Kahramanmaraş'taki asrın felaketi sonrası 4 bine yakın artçı! Uzman Prof. Özbilir açıkladı: "Deprem 11 şiddetine çıktı"
Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve Türkiye'nin yüreğini yakan 7.7 ve 7.6'lık iki büyük deprem sonrası binlerce bina yıkıldı son gelen rakamlara göre 30 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Enkaz kaldırma çalışmalarının bütün hızıyla sürdüğünü belirten Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, Kahramanmaraş merkezli depremleri, Anadolu coğrafyasının son 2 bin yılda yaşadığı en büyük depremler olarak niteledi. Medya kuruluşu ABC News'in Avustralya ve Orta Doğu Şefi Allyson Horn, depremlerde binlerce insanın yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, "Diğer deprem veya afetlerle mukayese edilemeyecek büyüklükte. Afetin büyüklüğü, etkilediği alan açısından tahmin edilemeyecek ve diğerleriyle kıyaslama yapılamayacak boyutta." dedi. İlk depremin 11 şiddetinde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, "Dünyadaki deprem şiddeti skalası 12'ye kadar. Son yaşadığımız deprem 11 şiddetine kadar çıkmış oldu. 1 derece kaldı sadece." ifadelerini kullandı.
Giriş Tarihi :16 Şubat 2023 , 12:58Güncelleme Tarihi :16 Şubat 2023 , 15:49
Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve Türkiye'nin yüreğini yakan 7.7 ve 7.6'lık iki büyük deprem sonrası binlerce bina yıkıldı son gelen rakamlara göre 30 binden fazla kişi hayatını kaybetti.
Depremin büyüklüğüne tanık olan Avustralyalı gazeteci Allyson Horn, "Afetin büyüklüğü, etkilediği alan açısından tahmin edilemeyecek ve diğerleriyle kıyaslama yapılamayacak boyutta." dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilerini takip eden Avustralyalı gazeteci Allyson Horn, afetin, büyüklüğü ve etkilediği alan açısından tahmin edilemeyecek, diğerleriyle kıyaslama yapılamayacak boyutta olduğunu söyledi.
Medya kuruluşu ABC News'in Avustralya ve Orta Doğu Şefi Horn, deprem haberini alınca Türkiye'ye gelmeye karar verdiğini ve 9 gündür bölgede bulunduğunu anlattı.
Türkiye ve Suriye'yi etkileyen depremlerin ardından İstanbul'dan aktarmalı uçuşla Adana'ya ulaştığını belirten Horn, "Gelir gelmez daha hiçbir yere, otele gitmeden hemen Adana'da enkaz alanına sivillerin etkilendiği yere geldim. Alanda haber çalışmaları yaptık. Güney bölgelerinde durumun daha ağır olduğunu öğrenince Hatay ve İskenderun'a gittim." dedi. Deprem bölgesinde günlerinin araçta geçtiğini aktaran Horn, enkazlardaki arama kurtarma çalışmaları ve yardım faaliyetlerinden yayınlar yaparak gözlemlerini haberleştirdiğini dile getirdi.
Horn, depremlerde binlerce insanın yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, "Diğer deprem veya afetlerle mukayese edilemeyecek büyüklükte. Afetin büyüklüğü, etkilediği alan açısından tahmin edilemeyecek ve diğerleriyle kıyaslama yapılamayacak boyutta." dedi.
Türkiye'de bulunduğu süreçte inanılmaz olaylar yaşadığını kaydeden Horn, şöyle konuştu: "Hatay'ın Antakya ilçesi, depremden en fazla etkilenen yerlerden biri. Bizi gördüklerinde o kadar zor durumda olmalarına rağmen durumumuzun nasıl olduğunu sorup yemek ve su ikram etmeye çalıştılar. Bir ihtiyacımızın olup olmadığını sordular ki kendileri o kadar etkilenmiş, belki yakınlarını kaybetmiş insanlar. Türk insanının bu davranışları inanılmaz bir deneyimdi. Başka bir yerde karşılaşmadığım kadar nazik, misafirperver insanlar gördüm, bundan çok etkilendim."
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Kahramanmaraş merkezli depremlerin yerleşim bölgelerinin altından geçen fayların kırılmasıyla oluşması nedeniyle şiddetinin çok yüksek gerçekleştiğini belirtti.
Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgedeki incelemelerini sürdüren Prof. Dr. Sözbilir, yaptığı açıklamada, depremin büyüklüğüyle yaşanan yıkım arasındaki ilişki değerlendirilirken hatalı karşılaştırmalar yapıldığını ifade etti.
Sözbilir, depremin şiddetinin "yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü" olarak tanımlandığını ifade ederek, depremin yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerini gösteren şiddet ölçüsünün, büyüklüğün yanı sıra derinlik, uzaklık ve yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılığa göre de değiştiğini aktardı.
Pazarcık merkez üslü 7,7 büyüklüğündeki ilk depremin 11 şiddetinde olduğunu söyleyen Sözbilir, "Dünyadaki deprem şiddeti skalası 12'ye kadar. Son yaşadığımız deprem 11 şiddetine kadar çıkmış oldu. 1 derece kaldı sadece. Dünyada daha büyüğünü ben duymadım. En büyüğü 11 şiddetinde. 12'de yeryüzü şekil değiştiriyor, yer çekimi devre dışı kalıyor." dedi.
Türkiye'nin depremler konusunda sıklıkla karşılaştırıldığı Japonya'daki fayların farklı özelliklerinin bulunduğuna işaret eden Sözbilir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Japonya'da daha az yıkım olur. Çünkü orada faylar denizde. Bizdeki faylar ise yerleştiğimiz bölgelerin altında. O yüzden bizde yıkım daha farklı olur ama bizim gibi ülkelerin hepsinde aynı yıkım olur. Yani bizim gibi yapılaşmış ülkelerin hepsinde yıkım aynı olur. Başka ülkelerden daha kötü veya daha iyi değiliz. Dünyada maksimum deprem büyüklüğü 9,5. O, büyüklük anlamında en büyük. Biz 9,5'a göre 7,7 yaşamışız. Yani en büyük depremi yaşamadık ama en şiddetliye yakın bir depremi yaşadık."
ŞU ANA KADAR TOPLAM ARTÇI SAYISI 3 BİN 858 Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından çok yoğun artçı sarsıntı yaşandığını belirterek, "Olağan dışı bir durumla karşı karşıyayız. Şu ana kadar toplam artçı sayısı 3 bin 858." dedi.
Tatar, AFAD Merkezi'nde Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin en büyük felaketlerinden birinin yaşandığını söyleyen Tatar, depremlerin ardından arama kurtarma faaliyetleri devam ederken, birtakım mucizevi haberlerin gelmesinin kendilerini sevindirdiğini dile getirdi.
Enkaz kaldırma çalışmalarının bütün hızıyla sürdüğünü belirten Tatar, Kahramanmaraş merkezli depremleri, Anadolu coğrafyasının son 2 bin yılda yaşadığı en büyük depremler olarak niteledi.
