ORTADOĞU'DA oynanan oyunları ve kullanılan elemanları daha iyi anlamak için bizi gösterilen fotoğrafa bakmak yetersiz kalır. Mutlaka aldanırız. Birbirine düşman olarak gördüklerimiz hatta birbirleriyle savaşanlar perde arkasında en büyük müttefiktir.
Gerilimle, ortak kaos çıkararak bağlı oldukları merkezlere hizmet ederler. Biz onları savaşıyormuş gibi görürken kimlere ve nerelere hizmet ettiklerini anlayamayız.
Aslında bunun en güzel açıklaması tarih sayfalarında vardır. Biraz derinlere girsek bugün yaşananları çözmekte zorlanmayız.
Önceki gün Avrupa'da Yahudi etkinliği vardı. O etkinliğe katılan binlerce Yahudiye bir sunum yapıldı. Kürsüye "Veliaht majesteleri Prens" diye bir isim çağrıldı. O kişi İran Şah'ının oğlundan başkası değildi.
Netanyahu İran'ın çok yakında özgürlüğüne kavuşacağını söylüyordu. Bunun anlamı "İran yakında bölünecek" demekti.
Plan hazırdı. İsrail-İran savaşı çıkması halinde ABD ve yancıları İngiltere ile Fransa da buna dahil olacak, otomatikman hep birlikte İran'a çömeceklerdi. Tıpkı Irak, Suriye gibi parçalayacaklardı.
Sebep yoksa sonuç alamazdınız.
İranlı Ayetullahlar da savaş naraları atarak buna hizmet edecekti. Ortada muazzam bir ittifak vardı. Şiiler yüzlerce yıldır Batı'nın çıkarlarına köle oluyor, sadece Sünnileri öldürüyorlardı.
Hem de milyonlarca. Çok kullanışlı elemanlardı. Tapınak şövalyelerinin hakim olduğu dünya finans sektörünün baronları kontrolden çıkan İran Şah'ını devirip yerine Fransa'da koruma altına aldıkları Humeyni'nin rejimini kurmuştu. Humeyni rejimi tüm gücünü Suriye, Irak, Lübnan, Yemen gibi ülkelerde milyonlarca Sünniyi öldürmeye adamıştı. Ülke içindeki ekonomik krizleri, gerilimleri, ayrışmayı da muazzam şekilde büyüterek İran'ı parçalanmaya hazır en müsait ortama taşımışlardı. Hizmetleri büyüktü. Şimdi aynı akıl Yahudi kongresinde İran'ın kurtarıcısı olarak İran Şah'ının oğlunu "Majesteleri" diyerek görücüye çıkarıyordu. İngilizler Hindistan'a girip yerleşirken, onlara en büyük desteği de "Müslüman" görümlü sapkın kullanışlı elemanlar verdi.
İngiliz aklı nerede ırk-din-mezhep ve aralarında husumet varsa gidip onlarla el sıkışıp kullanmaktan geçiyordu. Onların başlattığı bu siyaset günümüzde hala en yaygın kullanılan bir metod olarak Ortadoğu'da karşımıza çıkıyor. Hindistan'a Sünni Türkler hakimdi. Babür İmparatorluğu'nun elindeydi. İngilizler casuslar gönderip iktidarın karşısında duran ve sapkın olan inançları araştırdı. Yahudilerin kurduğu Şiiliğin bir kolu olan İsmailileri keşfedince düğmeye bastı.
Hindistan'daki Şii İsmaili'ye tarikatının liderine "Prens" ünvanı verdi. Ona da "Majesteleri" dedi.
Majesteleri Prensin adı "Ağa Han"dı. İngilizler Hindistan'a girerken en büyük desteği Hindulardan değil, kendilerine Müslüman diyen ve Haşhaşilerin devamı olan İsmaililerden alıyordu. İngilizler Hindistan'daki müttefikleri Şii Majesteleri Prens Ağa Han'ı, Osmanlı'daki hilafetin kaldırılmasında da kullanacaktı.
Bunlar hizmet adamıydı.
Şiiliğin bir kolu olan İsmailiye mezhebini benimseyen Hassan Sabbah'ın en büyük hayali de Selçukluları ortadan kaldırmak ve Sünni katliamlarıyla tarihe geçmekti. Kurduğu Haşhaşi örgütü ile hem vezir Nizmülmülk'ü öldürtüyor, hem de sultan Melikşah'ı zehirliyordu.
Alamut kalesini ele geçirip, Irak'tan Suriye'ye kadar her yerde korku salıyor, tıpkı bugünkü İran gibi Sünni katliamları yapıyordu. Hassan Sabbah Kudüs'teki genç Haçlılarla dostluk kuruyor, onlarla el ele veriyordu.
