“Türkiye Günleri” yolda

Eklenme Tarih 9 Kasım 2024

ABD'NİN 35. Başkanı John F. Kennedy, Küreselcilerle çatıştığı için öldürülmüştü.
Kardeşi de halledilmiş, yeğeni Senatör Robert F. Kennedy de suikasta kurban gitmişti.
Siyonizmi yöneten ve finanse eden küresel şirketler ağının kendilerine savaş açan Kennedy ailesine tahammülü yoktu.
Tetiği çektirdiler işi hallettiler.
Aradan yıllar geçti, 35. Başkan Kennedy gibi öldürülen yeğeninin oğlu Robert Kennedy Jr, son seçimde başkanlığa adaylığını koydu. Seçime az bir zaman kala adaylıktan çekilerek küreselcilere savaş açan Trump'ı desteklediğini ilan etti. Bir anda Trump'ın en yakın dostu oluverdi. Bu ikilinin buluşmasını ve birlikte hareket etmesini isteyen ABD'nin ulusalcı kanadı askerler ve derin devletiydi. Küreselcilerin, Siyonizm odaklı zengin şirketler ve ailelerin tüm ABD'yi ahmak gibi kullanıp, sömürdüğünü, finans sektörünü tamamen ele geçirip devleti 36 trilyon dolarlık borç batağına sürüklediğini, daha da ötesi çöküşe doğru sürüklediğini düşünen bu derin yapı, Trump'ın yanına bir de en büyük elemanları Elon Musk'ı katmıştı. Musk Pentagon adına uzaya casus uydular gönderiyor, sıkı işbirliği yürütüyor, Trump'ın da cebine seçim kampanyası için 120 milyon dolarlık bağışta bulunuyordu. Kamala Harris'in destekçi anlamında Bill Gates'i varsa Amerikan derin devleti boş mu duracaktı. Milyarlarca dolarlık ihaleler verdikleri elemanları Elon Musk'ı Trump'ın yanına monte ediverdiler.
Bu tablo, küreselcilere savaş açan ulusalcıların yepyeni bir oyun kurduklarını gösteriyordu.
ABD'yi sömüren ve kullanan zengin şirketler ve ailelere karşı daha önce Trump'ı aday göstererek başkanlık koltuğuna oturtmuşlardı. Böylece zengini zenginlerle savaştırma ve birbirine kırdırma taktiğini gütmüşlerdi.
Trump ilk başkanlığında "En büyük düşmanımız ABD Merkez Bankası ve ülkemizi sürekli savaştırmak isteyen küresel şirketler" diyerek Pentagon ağzıyla boşuna konuşmuyordu. Son seçimde ise Kamala Harris'i 82 dolar milyarderi desteklerken, ulusalcılar Trump'ın yanına tam 53 dolar milyarderini koyma başarısını göstererek ilk defa safları bu kadar güçlü hale getirdiler. ABD bir anda kendisini sömüren küreselci zenginlere karşı, bu kadar zenginle savaşa hazırlanıyordu.
Madem ki küreselciler parayla güçlüydü, ABD derin devleti de onların karşısına "Paranın gücünü" çıkararak aynı silahla düşmanını vurmayı hedefliyordu.
ABD derin devleti kendi ulusalcı zenginlerini oluşturarak savaşı başka bir boyuta taşıyordu.
Çünkü Washington'u sömüren ve borç batağına sürükleyen küresel şirketler, ABD'de kazandıkları parayla en büyük düşman Çin'e yatırım Pekin'i büyütüyordu.
Avrupa'yı ihya ediyordu. Trump Avrupa şirketlerine yüzde 20'lere varan vergi koyacağını söylüyor, Çin'deki küresel yapının hakim olduğu tüm şirketlere yüzde 60lar oranında vergi koyacağını seçim vaadi olarak ilan ediyordu.
Ülkesinde zenginlerden aldığı vergileri düşürerek üretimi artıracağını böylece Avrupa ve Çin'den gelecek mallara ihtiyaç kalmayacağını söylüyordu. Yani üzeri örtülü olarak küreselcilerin ihya ettiği hem Avrupa'yı hem de Çin'i batıracağını söylüyordu.
