KAMALA Harris küreselcilerin adayıydı.
Kazanan askerlerin, yani ulusalcıların adayı Trump oldu.
Bir önceki seçimde Siyonizmin kalesi medya, FOX haricinde topyekün Trump'a savaş açtı. Bu seçimde ise Siyonist ve küreselci medyanın bölündüğünü gördük.
Amerikan derin devletinin yani ulusalcı askerlerin bir numaralı adamı Elon Musk da askerlerin isteği üzerine X'i satın alarak devasa sosyal medya platformunu Trump'ın hizmetine sundu. Bir önceki seçimde ise X yani eski adıyla twitter Trump'a yasak koymuştu. Trump bu seçimde kendisine her yönden saldıran bir medya ahtapotuna karşı artık yalnız değildi. Ve ortada büyük bir savaş vardı.
Siyonist medyadaki bu bölünme seçim öncesi başka alanlarda da kendisini açık açık deşifre etti. Hepimizin şaşırdığı, "Neler oluyor" dediği haberler yayınlandı bazılarında. İsrail'in Gazze'de yaptığı katliamlar yerden yere vuruldu. İsrail askerlerinin tecavüzlerine, işkencelerine kadar sayfalarında yer veren Siyonist medyayı gördük. Bu bir bölünmenin ve Siyonsit cephede patlak veren kavganın en büyük deliliydi.
Kimse bunları görmedi, okuyamadı, anlayamadı. Ancak Siyonist medyada panik vardı.
Onlardan bazıları, dünyayı sarsan Gazze katliamlarının yeryüzünün her köşesinde muazzam bir "Yahudi" öfkesine yol açtığını görüyorlardı. Bu öfkenin bir numaralı mimarı Netanyahu idi. Siyonizme en büyük zararı veren kişi olarak onu görüyorlardı. Netanyahu yüzünden Yahudiler ve Siyonizm hedef haline gelmişti.
Netanyahu, savaş bahanesiyle seçimleri erteletiyor, koltuğunu koruma adına savaşı Gazze'den İran, Yemen, Lübnan, Suriye ve sonrasında Irak'a da yayma ve ABD'yi de bu kaosun içine çekme yönünde kendini yırtıyordu. Bölgeye barışın gelmesi demek, bölünmüş medyanın Netanyahu'ya şiddetli saldırıya geçmesi, hatta yargılanması için kampanyalar düzenlemesi demekti.
Netanyahu ya yargılanacak ya da belki öldürülecekti. İsrail Başbakanı bunu gördüğü için savaşın uzaması anlamında her yolu deniyordu. Ancak bu korku ve saplantı Siyonizm'e dünyanın en ücra köşelerinde bile zarar veriyordu. ABD seçimlerinde bile bunun etkisi görülüyor.
Dün "Savaş başlatmayacağım, savaşları durduracağım" diyen Trump, seçimden bir gün önce de "250 bin Arap ve Müslümanın yaşadığı Michigan eyaletinde bana oy yağıyor" diyordu. ABD'nin nasıl bir borç batağına saplandığını ve girdaptan çıkabilmek için çırpındığını önceki gün aktardım size. Trump "Borcumuz 36 trilyon dolara dayandı. Eskiden savaşlarda ganimet devlete kalıyordu. Şimdi zırnık kalmıyor.
Şirketlere gidiyor ganimet" diyerek savaşlardan beslenen küreselcileri hedef alıyordu.
Peki askerler bu Siyonist oyunu bozmak ve ABD'yi parçalanma tehlikesi ile karşı karşıya getiren borç sarmalından kurtarmak için ne yapıyordu? İsrail'e giden binlerce ton bombayı neden öküzün trene baktığı gibi izleyip gıkını çıkarmıyordu?
Siyonist medya bu defa Trump konusunda niçin bölünmüş ve daha da önemlisi İsrail'i karalayan haberlere imza atıyordu? Ortada bir oyun vardı.
Bu neydi? İşte bu soruların cevabını da çok değer verdiğim bir dostum yaptığı analizi bana göndererek açıklamaya çalışıyordu. Bakın ne diyordu o analizde;
"Dünyada birbirine geçmiş 3 güç var. Küresel, ulusal ve siyonist yapı.