Pazarcık ve Elbistan merkezli iki depremin toplam etki süresinin yaklaşık 2 dakikalık bir zamana yayıldığına dikkati çeken Tatar, şöyle devam etti:
"Yer kabuğu her iki deprem sırasında 2 dakikalık süre boyunca çok ciddi şekilde sarsıldı. Bu her iki depremin derinliği ortalama 8,5 ila 10 kilometre arasında değişiyor. Sahadan gelen son bilgiler bize şunu gösteriyor; düne kadar birçok arkadaşımızın, buralarda açıklama yapan araştırmacıların ifade ettiği, 3-4 metreye varan yer kabuğundaki yer değiştirmelerin, dün sahadan gelen bilgiler ışığında 7 metre 30 santime kadar olduğu bilgisi var. Bunlar çok ciddi rakamlar."
TÜBİTAK ve AFAD'ın desteği, yurt dışından gelen çok sayıda araştırmacının katkısıyla deprem bölgesinde bilimsel çalışmaların yürütüldüğüne değinen Tatar, araştırmacıların, depremin etkilerini, etkilediği alanı ve yer kabuğunda yarattığı deformasyonları ayrıntılı incelediklerini kaydetti.
"SON 2 BİN YILDA YAŞADIĞIMIZ EN BÜYÜK DEFORMASYON" Ortaya çıkan yaklaşık 7,5 metre civarındaki deformasyonun, Anadolu'da son 2 bin yılda yaşanan ve bir deprem sonucunda ortaya çıkan en büyük deformasyona karşılık geldiğini vurgulayan Tatar, şöyle devam etti:
"Bu deprem, bizim en önemli iki doğrultu atımlı aktif fay zonlarımızdan biri olan Doğu Anadolu Fay Zonu üzerinde meydana geldi. Doğu Anadolu Fay Zonunun üzerindeki 5 ayrı parçası, 5 ayrı segmenti bu deprem sonucunda kırıldı. Hatay'ın hemen kuzeyinden itibaren sayacak olursak bu depremin yüzey kırığının, sahada yapılan şu ana kadarki çalışmalara göre; Hatay'ın kuzeyinden başlayıp daha kuzeye doğru, Hassa-Kırıkhan şeklinde devam edip oradan Pazarcık-Gölbaşı ve daha da kuzeydoğuya doğru devam ettiğini biliyoruz. Bu depremler sonucunda Doğu Anadolu Fay Zonunun kırılan parçaları; Amanos-Gölbaşı, Pazarcık-Erkenek, Çardak-Göksun segmentleri olarak belirtilebilir. Sahadan gelen, elde edilen bilimsel veriler bize bunu ifade ediyor. Şu ana kadar yoğun bir artçı sarsıntısı var yani baktığınızda çok olağan dışı bir durumla karşı karşıyayız."
Tatar, AFAD görevlilerinin, Kahramanmaraş merkezli depremleri, AFAD'ın Deprem İzleme ve Değerlendirme Merkezi'nde ölçtüklerini, bunları sürekli yeniden değerlendirerek veri tabanına eklediklerini ifade etti.
"Şu ana kadar baktığımızda toplam artçı sayısı 3 bin 858. Bu çok ciddi bir rakam." diyen Tatar, konuşmasını yaptığı sırada dahi artçı sayısının 3 bin 900'ü aştığına dikkati çekti.
Tatar, 3 ile 4 arası büyüklükteki artçı sarsıntı sayısının 1253, 4 ile 5 arası büyüklükteki artçı sarsıntıların sayısının ise 394 olduğunu bildirdi.
"İZMİR VE DÜZCE DEPREMİNİN BÜYÜKLÜĞÜNDE ARTÇI SARSINTILAR YAŞIYORUZ" Bölgedeki vatandaşların, 3,5 ve üzeri büyüklükteki artçıları dahi hissedebildiğini belirten Tatar, şöyle konuştu:
"Vatandaşlarımız, hemen hemen her 10-15 dakikada bir hissedebilecekleri büyüklükte bir depremi yaşıyorlar. Bu kadar ciddi bir artçı sarsıntı aktivitesi söz konusu. 5 ile 6 arası büyüklükteki artçı sarsıntıların sayısı ise şu an itibarıyla 38. Bu ne anlama geliyor? Hatırlarsanız bundan 3 ay önce meydana gelen İzmir depreminin büyüklüğü 4,9, daha sonra meydana gelen Düzce depreminin büyüklüğü 5,9 yani biz şu anda bu iki büyük depremden sonra çok sayıda İzmir ve Düzce depreminin büyüklüğünde artçı sarsıntı yaşıyoruz. Bu, gerçekten ciddi bir durum."
Depremin, bölgede yaklaşık 110 bin kilometrekarelik bir alanda doğrudan etki yarattığının altını çizen Tatar, "Bu deprem ülkemizin doğudan batıya her yerinde hissedildi. Hissedilme oranları, şekli, boyutu farklı olmakla beraber ülkemizin her yerinde az, orta ya da yüksek şiddette hissedildiğini biliyoruz." diye konuştu.
Depremin boyutlarının büyüklüğünü anlatmak için örnekler veren Tatar, şunları söyledi:
"Bu deprem, Avrupa'daki birçok ülkenin yüzölçümünden daha büyük. Yunanistan, Avusturya, Lüksemburg ve birçok Avrupa ülkesinden, Ürdün ve birçok farklı farklı ülkeden çok daha geniş bir alana yayılan büyük bir depremle karşı karşıyayız. Burada önemli bir hususu tekrar hatırlatmak istiyorum: Artçı sarsıntılar devam ediyor, halen bölgede çok sayıda yıkılmamış ağır ya da orta hasarlı bina var. Vatandaşlarımızın bu binalardan uzak durması çok büyük önem taşıyor. Çünkü 4 ve üzeri hatta 5 ve üzeri büyüklükte meydana gelebilecek artçı sarsıntıların sonrasında özellikle yıkılmayan binalarda da yıkımlar gerçekleşebilir. Bu yüzden vatandaşlarımızın buralardan uzak durmasında son derece büyük yarar var. Bir yandan arama kurtarma faaliyetleri diğer yandan bu faaliyetlerin bittiği yerlerde enkaz kaldırma faaliyetleri sürüyor. Dolayısıyla buralarda muhakkak vatandaşlarımızın görevlilere yardımcı olmasını özellikle rica ediyoruz."
Deprem bölgesinin kimi yerlerinde yoğun kar yağışı olduğuna dikkati çeken Tatar, "Buralarda çığ tehlikesi olabilir. Kimi yerlerde, özellikle kırsaldaki yerleşim alanlarına yakın bulunan bölgelerde vatandaşlarımızın, tüm kamu görevlilerinin bu anlamda daha dikkatli, teyakkuz halinde olmasını özellikle rica ediyoruz. Bunun dışında yine sahadan gelen bilgilere, bilimsel verilere baktığımızda, kimi yerlerde de aynı zamanda heyelan veya kaya düşmesi tehlikesinin olduğu alanlar da var. Bunlar tabii ikincil afetler, ikincil olaylar diyebileceğimiz olaylar ama bunları da dikkate almakta büyük yarar var." değerlendirmesinde bulundu.
