Kanaltürk'te yayınlanan Ünlüler Bulvarı programının iftar yemeği vardı önceki akşam… Sevgili Can Tanrıyar o kadar ünlünün içine davet etti, gittim… Ramazan ayı oldukça etkilemiş Can'ı… Kilo aldığını, biraz göbek yaptığını gördüm. "Aman Can" dedim… "Kilo veririm zannediyordum ama tam tersi oldu. İftarda ve sahurda fazla kaçırıyorum" karşılığını verdi.
Ona sahurda yemekler yerine bol bol süt ve süt ürünleri içmesini önerdim. Süt altı saat tok tutuyor, midede kalıyor….
Artık ekranlarda uzmanları izleye izleye bizler de uzman olduk… Salatalığın hazmının ne kadar zor olduğundan başlayıp, nar suyunun bağırsakları nasıl çalıştırdığına kadar uzman etti bizi tv programları… İşte Can Tanrıyar'a uzmanlığımla ilgili böyle brifingler verirken içeri İbrahim Tatlıses girdi… Yaklaşık iki yıldır konuşmuyordum onunla. Kırgındık.
Hatta mahkemelik bile olduk. Sonra araya Can girdi, davayı geri aldım… Geçtiğimiz yıl onunla ilgili Show tv'de program yapmıştık. Tüm içeriğini bizzat kendim hazırlamıştım.
Canlı yayına gelip o içeriği görünce "Benimle ilgili bu program üzerinde başka bir program yapılmaz" denmişti. İşte konuk olduğu programımda ben rejideydim, o kuliste… Birbirimize "Merhaba" bile demedik… Hiç konuşmadık… İkimiz de profesyonelce işimizi yaptık… O günden sonra aynı mekanda ilk kez bir araya geliyorduk Ziyade Fasıl'daki Can Tanrıyar imzalı iftarda… İbo yanıma geldi, elini uzattı, tokalaştık "Bekir Hazaar" dedi ve gitti Şafak Sezer'in yanındaki sandalyesine oturdu.
O kadar… Mikrofonlar uzatılıyor sorular yöneltiliyordu yemekte..
Küskünlüğü şimdilik bir tokalaşma ile bir kenara bıraktığımız İbrahim Tatlıses'e sormak isterdim orada..Veya sorulmasını… "Açılım konusunda ekranlarda neden fazla konuşmuyordu?"… "Referandumla ilgili sanatçılar görüşlerini oylarının rengini takır takır açıklarken, o neden sessizdi?. Evet miydi Hayır mıydı beynindeki oy"… "Fazıl Say'ın arabesk yavşaklığı muhabbetini neden izler görünmüştü?"… Bu tip suallerle iftar açarken "Tatlıses neden bu kadar korkak oldu? Eskiden her konuda takır takır konuşurdu" diye düşündüm… O anda bana bir mikrofon uzandı "Size bombayı veriyorum. Şafak Sezer arabesk bir albüm çıkarıyor.
İbrahim Tatlıses de piyano ile ona eşlik ediyor" dedim… Gazetecilik refleksiyle gelen ve hedef değiştirmeyi kapsayan bir zarflamaydı bu… Muhabir hemen beni bırakıp gitti, Şafak Sezer'e de Tatlıses'e de sordu zarfımı… Ne cevap verdiler bilemiyorum. Ancak biraz sonra Şafak Sezer'in yaktığı ağıtlar ve okuduğu türküler "Peh peh peh" dedirtti.
Ben şaka yapmıştım ama Şafak'ın sesi gerçekten mükemmeldi. Eğer Fazıl Say korkusu yoksa muhteşem arabesk albümler çıkarabilir diye düşündüm.
Bergüzar Korel, Beren Saat derken Şafak da ekranlarda sesini piyasaya sürüyor… Yakında sinemacı ve diziciden şarkıcı olur mu tartışmaları başlayacak gibime geliyor…