Esas çatışma ABD'deki ulusalcı (beşgen) yapı yani askerlerle küresel yapı arasında. Ulusalcılar, diğer 2 yapıya tepki olarak ortaya çıktı ama diğer iki yapının kontrolünden üç asırdır bir türlü kurtulamadı.
Çünkü ulusalcıların bunlarla mücadele edecek bilgi, tecrübe, örgütlenme ve en önemlisi para gücü yok. Diğer iki gücün kontrolü altında ve bu esaretten bir türlü kurtulamıyor. Lincoln, Henry Ford, Kennedy bunu başaramadı. Çünkü üçüncü güç olan Siyonist yapı küresel yapıyla iç içe ve ulusalcılar bu iki yapının avucunda. Ulusalcı yapının bu esaretten kurtulması için iki yapıyı birbirinden ayırması ve öncelikle Siyonist yapıyı yıpratması gerekiyor.
Ulusalcıların etkin olduğu beşgen yapı yani ABD ordusu Pentagon'un, küresel yapıya rağmen İsrail'e yardım ediyor gözükmesinin nedeni bu.
Küresel yapı bu oyunla İsrail'in yıprandığının farkında ama Netanyahu ve fanatikleri caydırmak mümkün değil.
Netanyahu soykırımla aslında Siyonist yapıyı yıpratıyor ama henüz yeterli değil. Bölgeyi ateşe atması halinde Siyonist ve küresel yapı daha da yıpranacak.
Küresel akıl bu oyunu anladı ve Netanyahu'yu engellemeye çalışıyor. Ancak mankafa Netanyahu arzu mevud hayaliyle ve ayakta kalma sevdasıyla yanıp tutuşuyor.
Şimdiye kadar Ortadoğu'nun hakimi İngiltere, Fransa (Lübnan), küresel güç ve Siyonist İsrail'di. Bunların hepsi tasfiye olacak. Sonunda ulusalcı beşgen yapı bu bölgeyi kontrol altına aldıktan sonra, Uzakdoğu'daki (Çin, Hindistan, Avustralya, Japonya, Kore) küresel yapıyı tasfiye edecek. Özetle dünyadaki küreselci-ulusalcı çatışmasını konuşan yok. Savaşların ülkeler arasında olduğunu zannediyor.
ABD niye ikili oynuyor, İngiltere ve AB neden ikili oynuyor, bunun sebebi ne, bundan bahseden yok.
Beşgen yapı düşmanı Siyonist küreselcileri yok etmek için düşmanına yardım ediyor.
Bu oyun tuttu. Siyonistlere dünya çapında nefret ve aksiyon başladı. Beşgen yapı boyunduruktan kurtulmak için, öfke ve nefreti çekmiş Siyonist yapı perişan oluncaya kadar her yolu deneyecek." İlginç bir analizdi.
ABD'nin tek kurtuluşu ve hayatta kalma garantisi İsrail boyunduruğundan kurtulmaktı.
Bu çok doğru bir teşhis. Bu atmosferdeki ABD seçimlerinde ulusalcı kanadın adayı Trump'ın kazanacağını seçimden üç gün önce bu sütunlarda yazmıştım. Herkes "Seçim ortada" derken, Trump'ın geldiğini görüyordum. Çünkü, Biden-Kamala Harris yönetimi Siyonizm'in esiri olarak ABD'yi soykırıma ortak etmiş, büyük bir hata yapmıştı. ABD'de ekonomik güçlükler dört katına çıkarken, yüzlerce milyar dolar küreselcilerin istediği savaşlara akıyordu. Trump'ın "Savaşları durduracağım" sözü aslında perde arkasında Pentagon'un, ulusalcı yapının dünyaya verdiği "Paramı savaşlardan beslenen küreselcilere kaptırmayacağım" mesajıydı. Küreselcilerin Trump'ı öldürmeyi tekrar deneyeceği gergin günler bekliyor ABD'yi.
Herkes bu seçim Türkiye'yi nasıl etkiler diye fikir üretiyor.
Aslında artık hiç fark etmez.
Çünkü Türkiye geçmişte kapılarda bekleyen, yalvaran ezikler tarafından yönetiliyordu.
Gücünün ve stratejik öneminin farkında bile değildi. Şimdi kapısına gelinen, ABD dahil tüm Batı için hayati önem taşıyan bir Türkiye var. Artık bize gelmek, bizimle çalışmak zorundalar.