"DEPREMLERLE 30 KATRİLYON JUL ENERJİ AÇIĞA ÇIKTI" Halen mucizevi kurtuluşlar olduğunu belirten Tatar, daha önce depremlerde 15 gün sonra dahi enkaz altından kurtuluşların görüldüğünü, "İnşallah bu büyük felaketler sonrasında da enkazların altında halen şu saatte dahi vatandaşlarımızı canlı kurtarabiliriz diye ümit ediyorum." dedi.
Yapılan gözlemlere göre yer kabuğunda 400 kilometre üzerinde yüzey kırığının olduğunu aktaran Tatar, ilerleyen günlerde bütün saha tarandığında yüzey kırığının bunun da üzerinde olduğunun görülebileceğini anlattı. Tatar ayrıca "Depremlerle 30 katrilyon jul enerji açığa çıktı." bilgisini verdi.
Hasar tespit çalışmalarının sürdüğünü belirten Tatar, vatandaşların bu çalışmaların sonuçlarını e-Devlet üzerinden sorgulayabileceklerini hatırlattı.
Türkiye deprem tehlike haritasına çok yoğun bir ilgi bulunduğunu, vatandaşların bulundukları noktalardaki deprem tehlikesini öğrenmek istediğini ifade eden Tatar, yoğun talep nedeniyle zaman zaman sistemde yavaşlamalar olabildiğini belirtti.
Vatandaşların bu ilgisinin kendilerini mutlu ettiğini aktaran Tatar, "Ama tabii bunun uygulamaya dönüşmesi ve bir an önce bu depremin acılarını sardıktan sonra bizim gerçekten afetlere karşı dirençli şehirler ve toplumlar oluşturma konusundaki çabalarımızın artarak devam etmesi gerekiyor." diye konuştu.
"AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ÇOK GENİŞ BİR GRUPLA SAHADA" Yaşanan travmanın bir başka önemli husus olduğunu dile getiren Tatar, sahada çok ciddi bir psikososyal desteğe ihtiyaç duyulduğunu, bu anlamda özellikle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ekiplerinin çok geniş bir grupla sahada olduklarını bildirdi. Tatar, gönüllü uzmanların, sivil toplum kuruluşlarının da sürece katkı sağlamaya çalıştığını söyledi. Orhan Tatar, yaşanan travmanın bir an önce hafifletilmesi adına basın mensuplarına da önemli görevler düştüğünü kaydetti.
İyileştirme süreçlerinin çok hızlı şekilde sürdüğünü belirten Tatar, özellikle ülkedeki tüm üniversitelerden bir çok uzman araştırmacının bu sürece katkı sağlamak istediğini, bu anlamda özellikle yer seçimi, altyapı sistemlerinin güçlendirilmesi, enkazların kaldırılması, molozların çevresel etki değerlendirmesi gibi süreçlerin doğru şekilde yürütülmesi adına hem sahada olan hem de üniversitelerde bulunan uzman araştırmacılardan ciddi destek aldıklarını bildirdi.
Bunun koordinasyonunu TÜBİTAK ile yürüttüklerini aktaran Tatar, farklı kurum ve kuruluşların da bilimsel destek vermeye devam ettiklerini söyleyerek, şunları kaydetti:
"Yakın zamanda bütün deprem bölgesinde bir LIDAR taraması yapacağız. Milimetre boyutunda yer kabuğundaki deformasyonların hangi boyutta olduğunu anlamak açısından bizim için çok önemli. Bir yandan da bu çalışmaları koordine etmeye çalışıyoruz. Bu verilerin gelecek kuşaklara aktarılması ve bu tür depremlerin bir daha yaşanmaması için neler yapılması gerektiği konusunda bilimsel olarak şu anki depremin yarattığı etkilerin ortaya konulması son derece büyük önem taşıyor. Bu anlamda da bir yandan barınma bir yandan iyileştirme süreçleri devam ederken diğer yandan bu konu göz ardı edilmeden süreci koordine etmeye çalışıyoruz."
Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 ve Pazarcık ilçesi merkezli 7.6 şiddetli gerçekleşen üst üste depremler Türkiye'nin yüreğini yaktı.
YÜZYILIN ÇİFTE FELAKETİ DEPREMLER 10 İLİMİZİ VURDU Depremler Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Hatay, Kilis, Adana, Şanlıurfa, Osmaniye, Gaziantep ve Diyarbakır illerimizi çok ciddi şekilde etkiledi. Binlerce bina yıkıldı. Binlerce vatandaşımızı kaybettik.
"500 ATOM BOMBASININ YARATTIĞI ETKİYE, ENERJİYE SAHİP" Yüzyılın çifte felaketiyle ilgili bilgiler veren AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Tatar, "İlk deprem yani 7,7 büyüklüğündeki saat 04.17'de olan depremin etkili olduğu süre 65 saniye, yani 65 saniye boyunca yıkıcı bir etki yaptığını söylüyoruz. İkinci depremin etkili olduğu süre 45 saniye. Baktığımızda her iki depremle birlikte bölge yaklaşık 2 dakika boyunca çok ciddi şekilde sarsıldı" dedi. Depremin yoğunluğu ve şiddetiyle ilgili de konuşan Tatar, "7,7 büyüklüğündeki bir depremin yani ilk depremin açığa çıkardığı enerji, 500 atom bombasının yarattığı etkiye, enerjiye sahip" ifadelerini kullandı.
TARİHTEKİ BÜYÜK FELAKETLERİN ORTAYA ÇIKARDIĞI ENERJİ YOĞUNLUĞU ABD (1989) - 6,9 şiddetindeki Loma Prieta depremi: 1,5 katrilyon HAİTİ (2010) - 7 şiddetindeki Haiti depremi: 2,1 katrilyon JAPONYA (1945) - Hiroşima atom bombası: 15 trilyon Türkiye (2023) - 7,7 şiddetindeki Kahramanmaraş depremi: 30 katrilyon
Oxford Üniversitesi Tektonik Profesörü Richard Walker, Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilerini ve oluşum biçimini değerlendirdi. Kahramanmaraş'taki depremlerin "sığ karasal depremler" kategorisinde olduğunu belirten Walker, şunları söyledi:
"Bu da yer kabuğunun üst kısmının 15-20 kilometre derinliğine kadar kırılmış olması anlamına geliyor. Bunların altında da taşlar oldukça sıcaktır. Bunlar oldukça normal, bu karasal depremler bu kadar derinliklere ulaşabiliyor. Bu depremin farklı tarafı ise çok geniş bir alana yayılması. 15-20 kilometre derine inmenin yanı sıra 200 kilometre civarındaki alana yayıldı. Bu kırılma alanı aslında şiddetin genişliği açısından bir hayli fazla, bu da şiddetli sarsıntıların diğer büyük depremlerden çok daha geniş alanlara yayılması demek."
