Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 8 Eylül 2024

Her şey kontrol altında…

Çayları dağıtan İhsan:
- Evet arkadaşlar, havalar sabahları serin olmaya başladığına göre, bir iki hafta sonrasında sohbetlerimizi içeride yapmaya başlayacağız gibi gözüküyor… Selim:
- Problem yok. Beraber olduktan sonra ha içerisi ha dışarısı, fark etmez. İşte Melih Bey de geliyor… Melih Bey, selam verip oturunca ilk soru Mehmet'ten geldi:
- Ortalık her zamanki gibi hareketli. Öncelikle Kara Harp Okulu mezuniyet töreni bittikten sonra ayrı bir yemin töreni düzenleyen teğmenler konusunda ne diyeceğini merak ediyorum… - Toplamda 960 teğmenden 200'ünün katıldığı bir olay. Disiplin konusunda taviz vermez tutumu ile bilinen TSK açısından kabul edilemez olduğundan, Milli Savunma Bakanlığı olayla ilgili inceleme başlatmış durumda… İhsan:
- Bu işten maksat ne idi acaba?..



- Bunu kendilerinin de bildiklerini sanmıyorum. Öncelikle böyle bir şeyin sicillerine mutlaka işleneceğini biliyorlar. Asıl önemlisi ise, yaptıkları eyleme sahip çıkanların kimlikleri. PKK uzantısı DEM Parti ile iş birliği yapan, silahlı kuvvetlerimizin yurt dışı operasyonları tezkeresine hayır oyu kullanan, Mavi Vatan'a masal diyen bir zihniyet kendilerine sahip çıktığına göre, 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sloganları atanların, 'biz ne yaptık?' diye durumu sorgulamaları gerek… Mustafa:
- Öyle ya; ülkemizin varlığı, birliği ve bekası konusunda milletimizden farklı düşünenler sizi alkışlıyorsa, bu nasıl Mustafa Kemal'in askeri olmak olur?.. Melih Bey, devam etti:
- Öyle sanıyorum ki birileri tarafından fena oyuna getirildiler. Yani aldatıldılar. İktidara karşı olarak yorumlanan bu tavrın objektif bir zemini yok çünkü. Savunma sanayinde yerliliği yüzde 20'den yüzde 80'e çıkaran, kendi tankımızın, gemimizin, uçağımızın, helikopterimizin, füzelerimizin, hatta uydularımızın yapılmasını sağlayan bir iktidara karşı, bütün bunların olmaması için mücadele eden birilerinin gazına gelmek, aldatılmaktan beter… Mehmet:
- Bu gençlere meselenin objektif tarafları da bir şekilde anlatılır, umarım. Dediğin gibi, ülkemizde savunma alanında benzersiz atılımlar yapanlara hep mani olmaya çalıştıkları bilinenlerle beraber görüntü vermek, anlaşılabilir bir şey değil. Bu arada Özgür Özel'in erken seçim açıklamasına ne diyorsunuz?.. Melih Bey:
Melih Bey, gülümseyerek:
- Bu biraz Özel'in atraksiyon yapma merakından. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın aday olduğu bir erken seçimden çekinmediklerini belirterek, 'Erdoğan'ın aday olmasını ve onu yenerek bu sürecin tamamlanmasını CHP ve Türkiye demokrasisi açısından sağlıklı görüyorum' dedi, malum. Bunu, biraz CHP içi dengeler açısından gerekli gördü belki. Ekonomideki iyiye yöneliş emarelerinin artması da, bir erken seçimi gündeme getirmesinin sebeplerinden olabilir… İhsan:
- Enflasyonda ciddi düşme belirtileri var. Giderek daha da iyi neticelere ulaşılacağı gözüküyor. Özel, önümüzdeki seçimsiz dönem boyunca yaşanacak iyiye gidişin, ileride işlerini zorlaştıracağını düşünüyor herhalde?..
- İşin bir yönü de bu. Maalesef ülkemizde iyiye gidişten hoşlanmayan ve adeta kötü gidiş için çabalayanların varlığı bir gerçek. CHP, bu zihniyetin merkezi gibi adeta. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz'ın açıkladığı 2025-2027 dönemi Orta Vadeli Program, işlerin iyiye gittiğine ve daha da iyi olacağına yönelik ümitleri artırırken, birilerinin de telaşı artıyor, yani. Birileri kötümserlik yaymaya çalışsalar da, Cumhurbaşkanımız başkanlığındaki kadro, ekonomiyi sağlıklı bir şekilde sürdürmekte kararlı… Melih Bey, devam etti:



Hep daha iyiye doğru!..
- Ekonomimizin 14 yıldır kesintisiz büyüdüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz'ın, ağustos itibarıyla birikimli TÜFE artış oranının bir önceki yılın aynı dönemine göre gerilediğini, dezenflasyon sürecinin etkili olmaya başladığını söylemesi, önemliydi. İstihdamın yükselmesi, cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 4'lere inmesi, 45 milyar dolarlık cari açıkla kapatılan 2023'ün ardından, Haziran 2024 itibarıyla cari işlemler açığının milli gelirin yüzde 2,2'sine kadar düşürülmesi gibi sevindirici gelişmeler de keza… Mehmet:
- Merkez Bankası döviz rezervlerinin 150 milyar doların üzerine çıkışı, ülkemizin risk priminin gerilemesi ve uluslararası finans değerlendirme kuruluşlarının ülkemizle ilgili puanlarını yükseltmeleri de açıklananlar arasındaydı... Melih Bey:
- Bu tür açıklamalarda, teknik tabirlerin kullanılması kaçınılmaz. Anlatılanların özeti ise Cevdet Yılmaz'ın, '2025-2027 dönemi programının amacı, enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelimizin yükseltilmesi, yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, sağlanacak refah artışıyla gelirin toplumumuzun tüm kesimlerine daha adil bir şekilde dağıtılması' şeklindeki sözleri… Selim:
- Burada bizi asıl ilgilendiren ise 'refah artışıyla gelirin toplumun tüm kesimlerine adil bir şekilde dağıtılması' bölümü galiba?.. Melih Bey:
- Eyvallah. Bütün veriler ümit verici. Yeni Orta Vadeli Program kararlı gidişin süreceği ve birkaç sene içinde ciddi gelişmelerin olacağının müjdecisi yani… İhsan:
- Orta Vadeli Program'ın başarılı olmayacağını iddia edenler de epey var bu arada. Adamların sadece suratlarına bakıldığında bile, objektif değerlendirmeler yapmaktan çok, yapılanları karalama niyetinde oldukları anlaşılıyor… Selim:
- Bu muhalif geçinenleri anlamak mümkün değil. Bu ülkenin iyiye doğru gidişine sevinmeyip, bir de mümkün olduğu kadar kötü senaryolar uydurup insanları korkutmaya çalışmak, akıl alır gibi değil. Dertleri ne ola ki bunların?.. Melih Bey:
- Dertleri çok. Öncelikli mesele, muhalefetin genel olarak ülkemiz şartları konusunda bilgisiz oluşu. Sahip olduklarımızın neler olduğunu tam olarak bilmedikleri gibi, sahip olmaya gayret ettiklerimiz hususunda da ilgisizler. Onların tek beklentisi, bir kırılma yaşanarak iktidarın ellerine geçmesinden ibaret… Remzi:
- Allah korusun, ama diyelim ki böyle bir şey oldu, ne yapacaklar o zaman?..
- Her zaman yaptıklarını, yani hiçbir şey. Gerçekten bu ülkenin muhalefeti olsalar, hemen her konuda iktidardakilerden fazla çalışır ve ülke gerçeklerini öğrenip, yapılması gerekenler konusunda plan ve projeler üretirler. Başta ana muhalefet olmak üzere, bu konuda herhangi bir çalışma yaptıklarına şahit olmadığımız birilerinin iktidar olması demek, eski Türkiye'nin yani birilerinin sırtımıza vurup elimizdeki lokmaları aldıkları dönemin geri gelmesi demek… Selim:
- Bu ürkütücü bir şey. Yine de insan bu ülkedeki siyasetçilerin böyle bir şeye razı olmayacaklarını düşünüyor… - Normal olanı böyle düşünmek. Ama iktidara aday olduklarını söyleyenlerin, ne iç ne de dış politika konusunda sadra şifa bir fikirleri yoksa, iş başına gelirlerse ne yapabilirler ki?.. İhsan:
- Sultan II. Abdülhamit'i tahttan indirenlerin, 'biz sonrasını düşünmemiştik' demeleri gibi bir durum, desene?..
- Sadece o mu? 27 Mayıs darbesini yapanlar da, 'bundan sonra ne yapacaksınız?' sorusuna, 'bizim hedefimiz Menderes'i indirmekti, sonrasını düşünmemiştik' cevabını vermişlerdi. Sonraki darbecilerin durumu da farklı değildi zaten… Mehmet:
- Bunları konuşurken aklıma son yıllarda yaşadıklarımız geldi. Bugün de değişen bir şey yok anlaşılan. Şimdikilerin tek dertleri iktidarı yıpratıp mümkünse iş başından uzaklaştırmak. Sonrasında ne olacağı konusunda zerre kadar fikirleri de yok üstelik… Melih Bey:
- Neyse ki her şey ülkemizin ve milletimizin geleceğini düşünen bir kadronun kontrolü altında. Müsaadenizle, ben kalkacağım... Cenab-ı Hakk kötülere fırsat vermesin ve şerlerinden emin eylesin…
- Amin…