla yapmaya hazırım. Onu her koşulda düelloya davet ediyorum.
Şafakta tabancalarla, öğlen Nerf silahlarıyla" diyordu. Aslında Zuckerberg'e düello daveti üzerinden, Küresel Sermayeye meydan okuyor, "Ben sizin sömürünüze karşıyım. ABD çıkarları için derin devletin yanındayım ve sizlerle savaşacağım" mesajı veriyordu. Küresel Sermaye'nin ABD'deki medyası da hemen Musk'a saldırıya geçiyor ve onu "Rus ajanı" olmakla itham eden haberler yayınlıyordu. Musk "Bu saldırı ABD derin devleti içindeki hainler tarafından yapılıyor" diyordu. Böylece ilginç bir noktaya daha parmak basıyordu. Kendisi Pentagon'un yani derin devletin ihya ettiği bir numaralı adamıydı ancak derin devlet içine sızmış paralel yapıların varlığını ifşa ediyordu. O paralel yapıyı hain ilan ediyor ve hedef tahtasına koyuyordu. Derin devlet içindeki paralel hainlerin tasfiye edileceği mesajını veriyordu. Hemen ardından Trump'ın oteli önünde Musk'ın dünyaya ihraç ettiği son teknoloji arabası patlatılıyordu.
ABD'de ulusalcı-küreselci savaşı artık bombalı araçlarla birbirlerine mesaj gönderenler noktasına taşınıyordu. Kavga büyüktü.
Önümüzdeki dönemde suikastler dahil daha da zirveye çıkacağına işrat ediyordu.
Nitekim Elon Musk, küreselcilerin mabedlerinden, finas merkezi Londra'ya dahi el atıyordu. Birleşik Krallık'taki (BK) aşırır sağcı partilerden Reform UK'in lideri Nigel Farage'a destek yağdırıyor, "İngiltere'de iç savaş çıkacak, tek kurtuluşu bu partidir" diye tweetler atıyordu. İngiliz aşırı sağcı parti açıklamalar yapıyor, teknoloji milyarderi Elon Musk'ı "Kahraman" ilan ediyordu.
Liderleri Farage, Musk'ın Reform UK'yi desteklemesinden büyük memnuniyet duyduğunu belirterek kalp gönderiyordu.
Hızını alamayan İngiliz radikal partinin lideri Farage, Musk ile Trump'ın Florida'daki Mar-a-Lago malikanesinde Aralık ayında bir araya geliyordu. O görüşmede Trump'ın huzurunda Musk, İngiliz aşırı sağcı partiye tam 100 milyon dolar bağışlıyordu. Musk küreselcilerin mabedi Londra'da operasyonlarına devam ediyor, yargılanan radikal sağcı İngiliz Savunma Ligi'nin eski lideri Tommy Robinson'ı savunan X paylaşımları yapıyordu. 2 Ocak'ta X'te yaptığı paylaşımda radikal sağcı ismi savunarak "Tommy Robinson'ı derhal serbest bırakın" diyordu. AB lideri Almanya'ya da el atıyor, faşist partiye desteğini açıklıyor "Tek kurtuluşunuz bu parti" diye sosyal medyada haykırıyordu.
Almanya ayağa kalkıyor, Sağlık Bakanı Lauterbach, Musk'ın radikal sağcı partiye verdiği desteği "Onursuz ve son derece sorunlu" diye niteleyerek öfke kusuyordu. Eski bir Alman milletvekili olan Elmar Brok ise ilginç bir yorumda bulunuyordu.
Musk'ı "Amerikan teknoloji krallarının dünya hakimiyeti fantezileri var" diye suçluyordu.
Musk, Almanya Başbakanı Şansölye Scholz'a "aptal" diyor ve bir sonraki seçimde kaybedeceğini iddia ediyordu. Hızını alamıyor, Almanya'da aralıkta yaşanan Noel pazarı saldırısının ardından ülkenin Başbakanı Scholz'a yüklenerek "Aptal ama aynı zamanda da beceriksiz" diyerek istifaya davet ediyordu. Musk durdurulamıyordu.
Daha Trump yönetiminde resmi görevine başlamadan İtalya'nın aşırı sağcı Başbakanı Giorgia Meloni'yle de yakınlaşıyordu.
Küresel Yurttaşlık Ödülü törenine katılan Musk, konuşmasında faşist Meloni'nin yüzüne karşı "İçi dışından daha güzel olan biri" diye haykırıyordu. Aşırı sağcı İtalya Başbakanı ise "Değerli deha" diyerek cevap veriyordu.
Tüm bu manzara bana ABD Ulusal Güvenlik eski danışmanı Steve Bennon'u hatırlattı.
ABD derin devleti onu Beyaz Saray'daki görevinden istifa ettirerek Avrupa'ya yolladı.
Steve Bennon, Avrupa'yı adım adım gezerek tüm ırkçı ve faşist partileri Brüksel merkezli bir yapıda aynı çatı altında toplayarak güçbirliğine gitmelerini sağladı.
Irkçı faşist partilerin tamamı Avrupa Birliği'ne karşıydı. Trump ilk başkanlığı döneminde Yahudi sermayenin aktığı Çin'le birlikte küreselci patronların sahibi olduğu ABD Merkez Bankası ve Avrupa Birliği'ni en büyük düşman ilan etmişti. Şimdi görünen o ki, bu savaşlarda Trump'ın en büyük tetikçisi, Steve Bennon'un yerini alarak faşist partilere destek yağdırarak AB'yi dağıtmayı hedefleyen Musk olacak. Dünya ilk kez örtülü bir ekonomik kavga havuzunda çok ilginç bir patronlar savaşına tanık olacak. Paraya tapanlar parayla vurulacak.