"BU DEPREMLER, CİDDİ ANLAMDA BÜYÜK VE GENİŞ" Depremlerin oldukça "büyük ve geniş" olduğunu vurgulayan Walker, "Depremler olduğunda ardışık artçıların olması normal. Gelecek haftalarda artçılar, ilkinden daha küçük büyüklüklerde seyreder. Ancak burada, ikinci büyük deprem kendi başına çok büyük bir depremdi. İlkinden saatler sonra oldu." ifadesini kullandı.
Walker, büyük depremlerin yakınındaki fay hatlarının üzerindeki baskı miktarını değiştirerek farklı depremlere yol açabileceğinin altını çizerek "Burada (ABD'deki ölçüme göre) 7,8'lik ilk sarsıntıdan saatler sonra büyük başka bir deprem oldu. Bu, aslında ilkinden daha küçük olması itibarıyla teknik olarak bir artçı sarsıntı. Ama kendi başına deprem kırılmasına neden olan çok ciddi bir deprem." diye konuştu.
"KIRILMANIN OLDUKÇA KARMAŞIK OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİZ" Kahramanmaraş merkezli depremlerdeki şaşırtıcı olan noktanın, depremin boyutu olduğuna işaret eden Walker, "Türkiye'nin içinde ve çevresinde tarihte benzer şiddette depremler yaşandı. Ancak Doğu Anadolu Fay hattında iyi bir geçmiş vardı." dedi.
Walker, deprem esnasında neler olduğunu yavaş yavaş öğrenmeye başladıklarını belirterek şöyle devam etti:
"Kırılmanın oldukça karmaşık olduğunu söyleyebiliriz. Kırılmada, birçok fay bölümü var gibi duruyor. Birinden diğerine atlayıp sonra diğer depremi tetikliyor. Dolayısıyla bu karmaşıklık ve depremin boyutu, gelecek günlerde, haftalarda, yıllarda bilim insanlarının odaklanacağı nokta olacak. Bilim insanları, olanları anlamaya çalışacak ve gelecekteki depremlerde neler olabileceğine yönelik yeni bilgiler edinecekler."
7,8 büyüklüğünde bir depremin "normal" olduğunu ancak Kahramanmaraş merkezli depremlerin geniş bir alana yayıldığını vurgulayan Walker, şunları kaydetti:
"Ancak bu deprem, bildiğimiz en büyük karasal depremlerden biri. Karasal depremlerden çok farklı. Bu tarz şeyleri genellikle okyanusların kenarlarında görüyoruz. Bu depremlerin de kaynağı farklıdır. Dikey dalma kuşağında olan depremlerde bir levha, diğerinin altına girer ve derinlik oluşturur ve bu depremlerin boyutu tsunamilere neden olacak şekilde çok büyük olabilir.
Karasal depremlere baktığımız zaman kırılmanın derinliği 15-20 kilometre ve göreceli olarak sığ ancak çok geniş bir alanda oldu. Bu da depremin etkilerine de katkıda bulundu. Çok geniş bir alanda hasara yol açtı. Bu durum da çok hasar verici, üzüntü verici ve trajik bir olaya yol açtı."
"BU ŞİMDİYE KADAR KAYDEDİLEN EN BÜYÜK DEPREMLERDEN BİRİYDİ" Kanada'daki Victoria Üniversitesi Yeryüzü ve Okyanus Bilimleri Fakültesinden Prof. Dr. Edwin Nissen, Kahramanmaraş merkezli ilk depremin karada meydana geldiğini belirterek "Bu şimdiye kadar kaydedilen en büyük depremlerden biriydi." dedi.
Uzmanlık alanı sismoloji olan Nissen, "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlere ve etkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.
Nissen, en büyük depremlerin okyanuslarda meydana geldiğine işaret ederek "Bu depremleri kıyı kesiminde yaşayanlar hisseder ve karadaki depremlere göre daha az sallantı oluşur." ifadesini kullandı. Türkiye'deki depremin karada meydana geldiğini vurgulayan Nissen, "Bu, (7,7 büyüklüğündeki deprem) şimdiye kadar kaydedilen en büyük depremlerden biriydi. Belki dünyada karada meydana gelen depremlerde ilk 5'e ya da 10'a girebilir. Bu (karada meydana gelmesi) da depremin büyüklüğüyle en çok zarara sebep olan unsurlardan biriydi." diye konuştu.
Nissen, Kuzey Anadolu Fayı'nda 1939'da meydana gelen ve 30 binden fazla kişinin ölümüne sebep olan depremin ardından bu büyük depremin, Türkiye'nin en ölümcül depremi olabileceğini belirtti.
Nissen, Doğu Anadolu Fayı'nda geçmişte meydana gelen depremlerin 6,8-7 civarında olduğunu anımsatarak, "Aslında 6,8 büyüklüğü, ortaya çıkan enerji bakımından 7,8'lik depremden 30 kat daha küçük. 7,8 veya 6,8 büyüklüğündeki depremler arasında çok büyük bir fark var. Bu pek çok sismoloğun beklemediği büyük bir depremdi." dedi.
Türkiye'nin 1000 yıllık zengin bir tarihi olduğunu ve 100 yıl geriye giden büyük deprem kayıtları bulunduğunu dile getiren Nissen, geçmişe gittikçe kayıtların güvenilirliğinin azaldığını ancak kimsenin de bu fay hattında 7,8'lik bir deprem beklemediğini söyledi.
Nissen, Doğu Anadolu Fayı'nda 7'den büyük depremlerin 20. yüzyıl ve öncesinde meydana gelmiş olabileceğini, bu depremin tamamen beklenmedik olmasa da şaşırtıcı olduğunu ifade etti.
DEPREMİN GECE VE KIŞIN ORTASINDA YAŞANMASI YIKICILIĞI ARTIRDI Sismologlar arasında "depremler değil, binalar insanları öldürüyor" diye bir deyiş olduğuna değinen Nissen, "Binaların yapısı, depremin gece yaşanması ve kışın ortasında meydana gelmesi bu depremi yıkıcı hale getirdi. Bunlar nedeniyle hayatını kaybedenlerin ve yaralıların sayısı yüksek." dedi.
Nissen, binaların bu kadar güçlü bir sarsıntıya dayanamadığını ancak sarsıntının süresinin de çok önemli olduğunu vurguladı.
Deprem ve fay ne kadar büyük olursa kırılmanın ve hareketin de o kadar uzun olduğunu belirten Nissen, "Sarsıntının da uzun sürmesi etkiliydi. Neredeyse 1 dakika boyunca süren (ABD'deki ölçümlere göre) 7,8 büyüklüğündeki depremde insanlar çok güçlü sarsıntılar hissetti. Bir binanın şiddetli bir şekilde sallandığını hayal edin. Bu 10 saniye sürerse, (bina) ayakta kalabilir ancak bir dakika sürerse buna dayanabilecek güçte olmayan bir bina ayakta kalamaz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de büyük ve aktif fayların bulunduğunu belirten Nissen, ülkede sadece birkaç yerin büyük deprem riski taşımadığına dikkati çekti.
