Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 12 Kasım 2024

Deşifre

DEVLET Bey'in, ÖCALAN çıkışı etkisini sürdürmekte ve sürdürecek de... 7 EKİM HAMAS saldırısı taşları yerinden oynattı. Üzerinden bir yıl geçti.
O günlerde yazsak da pek anlaşılmadı. Şimdilerde daha net görülmekte. Meselenin bölgenin tümünü kapsadığı yeni yeni tartışılmakta...
Önümüzdeki günlerde YPG/SDG ile flaş gelişmeler olacak.
NET!
Geçtiğimiz hafta Michael Rubin bir ULUSAL GÜVENLİK dergisinde yazı kaleme aldı. Yazıya Ukrayna'ya karşı Ruslar'ın yanında savaşan KUZEY KORELİ özel birliklerin uğradığı başarısızlıktan giriyor, Putin'in ordusunun söylendiği gibi raporlandığı gibi güçlü olmadığından çıkıyordu.
Çin'in de savaş kabiliyetinin bilinmediğini, çocuk askerlerle dolu olduğunu belirtiyordu.
Yazının ana konusu elbette TÜRK ORDUSU'ydu!
Yazının başlığı ise ilginçti: Türk Ordusu son kağıttan kaplan mı...
Pentagon'a yakın olduğu bilinen Rubin, tasfiyelerle HAVA KUVVETLERİ'nde pilot sorunu yaşandığını, kara birliklerinde sıkıntıların ileri düzeyde olduğunu iddia ediyordu. Son yıllarda içeride yaşanan, ORDU'yu da etkileyen değişimin YPG/ SDG karşısında istenilen sonucu vermeyeceğini dillendiriyordu.
Yani "Ruslar gibi Türkler de sahada istedikleri sonucu alamazlar" diyordu. Demek istiyordu.
Bu onun isteğiydi belli ki...
ASKERİ KABİLİYET ve YETENEK parantezi içinde konuyu tartışmanın anlamı yoktu. Cevap vermeye değmezdi.
MEHMETÇİK'in gücünü bilen bilir bilmeyen de öğrenir. Fakat konu bu değil. Hiç değil...
7 Ekim'den bu yana DEĞİŞİMİ, SARSINTIYI, OLABİLECEKLERİ uygun bir dille anlatmaya çabalıyorum.
Tansiyonu yükseltmeden karanlık tablo çizmeden ilerlemek gayreti içindeyim. İşte bu iklimde Devlet Bey sahne aldı.
Kimsenin beklemediği, kimsenin öngörmediği bir anda tüm oyunun gidişatını değiştirecek bir hamle yaptı.
Devlet Bey, Öcalan'ın Türkiye'ye getirildiği sırada "Türkiye'ye dönünce hizmet edeceğim" sözlerini hatırlatarak PKK liderinden örgüte silah bırakıp, teslim olması yönünde talimat vermesini istedi. Bahçeli, Şubat 1999'da Kenya'da yakalanan ve Türkiye'ye getirildiği sırada Öcalan'ın "Ben ülkemi severim. Annem de Türk'tü. Bir hizmet imkanım olursa yaparım" sözlerini hatırlatarak PKK'ya talimat vermesini istedi. "DEM Parti ile tokalaşması" sorulan MHP lideri, "Dünyada barışı isterken, kendi ülkemizde barışı sağlamamız lazım" ifadelerini kullanmıştı.
Bunları biliyoruz zaten... Devlet Bey'in ÖCALAN çıkışını şahsen ileri buldum. ÖCALAN İSMİ VE KİMLİĞİ ÜZERİNDEN sonuç almak çok kolay değildi.
40 yılda yaşananlar bir günde unutulmazdı. Bunlar benim biraz da duygusal boyutumu anlatıyordu. Madalyonun bir de arka yüzü vardı ve orada ritim yükseliyor, hızlanıyor ve kapıya dayanıyordu.
Devlet Bey de bunu gördüğü için çıtayı en tepeye koyuyordu.
DUYGU ile AKLI ayırdığımızda bölgede YPG/SDG üzerinden oyun kurulduğu, kurulmak istendiği belliydi. BAZI ODAKLAR ısrarla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin YPG'nin üzerinden geçip, silip bitirmesini istiyordu.
Anlaşılır bir durum. Doğal...
