Kemal Kılıçdaroğlu bir süredir 2023'te gerçekleşecek seçimlerde muhalif ittifakın adayı olmak için peşi sıra hamleler yapıyor. Kılıçdaroğlu'nun hamleleri rakiplerini de harekete geçiriyor. Adaylık kapanın elinde kalmasın diye onlar da mecburen harekete geçiyor, "biz de varız" diyorlar. Neticede oldukça kakafonik ve çatışmalı bir tablo ortaya çıkıyor; aday belirleme sürecine hatırı sayılır bir zaman var, Millet İttifakı toplumun önüne bir program koymadı, eğer seçimi kazanırlarsa nasıl ve ne şartlarda parlamenter sisteme geçileceği belli değil ama ortada bir adaylık yarışı var. Millet İttifakı'nın adaylık çatışması muhtemeldi ama kimse bu kadar erken beklemiyordu. İttifakın bileşenleri de bir şeylerin ters gittiğini anlamış olacaklar ki adaylık mücadelesini farklı bir düzlemde devam ettirmeye karar verdiler. Bütün adaylar bir adım geri çekildi. Peş peşe fedakarlık yapabilecekleri mesajlarını verdiler. Zaman "olgun ve fedakar" bir profil çizip, diğerlerin tez canlı ve hevesli gösterme zamanı.
Tam da bu aşamada Kılıçdaroğlu yeni bir hamle yaptı. "Kürt sorunu"nun çözüm mercii olarak Meclis'i ve HDP'yi işaret etti. Kılıçdaroğlu'nun açıklamasına ilk tepki HDP'den geldi. Sezai Temelli adeta Kılıçdaroğlu'nun "hüsnü kuruntusunu" yüzüne vurdu ve HDP'nin muhatap olmadığını söyledi. HDP içindeki Kandilciler, Öcalancılar, Demirtaşçılar sırası ile açıklama yapıp Kılıçdaroğlu'nu boşa düşürdüler. Ancak ne Kılıçdaroğlu'nun çıkışı ne de HDP'den aldığı tepkiler esasında "Kürt sorunu" ile alakalı. HDP'lilerin derdi kendi iç iktidar mücadeleleri. Çoğu zaman olduğu gibi HDP'nin birincil meselesi Kürtler ya da sorunları değil kendi iktidar alanını tahkim etmek.
Kılıçdaroğlu'nun birden ve HDP'nin hilafına HDP'nin muhataplığını ilan etmesi de başka bir iktidar mücadelesinin hamlesi. Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı arzusundan vazgeçmiş değil. Rakipleri gibi taktiksel olarak şimdilik susmuş olabilir ama bu başka konular üzerinden kendi pozisyonunu tahkim etmeyeceği anlamına gelmiyor. Birden "Kürt sorununu" ve HDP'nin muhataplığını hatırlamasının nedeni de tam olarak bu. Rakiplerine karşı sahip olduğunu düşündüğü bir avantajı kullanıyor. HDP oylarının başka bir adaydansa Kılıçdaroğlu'na daha rahat gideceği bir süredir muhalefet kulislerinde dile getiriliyor. Kılıçdaroğlu'nun HDP'yi ve "Kürt meselesini" hatırlaması da kendince sahip olduğu bu avantaj üzerinden rakiplerini zor durumda bırakmayı amaçlıyor. Kılıçdaroğlu ne zaman bu konuyu gündeme getirse diğer adayların tadı kaçıyor. Bu hamleler Kılıçdaroğlu'nun istediği sonucu doğurur mu kestirmek güç. Ancak şimdiden bu kadar parçalanmış bir yapının seçime yaklaştıkça daha fazla kakafoni ve karmaşa doğuracağı ortada.