Nissen, binaların istisnai büyüklükteki bu depremin sarsıntısına dayanacak yüksek kalitede olmadığını vurguladı.
ANADOLU LEVHASI, ARAP VE AVRASYA LEVHASI ARASINDA KALDI Nissen, Türkiye'nin çoğunun Anadolu levhası üzerinde olduğunu ve bu levhanın kuzey ve güneyinde olanlar nedeniyle batıya doğru hareket ettiğini belirtti.
Bu hareketin de depremlere neden olduğunu aktaran Nissen, "Büyük bir deprem olduğunda kırılan fay hattının birkaç metre hareket etmesi beklenir. Hareket de depremin büyüklüğüne bağlı. 7,8 büyüklüğündeki bir depremde birkaç metre hareket beklenebilir. 6 büyüklüğündeki bir depremde bu yarım metre olabilir. Bu tamamen depremin büyüklüğüne göre değişir." dedi.
Nissen, 7,8'lik depremin uzun süreli bir deprem olduğuna dikkati çekerek kırılan fayın uzunluğunun yaklaşık 300 kilometre olabileceğini söyledi.
Ortalama hareketin de 3 metre civarında olabileceğine ve fay boyunca değişkenlik gösterebileceğine işaret eden Nissen, net sonuçların jeolog ve jeofizikçilerin uydu görüntüleriyle fay haritalarını hazırlamalarının ardından alınabileceğini ifade etti.
Nissen, demir yolu ve kara yollarının zarara uğradığına dair fotoğraflar gördüğünü aktararak "Bu bölgelerde hareket 3 metre olabilir. Bu konumlara göre farklılıklar gösterebilir. Ancak bu beklenen bir durum." diye konuştu.
Irak, Suudi Arabistan, Ürdün, Umman, Basra Körfezi ve İran'ın güney kısımlarını kapsayan Arap levhasının tektonik açıdan Anadolu levhasını sıkıştırdığına işaret eden Nissen, bu levhanın kuzeye hareket etmesiyle Rusya, Avrupa ve Çin'i de kapsayan Avrasya levhasına doğru yaklaştığını söyledi.
Nissen, Arap ve Avrasya levhaları arasında ise Türkiye'nin yani Anadolu levhasının sıkıştığını belirterek "Bir bakıma (Anadolu levhası) batıya doğru sıkıştırıldı. Yani, Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı arasındaki her şey batıya doğru itildi. Bu hareket, her 100 yılda bir ya da 100 yıldan daha kısa sürede bunun gibi büyük depremlere sebep olabilir." dedi.
Türkiye ve dünyadan deprem profesörleri ve uzmanlar yüzyılın çifte felaketinin büyüklüğüyle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. ABD'li uzmanlara göre, merkez üssü Kahramanmaraş olan depremlerin bu kadar kısa sürede bu şiddette meydana gelmesini "şaşırtıcı" ve "nadir rastlanan" bir durum olarak nitelendirdi. ABD'deki Güney California Üniversitesinde deprem fiziği üzerine araştırmalar yapan Doç. Dr. Sylvain Barbot, ikinci depremin daha önce bilinmeyen bir hat üzerinde olduğuna işaret ederek, "Buna biz 'hayalet hat' diyoruz. Bu hat, tarih boyunca sismik olarak pasifti." dedi.
Türkiye ve çevresi, aletsel ölçümlemeyle deprem kaydı yapılmaya başlanan 1900'den itibaren çeşitli zamanlarda 6 ve üzeri büyüklükteki 230 depremle sarsıldı.
KAHRAMANMARAŞ MERKEZLİ DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ İTALYA'DAKİ DEPREMDEN 250 KAT DAHA FAZLA! Uluslararası basın, Kahramanmaraş merkezli ve 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlere geniş yer vermeye devam ediyor.
Depremlere ilişkin anbean bilgi paylaşan BBC yayımladığı analiz haberde, 200'ü aşkın yıldır bölgede, bu ölçekte bir depremin olacağına yönelik bir uyarı işaretinin olmadığına dikkati çekti.
En son 1822 yılında bölgede meydana gelen 7,4 şiddetindeki depremin artçılarının, yaklaşık bir yıl sürdüğü belirtilen haberde, aynı durumun Kahramanmaraş merkezli depremlerde de tekrarlayabileceği beklentisi aktarıldı.
Depremin yıkıcı etkisinin irdelendiği The Economist'in haberinde, "Bu depremi bu denli yıkıcı hale getiren birçok etken var. Bunlardan bir tanesi depremin şiddeti." ifadelerine yer verildi.
Deprem şiddetindeki her bir puanlık artışın, etkisini 32 kat artırdığı bilgisi paylaşılan haberde, sarsıntının yüzeye yakın bir noktada meydana gelmesinin yüzeydeki etkisini katladığı aktarıldı.
The Times gazetesi de bölgenin tektonik tabakaların birleşim noktasında olması ve deprem nedeniyle bu tabakalarda meydana gelen sürtünmenin yıkıcı etkisine dikkati çekti.
İtalya'da 2016'da meydana gelen depremde 300 kişinin hayatını kaybettiğine işaret edilen haberde, Kahramanmaraş merkezli depremlerde ortaya çıkan enerji miktarının 250 kat fazla olduğu ve bunu sarsıntıları yüksek şiddetli artçıların takip ettiği vurgulandı.
YAKLAŞIK 6,8 MİLYON İngiliz Financial Times ise depremin büyüklüğüyle ilgili dikkat çeken bir haber yayınladı. Haberde depremin şiddetini gözler önüne sermek için şu ifadeler kullanıldı:
"TNT patlayıcısından salınan enerjiye dayanan doğrusal bir ölçek olan TNT eşdeğeri, Endonezya'nın 7,5 büyüklüğündeki depremi için 3,8 milyon ton ve Arjantin'in 7,6 büyüklüğündeki depremi için 239.000 ton tahminleriyle karşılaştırıldığında, yaklaşık 6,8 milyon tondur."
"ZAMANIMIZIN EN BÜYÜK DOĞAL AFETLERİNDEN BİRİ" Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler için "Zamanımızın en büyük doğal afetlerinden biri" ifadesini kullandı.
ABD'nin New York eyaletindeki BM Genel Merkezi'nde basın mensuplarına değerlendirmelerde bulunan Guterres, "Pek çok kişinin hayatını kaybetmesinin yasını tutuyoruz ve trajik bilanço artmaya devam ediyor. Binlerce bina yıkıldı. On binlerce insan soğuk kış şartlarına maruz kaldı. Okullar ve hastaneler yıkıldı. Çocuklar kalıcı travma yaşıyor." dedi.