"Savaşları başlatmayacağım, tam aksine durduracağım" diyen Trump'ın söylemek istediği "Askeri anlamdaki" savaşlardı. Yoksa tüm dünyayı sarsacak bir "Ekonomik savaş"a hazırlandığını ilan ediyordu. Petrol kuyularını arttıracağını, ABD'de üretimi fırlatacağını buna karşılık varil fiyatlarını düşüreceğini ve bunun ülke ekonomisine refah getireceğini söylüyordu. Bunun bir başka anlamı da dünya petrol piyasasına hakim olan ve bundan muazzam servet edinen küreselci şirketleri, kendi silahları petrolle vurması demekti. Küreselciler, daha ucuz ve vergi sorunu yok diye ABD'nin dibindeki Meksika'ya dahi trilyonlarca dolarlık yatırım yaparak, ABD'deki parayı bu ülkeye kaçırıyordu. Meksika ABD'deki bu küresel şirketlerin kendi topraklarına kaçırdığı trilyonlarca dolar sayesinde bir anda komşusunun pazarında lider tedarikçi konumuna yükseliyordu.
İki ülke arasındaki ticaret hacmi bir anda yıllık 750 milyar dolara yükseliyordu. Trump şimdi Meksika'ya da vergi koyacağını ilan etti. ABD derin devleti şimdi daha tecrübeli olan ve yanında zenginler ordusu bulunan Trump eliyle tarihinin en büyük ekonomik savaşını başlatmaya hazırlanıyor. Bizi bambaşka bir dünya bekliyor. Önümüzdeki dönemde Çin ve büyük panik yaşayan Avrupa'da büyük çaplı iflaslara tanık olacağız. Oralardaki çöküş, sermayenin Türkiye'ye akışı anlamına geliyor. Yeni NATO ve BM yolda yeni üyeler, yeni yönetenler yolda. Artık parayı veren NATO'nun koruma şemsiyesi altına girecek diğerleri devre dışı kalacak. Savaşların seyri değişecek. Trump'ın en büyük hedeflerinden biri Ortadoğu'da Şii yelpazesi kuran, Hizbullah'la vekalet savaşları çıkaran ve daha ötesi Çin'in en büyük enerji destekçisi olan İran olacak. Dünyanın birçok bölgesinden trilyon dolarlar harcadığı askerlerini çekecek.
Nitekim bunun ilk işaretini, şu an Trump'ın en büyük beyinlerinden ve ortaklarından olan Robert Kennedy Jr açıkladı. Trump'ın kendisine "Türkiye'nin 750 bin, Suriye'nin 250 bin askeri var. Bizim Suriye'deki 500 askerimiz bunların arasında top atışıyla imha olur. Ne gerek var buna.
Askerlerimizi çekeceğiz" dediğini aktardı. ABD'yi arada kalmış pastırma yaptırmayacağını söylüyordu ABD başkanı. Trump'ı destekleyen Cumhuriyetçiler de sürekli "Esad yönetimi ülkesindeki Hizbullah varlığını ortadan kaldırırsa destekleriz" diyor, sürekli bu konuda Şam ile pazarlık yapıyorlardı. PKK gibi zavallı kullanışlı elemanların da kullanım tarihi doluyor, çöpe atılma korkusu başlıyordu. Suriye'deki PKK'nın Washington temsilcisi Bessam İshak da verdiği demeçte "Trump döneminde ihtiyatlı olmak zorundayız. Onun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkilerinin nasıl olacağını henüz bilmiyoruz ve Ankara ile yapılacak herhangi bir anlaşmanın kendi zararımıza olmasından korkuyoruz." diyordu.
Haklıydı. Evet korkmaya devam edecekler ve her kullanım tarihi sona erdiği gibi onların da biteceği, 1 milyon askerin arasında pastırma olacağı günler yakın. Ve dahası BBC'ye konuşan ünlü ekonomist Timothy Ash, Trump'ın kazanmasının, uzun vadede Türkiye lehine olacağını söylüyor ve ekliyor:
"Bu dönemde en büyük kaybı Çin yaşayacağı için Türkiye daha yakında olmanın avantajına sahip olacak. Trump bölgedeki istikrarı sağlama sözü için Türkiye ile çalışmak zorunda." Yıllardır bunu anlatıyoruz. Avrupa da ABD'de de bize mahkum. Artık kapısında beklenen ülke olma yolunda hızla ilerliyoruz. Ukrayna-Rusya savaşını durdurma sözünde dahi Trump, Türkiye'nin kapısını çalmak zorunda.. Bu bile Ankara'yı "Washington- Moskova" kıskacından kurtararak rahatlatacak ve elini güçlendirecek. Dünya Trump'la kriz paniği yaşarken en karlı ülkelerden biri biz olacağız.