Hasan Sabbah'ın içkili, mezeli, danslı, dilberli ağırlamalarından çok etkilenen Kudüslü genç Haçlılar benzer bir oluşum kurmak için harekete geçti. Böylece bugün yeryüzündeki tüm finans sistemlerini ahtapot gibi ele geçiren, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve tüm Avrupa'yı tasmalı köpek olarak kullanan, Siyonizmin merkezi olan "Tapınak Şövalyeleri Tarikatı"nın ilk adımı 119'da Şii Hassan Sabbah sayesinde atılıyordu. Teşkilat yapısının tamamı Haşhaşilere göre düzenleniyordu. Beyaz zemin üzerine kırmızı sembol şeklindeki kıyafetler bile tıpa tıp aynıydı.
Aradan yıllar geçiyor, İspanyalı Yahudi şövalye İgnatius Loyola 15.yüzyılın ortalarında "Cizvit tarikatı" olarak bilinen "İsa Cemiyeti"ni kurarak Tapınakçılığı kurumsallaştırıyordu. Cizvitlerin ana felsefesi "Hedefe güç kullanarak değil Şii Hasan Sabbah gibi aldatarak ulaşmak"tı.
Katolik Papa başlangıçta Yahudi İgnatius'un kurduğu Tapınak Şövalyeleri'ni kutsayıp bağrına bassa da bir süre sonra feshedip kovuyordu. Üç yıl sonra Adam Weishaupt adındaki Yahudi bir Cizvit ile Mayer Amschel Rotschild adındaki Yahudi Banker "Yeni dünya düzeni" ideolojisi ile "Aydınlanma" tarikatını kurarak Tapınak Şövalyelerini kucaklayıp bünyeye katıyordu. Oluşumun zenginlerinden Rockfeller de Hindistan'da bir kişinin önünü açıyor, para yağdırıyor ve ülkenin bir numaralı zengini haline getiriyordu. O servet sahibi Hindistanlı, İngilizlerin "Majesteleri Prens" ünvanı verdiği ve ülkeyi işgalde en büyük desteği gördüğü Şii Ağa Han'dan başkası değildi. Bugün İran Hizbullah ile Suudlar Vehhabi DEAŞ ile Sünni katliamları gerçekleştirerek fitneye davetiye çıkarıyor, Müslümanların birbirini kırması için yırtınıyor, yeryüzünün her köşesinde İslamofobi oluşmasında başrol oynuyorlardı. Şimdi sıra bu kullanışlı elemanların 3.Dünya Savaşı için zemin hazırlamasına gelmişti. Tüm şartlar hazırdı.
Ortadoğu'da kullanışlı elemanlar sayesinde başlayacak yangın, bölgenin tamamen parçalara ayrılması, Siyonist emellere ulaşılması demekti. Bu yangından en çok etkilenecek ülkelerden biri de Türkiye'ydi.
Bölgedeki Siyonist emellerin bir numaralı engeli ise Ankara'nın uyguladığı dış politika ve güçlü duruştu. O yüzden tabii ki ilk hedef Türkiye olacaktı.
FETÖ imamlarının mason localarında bağıra basılması, üstad yapılması, 15 Temmuz darbe girişimleri, PKK terörüne sınırsız destek boşuna mıydı?
Başkan Erdoğan'ın da "Hedefleri Türkiye" şeklindeki açıklaması şu dönemde tesadüf olabilir miydi hiç? Bu terör örgütlerinin yapılanmasının Haşhaşilerden bir gram farkı yoktu. Bin yıl önce neyse bin yıl sonra da aynıydı.
Bin yıl önce Selçuklu'yu ortadan kaldırmak isteyenler bin yıl sonra torunları için boş mu duracaktı?
Üstelik 100 yıldır kurdukları sistemle Türkiye'yi dışarıya karşı kafasını kuma gömen bir ülke haline getirmişlerdi.
Ancak son 20 yıldır Türkiye bölgesinde at koşturanlara darbe üzerine darbe vuruyor, oyunları bozarak nal toplatıyordu. PKK üzerinden İsrail'e açılmak istenen koridorlara Ankara ot tıkıyordu.
Eski, zavallı ezik Türkiye yok artık. O yüzden yüzyılın en büyük zulmünü yapanların, kan gölleri oluşturanların kazanma şansı da yoktur. Türkiye tüm oyunlarını suratlarına çarpa çarpa bozacak. Devlet aklına güvenin. Hiç merak etmeyin.