"Zamanımızın en büyük doğal afetlerinden biri" olarak tanımladığı depremlerin yol açtığı yıkım ve insani krizin boyutlarını henüz tam olarak göremediklerini belirten Guterres, BM'nin Suriye sınır ötesi yardımları kapsamında depremler sonrası ilk yardım konvoyunun bugün erken saatlerde Babül Hava sınır kapısından Suriye'ye ulaştığını, ancak bu yardımların çok daha fazlasına ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Guterres, halihazırda insani krizin yaşandığı kuzeybatı Suriye'nin deprem felaketi ile sarsılmasının ardından "insanların kabus üstüne kabus" yaşadığını söyledi.
BM Genel Sekreteri, Türkiye'nin 3,6 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaparak on yılı aşkın süredir "benzersiz bir cömertlik" sergilediğini ve "asrın felaketi" sonrası BM'nin Türk hükümetine "elinden gelen her türlü yardımı yapmaya hazır olduğunu" ifade etti.
Uluslararası toplumu, yerinden edilen milyonlarca mülteciye gösterdiği "destek ve cömertliğin aynısını" Türkiye ve Suriye halkına sergilemeye çağıran Guterres, "Şimdi, Türkiye ve Suriye halkına destek zamanıdır." dedi.
"BU DEPREM YÜZYILIN EN ŞİDDETLİ DEPREMLERİNDENDİ" ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Kahramanmaraş merkezli depremlerin son asırda görülen en şiddetli depremler olduğunu söyledi. Günlük basın toplantısında Price, "asrın felaketi" merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve toplamda 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde hayatını kaybedenler için taziyede bulundu.
ABD'nin Türkiye ve Suriye halkına yardım etmek için çalıştığını belirten Price, aralarında 3 ABD vatandaşının da bulunduğu ölü sayısının her saat arttığını hatırlattı.
Sözcü, "Bu deprem yüzyılın en şiddetli depremlerindendi ve bundan etkilenen kurbanlara, hayatta kalanlara, kurtarma ekiplerine, yardım ekiplerine, ailelere, komşu ve arkadaşlarına taziyemizi iletiyoruz." dedi.
ABD'nin 200 kişiden oluşan Afet Yardım Ekibinin sahada olduğunu ifade eden Price, bunların arasında özel ekipmanlarla donatılmış uzman personelden oluşan iki kurtarma takımının olduğunu da dile getirdi.
Price, ABD personeli arasında ilk yardım ekipleri, tehlikeli madde ve lojistik teknisyenleri ile mühendisler ve tıbbi uzmanlar olduğunu anlattı.
Afet Yardım Ekibinin 77 tonluk özel ekipmanla gittiğini dile getiren Price, "Ek olarak beton kırıcıları, jeneratörler, tıbbi malzemeler, çadırlar, su ve su arıtma sistemleri gönderiyoruz. ABD helikopterleri kurtarma personelinin yıkımdan dolayı girişi zor bölgelere taşıyor. Bölgeye ayrıca, yardım çabalarına katılmalarını ümit ettiğimiz ek destek ekipmanı da bölgede önceden konumlandırıyoruz." diye konuştu.
Price, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın gün içinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile telefonda görüştüğünü dile getirerek, "Tıpkı Türkiye'nin geçmişte insani yardım ve kurtarma uzmanlarını çok sayıdaki ülkeye gönderdiği gibi biz de bu Türkiye'ye yardım konusundaki küresel çabalara katılmaktan gurur duyuyoruz." ifadelerini kullandı.
Sözcü Price, "Türkiye'nin ortaya koyduğu ihtiyaçları karşılamak için elimizden geleni yapacağız. Kısa bir süre içinde Türkiye'ye yapacağımız ek insani yardımlar ve sınırın iki tarafında atacağımız adımlar üzerine konuşmaya başlayacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'de depremden etkilenenlere de destek vermeye çalıştıklarını anlatan Price, Suriye sınır kapılarını insani yardıma açtığı için Türkiye'yi taktir ettiklerini söyledi. Price, Suriye'ye gönderilen yardımların ABD destekli organizasyonlar üzerinden gittiğini, bu yardımların sadece depremden etkilenen halka gittiğini, Beşşar Esed rejimine gitmediğini söyledi.
YÜZYILIN EN BÜYÜK FELAKETİ! RAKAMLARLA KAHRAMANMARAŞ VE BÜYÜK HANSHİN-AWAJİ (KOBE) DEPREMİ Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen ve 10 ili etkileyen 7,7 ile 7,6 büyüklüğündeki depremler uzman isimler tarafından yorumlandı. Japon deprem uzmanı Profesör Shinji Toda, Kahramanmaraş merkezli depremlerin dünyada karada meydana gelen en büyük depremlerden olduğunu söyledi.
Shinji, Türkiye'deki sarsıntıların, dünyada karada meydana gelen en büyük depremlerden olduğunu belirterek "Beklenmedik büyük bir depremdi." ifadesini kullandı.
Doğu Anadolu Fay Hattı'nın, Arap Levhası ile Anadolu Levhası arasındaki sınırda yer aldığına işaret eden Shinji, "depremin büyüklüğüne ek olarak, merkez üssünün yüzeye yakınlığının da büyük hasara neden olduğunu" kaydetti.
Shinji, depremin "enerji miktarının", "1995 Büyük Hanshin-Awaji Depremi ve 2016 Kumamoto Depremi'nin on katından fazla" olduğunu vurguladı.
Peki rakamlar ne diyor? İşte rakamlarla Kahramanmaraş ve Büyük Hanshin-Awaji (Kobe) depremi karşılaştırması
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ Sene: 6 Şubat 2023 Büyüklük: 7,7 ve 7,6 *Dünyanın en büyük iç depremlerinden biri olarak tarihe geçti.
