KAR yağarken evde olmak, varsa sıcak bir soba yoksa doğalgazın ısıttığı havayı koklamak kış aylarının masalıdır.
Oysa sokaklarda evsiz insanlar var.
Bakıma muhtaç hayvanlar.
Hepsinin canları var, üşüyorlar donma tehlikesi yaşıyorlar.
Hayat insanlara sesleniyor; "çığlıkları duyun!" diye.
*****
Zamanında duyulmayan seslerin anlamı yoktur. Üstelik çok zaman "bana ne!" diyenleri duyuyorum.
İyilik onların kitabında içi boş bir kelime. Görüyorum ki insanlar önce vicdanlarını yolcu etmişler!
O yüzden hayatın geri dönüş sahnelerinde kimseye ipucu gerekmeyecek.
Kendilerini nerde kaybettiyse orada bulacak herkes!
*****
"Başkaları için kılını kıpırdatmadan hayat nasıl yaşanır?" diye sorduklarım oluyor.
"Başkaları benim için ne yaptı?" diye karşılık alıyorum erkek adamlardan!
Bu da kaypaklığın nefsi müdafaası!
Kadınların hayata bakışındaki derinlik erkeklerde yok. Erkekler onurlu kadınlar gibi sevebilseydi dünya başka olurdu kuşkusuz.
Sokak köpeğinin üzerine şalını örten kadındaki yürek erkekte olsa ne çok şey değişirdi kim bilir!
*****
Hala karda kışta çöp yığınlarını kurcalayarak hayatta kalmaya çalışan insanlar var.
Önceki gün iki delikanlı geldi, baktım çöpleri bile aralarında pay etmişler.
Biri çöplerden kağıtları alıyor diğeri plastikleri.
Evimin altındaki berber dükkanında kaynayan çaydanlıktan iki karton bardakla çay ikram ettik.
Teşekkür ederken başlarını salladılar.
O sırada yanımda olan arkadaşım sordu bana; "sokaklarda yaşayan insanlar neden az konuşur?" "Onların ağızlarından çıkan harfler bile üşüdüğü için" dedim.
*****
Ataköy trafik ışıklarında çıplak ayakla ve kısa kollu tişörtle dilendirilen çocuklar var. Onları soyup "sömürü platosuna" yollayan çakallar kahvede pişpirik oynuyor. Ve yetkililer yıllardır bu filmi seyrediyor.
Böyle sahnelere nasıl susar insan?
Vicdan yoksa bile yasalar nerede?
*****
Ben çocukluğumda sokaklarda üşüyenlere benzerdim.
Ne zaman kar yağsa o fotoğrafların içine giriyorum.
O yüzden kar yağarken içeriden bakmayı sevmem!
Yoksul insanları bile keyiflendiren o güzelim yaz günleri burnumda tüterken, benim kış mevsimiyle aramdaki buzlar 60 yıldır erimedi.
HALA GÖREVDE!
Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nde milyon dolarlık 25 tabloyu çayçıya boyatan müdür Ömer Gündoğdu, tablolara verilen zararın bedelini ödeyecek. Cezaya bakın; 1996 TL.
Kültür Bakanlığı'na göre tablolara verilen zarar 7.2 milyon TL.
Şimdi o tabloların düşürülen değerine mi bakalım, böyle bir müdüre kıyak geçen sisteme mi?
Not; Sanatın böyle çaycılara değil ama çayçılığın böyle müdürlere kesinlikle ihtiyacı var!
Mutluluk Takvimi
Karda yürürken elini cebinden çıkar.
Hapishaneye kitap gönder.
Sonrasını tahmin et.
Ihlamur iç.
Acıları can evimde
Tutukluyum hasretlerde
Bulut bulut gözlerimde
Çocuklara ağlıyorum
Hepsi öksüz yetim gitti
Bağrım yandı içim gitti
Kalbimde hüzündür şimdi
Çocuklara ağlıyorum
Özlemine doyamadım
Öpmelere kıyamadım
Kaç kişiydi sayamadım
Çocuklara ağlıyorum
Nazlı nazlı gülüşleri
Yarım kaldı tüm düşleri
Boynu büyük sevinçleri
Çocuklara ağlıyorum
Hakkı YALÇIN