Gazze mücadelesinde üç oğlu, dört torunu ve kız kardeşini kaybeden Hamas'ın Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye, Tahran'da kaldığı konutunda uğradığı saldırıda şehit edildi.
1963 yılında Gazze'de bir mülteci kampında başlayan Heniyye'nin hayatı, her zaman istediği şehitlik makamı ile son buldu.
Önümüzdeki günlerde TBMM'de konuşma yapacak ve dünyaya tarihi mesajlar verecekti. Katil siyonist rejim buna izin vermedi.
Bazı liderler şehit gibi yaşarlar ve şehadet haberinin gelmesi sizi şaşırtmaz. İsmail Heniyye de öyle bir insandı.
Kudüs davası için verdiği mücadeleye tüm dünya şahit oldu. Bedelini de canı ile ödedi. Mekanı cennet olsun.
İSRAİL BU SAVAŞI KAYBEDECEK
İsmail Heniyye, çocukları ve torunlarının şehitlik haberini aldığındaki vakur duruşu birçok insanın hayatını sorgulamasına neden olmuştu. Heniyye'nin hayatını kaybetmesinin ardından oğlu Abdüsselam'ın yaptığı açıklama da beni çok etkiledi:
"Babamın kanı, en küçük Filistinli bir çocuğun kanından daha değerli değil. Onunla gurur duyuyoruz, başımız dik."
Ölümü bu sözlerle karşılayan bir halkı yenemezsiniz. Şehitsiz kazanılmış bir savaş yoktur. Filistin halkı da bunun bilincinde. En küçük Filistinli çocukta bile bu bilinci görebilirsiniz.
Birçok siyasi analist İsrail'in bu savaşı kazanma ihtimalinin olmadığını düşünüyor. Ben de aynı görüşteyim. İsrail artık bu savaşı kaybetmiştir. Heniyye'nin şehadeti de bu süreci hızlandıracaktır. Gerisi zaman meselesidir.
SALDIRIDA CEVAPSIZ SORULAR
İran'ın yeni Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan'ın yemin törenine katılmak için Tahran'da bulunuyordu. Güvenliğin en üst düzeyde olması gereken Tahran'da böyle bir hava saldırısı nasıl gerçekleşebiliyor? Ortadoğu'da güven içerisinde birçok ülkeyi ziyaret eden, bir süre de Türkiye'de kalan Heniyye'ye yönelik suikast girişimi için neden İran tercih edildi?
MOSSAD'ın hedef listesinin başındaki bu önemli isim neden korunamadı?
İran'a gitmese MOSSAD bu suikasti düzenleyebilir miydi?
Bu olay sadece bir güvenlik zafiyeti ile açıklanabilir mi?
Önümüzdeki günlerde bu sorulara cevap arayacağız.
İsrail'in Beyrut'a düzenlediği saldırıdan saatler sonra gerçekleşen Heniyye'ye suikastı bölgesel bir savaş riskini de arttırdı. Tüm dünya, aynı gün hem Beyrut'u hem de Tahran'ı vuran İsrail'in ateşkes istemediğini, savaşı daha da genişletme niyetinde olduğunu bir kez daha gördü.
İsrail'e destek veren uluslararası aktörler, Siyonist İsrail'in bu barbarlığını yakında taşıyamaz hale gelecek. İsrail'in bu bölgesel yıkım siyaseti yakında destekçilerini de vuracak.
HENİYYE'NİN 3 AĞUSTOS ÇAĞRISI UNUTULMASIN
Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye 2 gün önce tarihi bir çağrıda bulunmuştu.
3 Ağustos Cumartesi günü, tüm islam ve dünya ülkelerini, Gazze halkına ve İsrail hapishanelerindeki Filistinli esirlere destek olmak için meydanlara inmeye çağırmıştı.
Heniyye'nin son çağrısına uymak artık vicdani bir sorumluluk haline geldi.
Tüm dünya bunu bir vasiyet olarak kabul etmeli. Bu çağrı en güçlü şekilde karşılık bulmalı. Hiçbir mazeret artık bu çağrıdan daha önemli değil.
3 Ağustos Cumartesi günü dünyadaki tüm vicdanlı insanlar mazlum Filistin halkı için meydanlara çıkmalı.