BÜYÜK HANSHIN-AWAJI (KOBE) DEPREMİ Sene: 17 Ocak 1995 Büyüklük: 6,9 *Japonyanın en yıkıcı depremlerinden biri
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ Deprem Merkezi: Karada (yerleşim yerlerinin yakınında) Deprem merkezinin derinliği: 5 km be 16,4 km
BÜYÜK HANSHIN-AWAJI (KOBE) DEPREMİ Deprem Merkezi: Denizin altında (Awaji adasının kuzey ucunda) Deprem merkezinin derinliği: 16 km
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ Toplam kırılma süresi: 1-1,5 dakika Enerji miktarı: Kobe depreminin 10 katından daha fazla
BÜYÜK HANSHIN-AWAJI (KOBE) DEPREMİ Toplam kırılma süresi: 20 saniye Enerji miktarı: Kahramanmaraş depreminden 10 kat daha düşük
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ Kırılan fay uzunluğu: 400 kilometre *Dünyada bu denli büyüklükte bir kırılma ABD'de (1906) ve Kunlun'da (2001) yaşandı. Levhalarda yaşanan hareketlilik: Anadolu yarımadası batı yönünde 3 metre kaydı
BÜYÜK HANSHIN-AWAJI (KOBE) DEPREMİ Kırılan fay uzunluğu: 40 kilometre Levhalarda yaşanan hareketlilik: Nojima fayının güney tarafı 1,5 metre sağa ve 1,2 metre aşağıya hareket etti
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ Kullanılamaz hale gelen bina sayısı: Henüz bilinmiyor Yıkılan ev sayısı: 6 bin 444 (08.02.2023 saat 13.00 itibarıyla)
BÜYÜK HANSHIN-AWAJI (KOBE) DEPREMİ Kullanılamaz hale gelen bina sayısı: 400 bin bina Yıkılan ev sayısı: 250 bin
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ Maddi hasar: Henüz bilinmiyor Can kaybı: 8 bin 574 (08.02.2023 saat 13.00 itibarıyla)
BÜYÜK HANSHIN-AWAJI (KOBE) DEPREMİ Maddi hasar: 200 milyar dolar Can kaybı: 6 bin 400'ün üzerinde
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ Doğrudan yangın nedeniyle yaşanan can kaybı: Yok Yaralılar: 40 bin 910 (08.02.2023 saat 13.00 itibarıyla)
BÜYÜK HANSHIN-AWAJI (KOBE) DEPREMİ Doğrudan yangın nedeniyle yaşanan can kaybı: 500 civarında Yaralılar: 400 binin üzerinde
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ Bölgenin yaklaşık nüfusu: 13 milyon İlk 24 saatte yapılanlar: 380 binin üzerinde kişi yurtlara yerleştirildi, enkaz altından 9 binin üzerinde insan kurtarıldı, Kızılay'ın kan stokları dolduruldu.
BÜYÜK HANSHIN-AWAJI (KOBE) DEPREMİ Bölgenin yaklaşık nüfusu: 1,5 milyon İlk 24 saatte yapılanlar: 2 gün sonra ilk yardımlar ulaştı
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ Bölgedeki bu büyüklükteki en son depremin tarihi: 1513 (500 yıllık enerji birikimi) Depremden sonra bölgeyi terk eden insan sayısı: Henüz bilinmiyor
BÜYÜK HANSHIN-AWAJI (KOBE) DEPREMİ Bölgedeki bu büyüklükteki en son depremin tarihi: 1596 (Keicho-Fushimi depremi) Depremden sonra bölgeyi terk eden insan sayısı: 310 bin kişi
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ Depremden sonra başlayan yangınların süresi: İskenderun Limanı konterner deposundaki yangın kontrol altına alındı. (08.02.2023 saat 13.00 itibarıyla) Yanan alan: Henüz bilinmiyor
BÜYÜK HANSHIN-AWAJI (KOBE) DEPREMİ Depremden sonra başlayan yangınların süresi: Yangınlar iki hafta sürdü. En büyük can kaybı yangınlar nedeniyle yaşandı. Yanan alan: 130 hektar yerleşim alanı ve 6000 bina
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ İLE 2020 ELAZIĞ DEPREMİ KARŞILAŞTIRMASI Tarih Elazığ: 24 Ocak 2020 Kahramanmaraş: 6 Şubat 2023
Şiddet Elazığ: 6,8 Kahramanmaraş: 7,7 ve 7,6
Etkilediği alan Elazığ: 10 bin 848 kilometrekare Kahramanmaraş: 108 bin 812 kilometrekare
Etkilenen nüfus Elazığ: 463 bin 726 Kahramanmaraş: 13 milyonu aşkın
Hasar alan bölge Elazığ: Elazığ (Merkez, Sivrice) ve Malatya (Kale, Pütürge, Doğanyol) Kahramanmaraş: 11 il (Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Şanlıurfa, Osmaniye)
Can kaybı Elazığ: 41 Kahramanmaraş: 8 bin 574 (08.02.2023 saat 13.51 itibarıyla)
Yaralı Elazığ: 1631 Kahramanmaraş: 49 bin 133 (08.02.2023 saat 13.51 itibarıyla)
Yıkılan bina sayısı Elazığ: 633 Kahramanmaraş: 6 bin 444 (08.02.2023 saat 13.51 itibarıyla)
Arama-Kurtarma personeli sayısı Elazığ: 7 bin 245 Kahramanmaraş: 96 bin 770
Arama-Kurtarma aracı sayısı Elazığ: 310 Kahramanmaraş: 5 bin 434
Mali destek Elazığ: Elazığ'da yapılan toplam yatırım tutarı 10 milyar TL Kahramanmaraş: İlk etapta kurumlarca tahsis edilen kaynak 100 milyar TL
ABD'Lİ UZMANLAR ŞOKTA: "OLAĞAN DIŞI BÜYÜKLÜK" Kahramanmaraş'taki depremler sonrası Tevekkelli köyünde kilometrelerce uzanan fay hattındaki kırık böyle görüntülendi.
Merkez üssü Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve 10 ili etkileyen depremlerin ardından oluşan kırık görüntülendi.
Kahramanmaraş'ın Tevekkeli köyünde kilometrelerce uzunlukta olan kırık depremin büyüklüğünü gözler önüne seriyor.
TÜRKİYE'DE ART ARDA GELEN DEPREMLER "OLAĞAN DIŞI" ABD'de yaşayan deprem uzmanları, merkez üssü Kahramanmaraş olan depremlerin bu kadar kısa sürede bu şiddette meydana gelmesini "şaşırtıcı" ve "nadir rastlanan" bir durum olarak nitelendirdi.
ABD'deki Güney California Üniversitesinde deprem fiziği üzerine araştırmalar yapan Doç. Dr. Sylvain Barbot, "asrın felaketi" olarak nitelenen; Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'daki 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremleri ve bu depremlerin büyüklüğünü değerlendirdi.
Söz konusu depremlerin yapısal olarak "şaşırtıcı" birçok unsuru olduğuna dikkati çeken Barbot, "Sadece birkaç saat aralıklarla iki büyük deprem oldu ve bunlar, birbirine yakın olan ancak aynı olmayan iki farklı fay hattında bir araya geldi. Bu kadar büyük bir depremde bu durumun daha önce görülmüş bir şey olduğunu düşünmüyorum." ifadesini kullandı.
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİNDEN ETKİLENEN NÜFUS ONLARCA ÜLKEDEN FAZLA
İKİNCİ DEPREMİN OLDUĞU HAT PASİFTİ Barbot, ikinci depremin daha önce bilinmeyen bir hat üzerinde olduğuna işaret ederek "Buna biz 'hayalet hat' diyoruz. Bu hat, tarih boyunca sismik olarak pasifti. Şu anki bilgilerimize göre bunun çok uzun zaman önce aktif olduğunu ve şu anda depreme yol açmamasını beklerdik ama yanıldık. Bu hat, 7,6 büyüklüğünde bir depreme yol açtı." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de ve Doğu Anadolu bölgesinde birçok fay hattı bulunduğunun altını çizen Barbot, "İlk deprem, Doğu Anadolu fay hattında oldu. Bu hat, Anadolu ile doğu arasında bir sınır. Bu hat, iki büyük fay hattıyla bağlanıyor. Bunlardan biri Kuzey Anadolu fay hattı ki, bu hat 1999'da kırılmıştı. Bir diğeri ise güneye gidiyor. Bu depremin başka hatlarda depreme yol açması da olası." diye konuştu.
