BABASININ elinden tuttuğu küçük kız çocuğu yolda yürürken hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı.
Hemen telefonuna uzandı, teşekkür konulu güzel bir not yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği restorandaki garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı.
***
Garson kız ilk kez böyle bir bahşiş alıyordu. Sanki güneşli bir havayı içine çekti. Akşam eve dönerken aldığı bahşişin bir kısmını her zaman köşe başında oturan yoksul adamın şapkasına bıraktı. Adam öyle minnettar oldu ki, başını kaldırıp sokakta yanan lambalara baktı ışık topladı.
İki gündür boğazına giren lokmaları sayıyordu. Karnını doyurduktan sonra ıslık çalarak bodrum katındaki tek odalı evinin yolunu tuttu. Yolda saçak altında titreyen köpek yavrusunu görünce kucağına aldı. "Bu gece senin meleğin de benim" dedi.
***
Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sokağa göre oldukça sıcak sayılan bir odada sabaha kadar koşturdu. Sabaha karşı apartmanı dumanlar sardı, bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce yoksul adam uyandı sonra bütün komşular. Anneler babalar dumandan boğulmak üzere olan çocuklarını kucaklayıp ölümden kurtardılar. Bütün bunların hepsi bir sent bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuydu. O küçük kızın gülümsemesi.
***
Yolda yürürken birbirlerine yiyecek gibi bakanlar, kaşlarının arasına silah çatanlar, ağzı kan kokanlar, adı bile konmamış çocukların üzerine bomba yağdıranlar. İnsanların ekmeğiyle oynayanlar, zalimler, kötüler, nefret işçiliğiyle geçimini sağladığını zannedenler bir gülümsemenin değerini bilmiyorlarsa öğrenmek zorundalar.
Dünya çocukların kalbinde ve gülüşünde atar.
***
Amerika'daki içler acısı yangın insan olanın yüreğini acıtmıştır.
Her şeyini kaybeden o insanların Amerika'nın kirli siyasetiyle ilgileri yoktur ama Amerika'nın bu yangından alması gereken ilk ders;
Gazze'deki çocuklara gülümsemesi gerektiğidir. Bomba yağdıran İsrail'in şakşakçısı olmak değil.
MUTLULUK TAKVİMİ
Hiç kimseyi bilerek üzme.
Haksızlığa karşı dur.
Açlıktan öleni arama, doymasını sağla.
Karton bardakla çay iç.
Biz gururla silerdik
Gözümüzdeki yaşı
Her akşam düşlerimiz
Yıldızlı dilek taşı
Kalbimizde yaşanan
Dilimizde şarkıydı
Aynı kızı sevsek de
Arkadaşımın aşkıydı
Nerede ömrü çözüp çözüp
Bağladığımız geceler
Nerede o sırt sırta verip
Ağladığımız geceler
Gözyaşları boğarken
Sevdalı yastıkları
En güzel teselliydi
Arkadaş ıslıkları
Hakkı YALÇIN
Ben eski İstanbul'u yüzünden nur akan güzel insanlarından bilirim.
Edip Akbayram
Edip Akbayram tanımış ve sevmiş olmaktan gurur duyduğum çok özel bir insandır. Sanatçı vasfına sahip olmanın da ötesinde insanlık sanatının da önde gelen ismidir. Yüzünden dur akar, cümlelerinden zarafet akar.
Öznesi halktır, barıştır kardeşliktir.
Sesindeki ezgi kimsede yoktur da hiçbir zaman kendine başkalık kazandırmak için çaba harcamamış, kimseye minnet etmemiştir. Popülerlik denen uyduruk apoletin uzağında kalırken, bütün ödülleri halk vermiştir ona.
Paraya kul köle olup yapılmadık soytarılık bırakmayan "taşeron şarkıcılar" ülkesinde Edip Akbayram sanatın mücevheridir. Herkesin; gönüllerde yer eden böyle bir adı yoksa, toplumun "duacı olması" kendisine ve sanatına hayatın ödülüdür. O yüzden bütün dileklerimiz; "Allah sağlığına kavuştursun."