Rubin gibi bazıları Mazlum Kobani ve örgütünün gücünü abartsa da bu MEHMETÇİK için sorun değildi. Sonrası önemliydi. İşte Devlet Bey burada nerede duracağı nasıl şekilleneceği belli olmayan bir kulvara girmektense ÖCALAN kartını çekiyor ve TÜRK-KÜRT kardeşliğini ön plana alıyordu.
Satır aralarında ise DEMİRTAŞ ile KANDİL'i ayrı tutuyordu.
Yani ÖCALAN'ın manevi evladı olan Mazlum Kobani'ye ÖCALAN üzerinden ulaşma yolunu tercih ediyordu. KANDİL ve DEM'in içinde kabul etsek de etmesek de hem AVRUPALI İSTİHBARAT örgütleri hem de İRAN vardı. Yani aslında PKK bir yana YPG/SDG bir yana düşüyordu. Öcalan'ın KANDİL'de etkisi olsa da sınırlıydı. Zaten sınırsız destek alan, güç haline getirilen KOBANİ'nin örgütüydü!
Suriye'dekilerdi! YPG'ye müdahale sonrası ülke içindeki tansiyonun ne olacağını kimse bilemezdi. Tepkilerin nereye ulaşacağını da... Oluşacak dengeyi de... Trump seçildikten sonra yine ezber kalıplar, şablonlar devrede. ABD SURİYE'DEN ASKERLERİNİ ÇEKECEK... Bunu müthiş adım gibi görenler ekranlarda gazetelerde... Şaka gibi... Eğer ABD askerlerini çekecekse bu, YPG/SDG'nin istenilen kıvama geldiğini, kendini koruyacak kapasiteye ulaştığını gösterirdi.
Ve bölgenin karışacağını da... Her şartta SURİYE'deki oluşum kesinlikle net bir şekilde kaybedecek olsa da siyaseten Türkiye'nin bölgede ve içeride yitirdikleri olacaktı...
Bundan kaçış yoktu. Böyle bir operasyonu mutlulukla bekleyecek olanlar AVRUPA ile İRAN'dı. KART onların kontrolüne geçer Türkiye ile KÜRTLER arasına kapanmayacak şekilde duygusal kopukluk girerdi... İşte Devlet Bey bunu gördüğü için ZİYA GÖKALP'e kadar iniyor, TÜRK-KÜRT kardeşliğini dile getiriyordu. Akıl bunu emrediyordu. Öcalan'ın YPG üzerinden sahne alması, BARZANİ-TALABANİ ailelerinin sonu demekti. Bu aynı zamanda Avrupalı güçler ile İRAN'ın bölgeden atılması etkisinin sınırlanması anlamına gelmekteydi. Devlet Bey tehlikeyi, oyunu, kurguyu gördüğü için doğrudan SURİYE'NİN İÇİNDE, ÜLKENİN ÜÇTE BİRİNİ KONTROL EDEN GÜCÜ YÖNLEDİRMEK ADINA İMRALI kartını ileri sürüyordu... Rubin gibi, bölgede savaşı ve sonrasında olacakları isteyen odak çoktu. Çok daha az maliyetle çok daha fazlasın almak varken SİLAHLARA sarılmak rasyonel değildi. Gerekirse o da yapılırdı. Sınır aşıldığında kimse geri durmazdı. Ancak şimdi AKILLA, MANTIKLA, KARDEŞLİKLE yürüyüp kurulmak istenen tezgahı bozmak gerekiyordu... Amerika'nın IRAK'a müdahalesinden sonra oluşan tabloyu değiştirecek tek şey TÜRK AKLI, TÜRK GÜCÜYDÜ... Matruşka gibi iç içe geçmiş istihbarat faaliyetleri karşımızda da olsa Türkiye'nin bunu aklıyla tecrübesiyle çözüp YABANCILARI dışarıda bırakacak kabiliyeti fazlasıyla vardı. Olan biteni sadece 5-6 milyonluk İSRAİL üzerinden tartışmak gerçekleri tam olarak GÖRMEMEK demekti... Sinan Ateş suikastı bile MHP'nin olası çıkışını engellemek adına düzenlenmiş gibi görünüyordu.
ŞİMDİ! İçerideki her sarsıntının BÖLGEYE düşen gölgesi vardı.
UNUTMAYIN sakın... Mansur Yavaş'la ilgili çıkan KONSER haberlerinin de arkasında yatan da olası cumhurbaşkanlığı adaylığını budamaktı... Bu da bölgeyle ilgiliydi! Kimse zar atmıyordu yani. Her odak kendi oyununu dayatıyordu. Uyanık ve akıllı olalım. İhtiyacımız olan tek şey bu...