Son aylarda yaşadığımız olaylar bizlere her seferinde "Bir insan bu kadar acımasız ve kötü nasıl olabiliyor" dedirtmeye başladı.
Ancak bu kez karşılaştığımız olay çok başka.
Yenidoğan Çetesi adı verilen korkunç bir organizasyon ile karşı karşıyayız.
Hepsi sağlık sektöründe çalışan eğitimli insanlar.
Üç kuruş için bir günlük bebeklerin sağlıkları ile oynamışlar.
Önümde 500 sayfa iddianame var. Tapeler tek tek deşifre edilmiş. Konuşmalar çok korkunç.
Detaylarına girmeyeceğim. Zaten gazetede her gün yer veriyoruz.
Günlerdir bu özel sağlık sektöründeki çürümeye kafa yoruyorum.
Devleti dolandırmakta, bebeklerin yaşamlarını tehlikeye atmaktan çekinmeyen bu güruh ile nasıl mücadele edilebilir?
Kafamdaki sorulara cevap bulabilmek için hastaneleri denetleyen SGK Müfettişi eski bir dostumu aradım.
Aldığım cevaplar beni daha da korkuttu. Lafı uzatmadan yaptığı açıklamaları birkaç maddede özetlemek istiyorum.
İŞTE BİR SGK MÜFETTİŞİNİN GÖZÜNDEN 10 MADDEDE YENİDOĞAN ÇETESİ SKANDALI
1-Yenidoğan Çetesi buzdağının görünen yüzü. Özel sağlık sektöründe böyle onlarca çete var. En acımasız uluslararası suç şebekeleriyle mücadele eden, her gün bunlara operasyon düzenleyen devletimiz, sağlık sektöründeki bu çeteleri kısa sürede ortaya çıkarabilir. Yeter ki cesur savcılar ve Yenidoğan Çetesi davasında olduğu gibi bu savcıların arkasında duran devlet iradesi olsun.
2-Özel Hastanelerde büyük yatırımlarla kurulan şirketlerdir. Yatırımcıların belki de büyük bir bölümünün bu yozlaşmadan haberi bile yok. En büyük sorun hastanelerdeki branşların bölüm bölüm kiraya verilmesi. Yüksek bedellerle şaibeli isimler tarafından kiralanan bu branşlarda büyük yolsuzluklara zemin hazırlanıyor. Yeni düzenlemeler yapılacaksa mutlaka branşların kiraya verilmesinin önüne geçilmesi gerekiyor.
3-Özel hastanelerin Türkiye'deki sağlık sistemine katkısı çok büyük. Hepsini şeytanlaştırarak bu sorunla mücadele edilemez. Öncelikle, merdiven altı diyebileceğimiz altyapısı sağlık hizmetine uygun olmayan, iyi yönetilmeyen ama bir şekilde ruhsat almış hastanelerin SGK anlaşmaları askıya alınmalı. Çok fazla soruşturma geçiren hastanelerin ruhsatı iptal edilmeli.
4-Hastanelerin denetimi çok önemli. Türkiye'deki sağlık sisteminin yüzde 98'inin alıcısı SGK. Bu sistem de SGK müfettişleri tarafından denetleniyor. Ama ne yazık ki SGK müfettişlerinin ücret sorunu nedeniyle doktor ve eczacılardan oluşmuyor. Bir doktoru yine bir doktorun denetlemesi gerekirken SGK'da ne yazık ki bu mümkün olmuyor. SGK müfettişleri arasında doktorların daha fazla yeralması için yeni bir mali düzenlemeye ihtiyaç olabilir.
5-Hep "Yenidoğan" bölümünü konuşuyoruz. Ancak bu bölüm buzdağının sadece görünen yüzü. Asıl suistimaller dahili branşlarda ve yetişkin yoğun bakımlarda yaşanıyor. Pastanın asıl büyük kısmı burada. 6 yıl özel hastanelerin yoğun bakımlarında yatan yetişkin hastalar var. Devletin yükünü tahmin edebiliyor musunuz?
Yozlaşmanın bir de ilaç tarafı var. Hastalara fatura edilen pahalı ilaçlar yurtiçi ve yurdışında satılması defalarca müfettiş raporlarında belgelendi. Burada devletin büyük bir kaybı var. Yaptırımların çok sert ve denetimlerin daha yoğun olması gerekiyor.
7-Yenidoğan Çetesi üzerinden özel sağlık sistemindeki bu skandalda hep İstanbul'a yoğunlaştık. Anadolu'yu da unutmamak gerekir. Sağlık sektöründeki bu çeteleşme Doğu ve Güneydoğu'da bir sektöre dönüşmüş durumda. Bunu da ihmal etmemek gerekir.
8-SGK Müfettişi olarak hastaneleri denetliyorsunuz. Aylarca uğraşıyorsunuz ve 500 sayfa rapor ortaya çıkıyor. Bu raporun ağır para cezası ve ruhsat iptaline giden çok ağır yaptırımları var. Bence daha da ağır olmalı. Peki özel hastane yönetimleri ne yapıyor? Hem idari mahkemeye başvuruyor. İdari mahkemeler 500 sayfalık raporu eline alıyor ve yarım saat içinde yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Lütfen araştırılsın. Son 5 yılda özel hastanelere verilen cezalara kaç kez yürütmeyi durdurma kararı verilmiş? Hem müfettişlerin emeğine yazık hem de insan sağlığına yazık.
9-Meselenin bir de sağlık turizmi boyutu var. Türkiye'nin uluslararası düzeyde çok başarılı olduğu bir alan burası. Ancak sağlıkta Yenidoğan Çetesi gibi skandalları hemen cezalandırıp gündemden düşürmek gerekiyor. Günlerce konuşarak Türkiye'nin uluslararası sağlık turizmine büyük zarar veriyoruz. Bu haberler yurtdışında da geniş yankı uyandırıyor. Kara propaganda yapılıyor. TV'de belgesellere dönüşüyor. İnsanlar şimdiden Türkiye'deki randevularını iptal ettirmeye başladı. Bu konuda da herkesin çok duyarlı olması gerekiyor.
10-Bu tartışmalar bittikten sonra bir hasar tespit raporu yaptığımızda Türkiye'nin özel sağlık sisteminin çok büyük yara aldığını göreceğiz. Bu işi çok iyi yapan, deneyimli özel kurumlarımız var. Ama olaylar öyle bir noktaya geldi ki tüm özel sağlık sistemine cani gözüyle bakmaya başladık. İnsanlar yoğun bakım ve ameliyatlara tepki göstermeye başladı. Özel hastaneler Türkiye'nin değerleri. Milyonlarca dolar harcanarak kurulan bu kurumlarda binlerce insan çalışıyor. Yozlaşma ile mücadele ederken sistemi tamamen çökertmemeliyiz…
Evet SGK Müfettişlerinin sözleri bunlarla sınırlı değil elbette. Ama bu kadarının yeterli olduğunu düşünüyorum.
Sağlık Bakanı Prof. Kemal Memişoğlu dün özel sağlık sisteminde yeni bir yapılanmaya gidileceğini açıkladı. Umarım kalıcı bir çözüm bulunur.
Ülke olarak farklı bir Yenidoğan Çetesi travması yaşayacak gücümüz kalmadı.