Diyanet'i kim savunmalı?

Eklenme Tarih 15 Haziran 2024

R arkadaşım ticari vize ile Mekke'ye geldi. Bir yol bulup Arefe günü Arafat'a çıkabilirse hacı olacak inşallah.
Ancak bu sene Suudi yetkililer denetimleri sıklaştırmışlar. Prens Selman'ın kendince yaptığı atılımların bir parçası olarak Hac organizasyonunda da dijitalleşmenin nimetlerinden faydalanıyorlar. Hacılar için süreç kolaylaşırken, arkadaşım gibi aradan sıyrılmak isteyenler için de denetimler artıyor. Tüm bunları anlatma amacım arkadaşımı gammazlamak değil. Yaptığının doğruluğu yanlışlığı tartışılabilir.
Ama gammazlamak olmaz. İnsan arkadaşını gammazlamaz! Diyanet de yaptığının doğruluğu ya da yanlışlığı bir yana Türk vatandaşını Suudi makamlara gammazlamaz.
Nitekim gammazlamadı!
Ancak bazı muhalif siyasetçiler 2023 yılında yapılan hizmet içi Hac eğitim seminerinde, daire başkanının yaptığı konuşmayı cımbızlayarak sanki Diyanet şuan Mekke'de bulunan ve Arafat'a çıkmak için bir yol arayan ticari vize ile gelmiş Türk hacıları gammazlamış gibi ahlaksız ve sistematik bir dezenformasyona imza atıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı bir yıl önce Suudi Hac Bakanlığı'na bir yazı yazmış ve "bizim memleketimizden ticari vize ile çok önceden Mekke'ye gelip hac yapmaya çalışanlar oluyor. Bu hem bizim organizasyonumuzu bozuyor hem de mağduriyetler doğuruyor.
Lütfen bu konuda tedbirleri sıkılaştırın" ikazında bulunmuş.
Diyanet'i yıpratmayı ucuz siyasetlerinin ana omurgası haline getirmiş siyasetçiler bu uyarıyı sanki Diyanet bugün işi gücü bırakmış, Suudilerle birlikte kaçak Türk hacı avına çıkmış gibi saptırıyorlar.
Aslında muhalefetin Diyanet'i yıpratma stratejisi yeni değil. Çok uzun süredir hem mevcut Başkan Prof. Ali Erbaş'ın hem de önceki başkanların makam araçlarını dillerine doladılar.
Bir yandan Türkiye'nin seküler bir hukuk devleti olduğunu vurgulayıp dururlar. Ama nedense devlet teşkilatımızda ve kamu yönetimimizde Cumhurbaşkanlığı'na bağlı bir başkanlık statüsüne sahip Diyanet İşleri Başkanı'nın aynı konumdaki diğer kamu görevlilerinin bindiği evsafa sahip araca binmesini yadırgalar. Diyanet "din"le alakalı bir kurum olduğu için başkanı da döküntü bir arabaya binmeli diye düşünürler. Çünkü zihinlerindeki din algısı çarpıktır. Onlara göre din münzevi bir hayat biçimidir.
Dinle alakalı olan hiçbir şeyi dünya ile, erk ile, aksiyon ile bağdaştıramazlar. Din hem buna layık değildir, hem de dinle ilgilenen dünyadan el etek çekmelidir. Laiklik algıları nasıl taklitçi ve batı menşeili ise din algıları da öyle; anlattıkları din İslamiyet değil keşişlerin yaşadığı münzevilik.
Gelelim sona ve önemli kısma; muhalefet Diyanet'i ısrarla yıpratıp, ucuz siyasetlerinin malzemesi haline getirirken AK Parti elitinin biraz daha gayretli olması gerekir. Yıpratılan kurum hatası da sevabı da olsa gözbebeğimiz olan Diyanet. Yıpratılma nedeni de mevcut ya da önceki yönetimlerin yapıp ettikleri, doğruları ya da hataları değil. Siyasi bir amaç için yıpratılıyorlar. O zaman savunma hattı da siyasetten başlamalı.