Barbot, deprem bölgesinde birkaç metrelik kayma olduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Bunun nedeni de tektonik levhaların kıtaları zamanla sürüklemesi. Bu, genelde yılda birkaç milimetre, bazen birkaç santimetre olur. Ancak bu durumda tektonik levhalar, on yıllar, yüzyıllar boyunca faylarla direnç gösterdi."
"Bu nedenle de faylar uzun zamandır oynayamıyordu. En nihayetinde de birkaç dakika içinde tektonik levhaların hareketleriyle güç çıktı. Yüzyıllar boyunca çok stabil kalınca bir anda çok büyük bir patlama oldu, bu da depremlerin daha yıkıcı olmasına yol açtı."
"İKİNCİ DEPREME 'BİR NEVİ İLK DEPREMİN ARTÇISI' DİYEBİLİRİZ" ABD Jeolojik Araştırma Merkezinde (USGS) deprem hasarları konusunda araştırmacı olarak görev yapan David Shelly de "Türkiye, depremlere çok yatkın. Üç ana tektonik levhanın üzerinde. Birçok aktif fay hattı var, meydana gelen depremler çok çok büyük ve bu, göreceli olarak nadir rastlanan bir durum." açıklamasında bulundu.
Shelly, 1999'daki depremlerin de üç ay arayla meydana geldiğini anımsatarak "Dünkü depremler çok yakın bir zamanda oldu ancak ikinci depreme 'bir nevi ilk depremin artçısı' da diyebiliriz." dedi.
Artçı sarsıntıların bir süre daha devam etmesini beklediğini dile getiren Shelly, "Önümüzdeki günler, haftalar ve aylarda bölgenin alışık olmadığı depremler olabilir. 7,8'lik depremin ardından 3 metrelik kayma normal. Yerin 10 kilometre altına inerseniz fayın bir tarafının diğer tarafına kıyasla birkaç metre üstte olduğunu görürsünüz. Bu hareketler de yüzeye bir şekilde yansıyor ama bu tam aynı metre hesabı olmuyor." diye konuştu.
Judith Hubbard, Türkiye'de yıkıcı bir depremle yüzleşen bölgenin bundan sonra da güvende olduğunun söylenemeyeceğine vurgu yaparak "Depremden sonraki zaman, başka bir deprem olma ihtimalinin en yüksek olduğu zamandır. Fayın etrafındaki bölgeler artık ekstra stres altındadır ve bence Türkiye muhtemelen özellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın durumu nedeniyle bu riskin farkında." ifadelerini kullandı.
"DEPREMLER KAÇINILMAZDIR, ONLARI DURDURAMAZSINIZ" Güney Asya'dan ABD'ye, dünyanın çeşitli bölgelerinde yer hareketlerini gözlemleyen Judith Hubbard, depremlerin öngörülemez olduğunu şu sözlerle açıkladı:
"Depremler kaçınılmazdır. Onları durduramazsınız ve biz onları tahmin bile edemeyiz. Ancak onlar hakkında bilgi edinebilir ve ne kadar büyük olabileceklerini ve etkilerinin ne olacağını öğrenebiliriz. Hangi yerlerin, diğerlerinden daha yüksek risk altında olduğunu öğrenebiliriz ve bu gibi araçlarla daha güvenli hale gelebiliriz."
Yer bilimcilerin, deprem araştırmaları yaparken Türkiye'yi bir ders kitabı gibi gördüklerini belirten ABD'li akademisyen Hubbard, "Çünkü gerçekten büyüleyici bir tektonik ortam. Arap levhası kuzeye, Avrasya'ya çarpıyor ve Türkiye'de, Himalaya'da, İran'da ya da Alpler'de gördüğümüz gibi dev dağlar inşa etmek yerine, ekstrüzyon tektoniği denen bir şey var; bu da bu iki fay sisteminin Kuzey Anadolu'da birbirlerine göre bir açı geliştirdiği anlamına geliyor. Türkiye'nin doğusu, batısı sıkışıp gidiyor." dedi.
Son olarak, depremlerdeki can ve mal kayıplarının artmasına ilişkin konuşan Hubbard, dünyada eskisinden daha fazla insan olduğu için, kıyı şeritleri ve fay hatları gibi tehlikeye açık bölgelerde yoğunlaşan toplulukların, doğal afet durumunda eskiye nazaran daha büyük zarar uğradığına, aksi takdirde dünyanın durumumun tektonik olarak eskisinden farklı olmadığına atıfta bulundu.
"DOĞU ANADOLU FAY SİSTEMİNDE BU BÜYÜKLÜKTE BİR DEPREM MEYDANA GELMEDİ" Hubbard, 7,8'lik depremlerin sık sık görüldüğünü ve Türkiye'de de bu büyüklükte depremlerin daha önce olduğunu belirterek "Ancak aynı fay üzerinde ve kırılan Doğu Anadolu fay sisteminde bu büyüklükte bir deprem meydana gelmedi." diye konuştu.
Türkiye'de depreme maruz kalmamış binalar olduğunun altını çizen Hubbard, özellikle fayların sarsıldığı bir dönemde buna tepki olarak daha fazla deprem olma riskinin de bulunduğunu aktardı.
Hubbard, 1930 ile 1960'lı yıllar arasında Kuzey Anadolu fay hattında depremlerin birbirini tetiklediğini anımsatarak net olarak bilinemese de güneyde de bunun olabileceğini ifade etti.
Levhaların hareketiyle fay hatlarının etkilendiğine değinen Hubbard, bugüne kadar yapılan saha araştırmalarında fayın bazı kısımlarında 3 metre civarında bir kayma olduğunun tespit edildiğini dile getirdi.
Hubbard, normalde bulunan fay hattına göre depremlerin 2 ile 8 metre arasında bir kaymaya sebep olabileceğini kaydederek "Bu (3 metre), 7,8'lik bir deprem için normal bir değer. Şu ana kadar kaydedilen en büyük değer 50 metreydi ancak bu 2011'de Japonya'da su altında meydana gelmişti ve hiçbir insan tarafından tecrübe edilmemişti. 2008'de Çin'de gerçekleşen 7,9'luk depremde ise 8 ila 10 metre arasında bir ölçüm yapılmıştı." ifadelerini kullandı.
Japonya, Çin veya ABD'nin California eyaletindeki bina yapılarının Türkiye'ye uygun olmayabileceğini söyleyen Hubbard, "Binalar ve gelenekler farklı. Buna göre çalışmalı ve bu trajediyi anlayabilmeliyiz." dedi.
Deprem uzmanı akademisyen, Türkiye'deki depremin ardından Twitter'da, "7,8 büyüklüğünde bir depremde ortalama 5 metre kayma olabilir. Yani bugünkü deprem yaklaşık 300 yıllık sürece yayılmış bir gerilmeye dayanıyor." şeklinde değerlendirme yapmıştı.