Bir haber kanalında, bölgeyi yakından tanıyan gazeteci arkadaşımızın izlenimlerini dinliyorum.
Narin'in cansız bedeninin bulunmasının ardından Tavşantepe Köyü yakınında bir camide dua ediliyor. Her görüşten insan var.
İmam'ın her duasına orada bulunan kalabalık güçlü bir şekilde "Amin" diyor.
İmam, "Narin'in katillerini bildiği halde haftalardır susanları sana havale ediyoruz Allah'ım" dediğinde ise ortam değişiyor.
Bu kez "Amin" sesleri bir anda cılızlaşıyor. Herkes birbirine bakıyor.
Bunu dinleyince beynimden vurulmuşa döndüm.
Evet, Narin'i işte bölgenin bu korkunç sosyolojisi öldürdü.
19 gün boyunca susan, defalarca sorgulandıkları halde ağızlarını bıçak açmayan, yakınlarının telefonlarına bile cevap vermeyen bir anlayış.
Dahası da var. Yalan beyanlar… Görevlileri yanlış yönlendirenler… Jandarmaya yapılan sahte ihbarlar…
O bölgeyi yakından tanıyan bir dostum şunu söyledi: Eğer Narin kız çocuğu değil erkek çocuğu olsaydı o bölgede taş üstünde taş kalmazdı.
Ölen kız çocuğu olunca daha kolay kabullenilmiş ve sindirilmiş.
Ne kadar can yakıcı değil mi?
26 kişi günlerdir sorgulanıyor. Sonunda bir kişi çıkıp itirafçı oluyor. Sadece bir kişi!
Cezaevindeki amca sessiz. Kimse Narin'in neden öldürüldüğünü hala bilmiyor. Belki de hiç öğrenemeyeceğiz kimbilir…
Narin'in ölümü, ailesinin ve akrabalarının son ana kadar sessiz kalması, aslında sosyolojik bir sorunun da tezahürü. Belki bir süre sonra yetkililer bu sorunun üzerine gidebilir. Ama işleri hiç kolay değil.
Narin'in ölümü ülke için büyük bir travma oldu. Aileler tedirgin, yeni okula başlayan öğrenciler huzursuz.
Asıl rahatı kaçması gerekenler ise 19 gün boyunca Narin'in katilini bildiği halde susanlar.
Narin artık toprak altında. Azıcık vicdanları rahatsız olmuş mudur?
Hiç emin değilim…
SİYASİ RANT PEŞİNDEKİ LEŞ KARGALARI
Türkiye Narin'e ağlarken bir anda toplumun acısından siyasi bir çıkar elde etmeye çalışan leş kargaları türedi.
Narin'e üzüldüklerini asla düşünmüyorum.
Bir vahşi cinayete karşı oluşan toplumsal nefreti Kur'an kurslarına ve toplumun inanç değerlerine yönlendirme peşindeler.
Bunların başını PKK ve DEM Parti'nin çekmesi de ayrıca bir ahlaksızlık.
Yıllardır binlerce Narin'i dağlara kaçıran PKK'ya tek laf etmeyenler, leş kargaları gibi sokaklarda boy göstermeye başladı.
Tüm Türkiye bu insanlık dışı olay karşısında ortak bir tavır takınabilir, bu suskunluğa neden olan bölgedeki sosyolojik ve psikolojik gerçekliğe karşı savaş ilan edebilirdik.
Ne yazık ki başaramadık.
Birileri bu korkunç cinayeti bile Türkiye ile hesaplaşmak için malzeme olarak kullanmaya çalışıyor.
Sonuç da bir Narin daha yitip gitti.
Biz de toplum olarak yaşadığımız bu travma ile bir kez daha ortada kaldık…