Kişinin kendini dev aynasında görmesi, ilk defasında eğlenceli olabilir. Ancak bunun sürekli tekrarlanması, sıkıntı vericidir. İBB Başkanı'nın, 'İstinaf benim hakkımda ceza verirse bu millet ayağa kalkar' şeklindeki sözleri, buna iyi bir örnek.
CHP'liler, kendi zihniyetlerine mensup birisinin ne yaparsa yapsın yargılanmaması ve ola ki yargılanırsa da kesinlikle ceza almaması gerektiğine inandıkları, malum. Sıklıkla tekrarladıkları Türkiye'de hukuk ve adalet olmadığı iddialarını da, devleti hedef alan operasyonlara imza atan birkaç kişiye dayandırırlar.
İşin en vahim tarafı, CHP'nin ülkemizin hali ve istikbali konusunda iyi niyetli olmayanlarla fikir birliği yapmasıdır. Ana muhalefet partisinin Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve benzerleri ile ilgili değerlendirmeleri, ülkemiz üzerine değişik hesapları olduğu bilinen dış mihraklarla paraleldir çünkü.
Netice alamayacaklarını bile bile Can Atalay konusunda TBMM'yi tekrar olağanüstü toplantıya çağırmayı planlayan CHP'li birisinin: 'İstinaf benim hakkımda ceza versin bu iktidar Yargıtay kararının gününü göremez. Bu millet ayağa kalkar.' şeklinde sözler etmesi, kendini dev aynasında görmenin zirve noktası.
Bazı YSK üyelerine 'ahmak' denilmesi üzerine ilk derece mahkemenin verdiği mahkumiyet kararını İstinaf mahkemesi onaylarsa milletin neden ayağa kalkacağı, ciddi bir merak konusu. Bu sözleri söyleyen de Haziran 2019'da 4.742.082 oyla İBB Başkanı olan ve dişe dokunur bir hizmeti olmadığı için 31 Mart 2024'te ancak 4.432.862 oyla seçilebilen birisi.
Bahis konusu kişinin, görevde bulunduğu sürede hizmet adına gösterebileceği şeylerin son derece sınırlı olduğu ve 2024'te aldığı oylarda DEM Parti'nin yanı sıra İyi Parti oylarının da önemli bir yekun teşkil ettiği, vakıa. Çantada keklik olmadığı bilinen DEM Parti oylarına talip olmanın faturasının ağır olabileceği, ayrı bahis.
İnsanımızın oy tercihleri konusunda kendisine has bir yol takip ettiği, hep söylenir. Yönetebileceklerine inanılmadığı için kendilerine ülke yönetimi teslim edilmeyenlerin, son mahalli seçimdeki başarılarını sandığa gitmeyenlere borçlu oldukları, açık bir gerçek. Yapılana değip değmediği ve bunun seçmenlerin kendi ayağına sıkması olup olmadığı, ayrı bir bahis.
Bundan sonrası için bir şans olduğu düşünülebilecek bu durumu bir fırsat bilerek, milletimizle aralarındaki kopukluğu onarmaya ve hasbelkader gelebildikleri makamların hakkını vermeye yoğunlaşmaları beklenenlerin, belli ki buna niyetleri yok.
Mahalli seçim başarısını seçmenlerin AK Parti'ye mesaj verme gayretine borçlu olduklarını unutan CHP'lilere, kendilerini dev aynasında görmekten vazgeçmelerini söylemenin, nasıl olsa faydası olmaz.
İnsanımızın kahir ekseriyetinin 'CHP bu ülkeyi yönetemez' kanaatini değiştirmeye çabalamak yerine ham hayaller kurmaya devam edebilirler…
