Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 7 Temmuz 2024

Ya saymayı bilmiyor, ya da...

Çayları dağıtan İhsan, Melih Bey'e dönerek:

- Evet, Melih Bey, yine dolu dolu bir hafta yaşadık. Haftalık bilgilendirmene, Kayseri ve Suriye'nin kuzeyinde yaşananlarla başlarsan iyi olur… Melih Bey, gülümseyerek:

- Haftalık bilgilendirme, iyi bir cümle. Bundan sonra kullanalım inşallah. Kayseri ve Suriye'nin kuzeyinde olup bitenlere bakıldığında, birilerinin bindirilmiş kıtalar dediğimiz taşıma ekiplerle önce Kayseri'de ortalığı karıştırdıkları ve ardından da Suriye'nin kuzeyindeki kontrolümüz altında olan yerlerde benzerini yapmaya çalıştıkları anlaşılıyor… Mehmet:

- Anlaşıldığı kadarıyla Kayseri'deki olaylara karışanların çoğu sabıkalı. Demek ki üç beş kuruş para uğruna oraları karıştırmayı düşünebilecek kadar alçak kişiler bunlar… Melih Bey:

- Kayseri'de yaşandığı ileri sürülen taciz olayı da karmaşık. Düşünün birisi güya bu adamı takip ediyor videosunu çekiyor ve etrafa yayıyor. Önce taciz edilenin Türk olduğu söylense de, Suriyeli olup, taciz edenin yeğeni olduğu anlaşılıyor. Burada akla gelen şey, olay çıkarmak isteyenlerin bunun da kurgulayıp kurgulamadıkları… Selim:

- Suriye'nin kuzeyinde de taşıma insanlar mı söz konusu?..

- Aynıyla. Bir yerlerden getirilen insanlar Türklerin işyerlerine, araçlarına ve bayrağımıza saldırıyorlar. Beklenmeyen ve hızla gerçekleşan bir olay. Tabii gerek yerli ekiplerin ve gerekse ülkemiz adına orada bulunanların müdahalesiyle kısa sürede sonlandırılıyor… Remzi:

- Bu olayların şimdi yaşanması tesadüf değil herhalde?..

- Kesinlikle. Rusların devreye girmesiyle Esad'ın şimdiye kadar takındığı uzlaşmaz tavırdan vazgeçmesi, birilerinin bölge ile ilgili hesaplarını karıştırmışa benziyor. Türkiye ile Suriye arasında görüşmelerin başlaması, terör konusunda ciddi adımlar atılması ve teröristanın engellenmesi demek. Bunu engelleyebilmek birilerinin başlıca hedefi. Ortalığı karıştırmaları bundan. Durmuyorlar, durmayacaklar… Mustafa:

- Benim anlamakta zorlandığım, milliyetçi geçinen Zafer Partisi'nin tavrı. Karşı çıkılması gereken olayları neredeyse sahipleniyor. Devletin verdiği rakamları bildiği halde ülkemizde 13 milyonun üzerinde yabancı olduğunu iddia edip duruyor. Ona göre 7 milyon Suriyeli, 2 milyon Afgan, 2 milyon Afrikalı ve 2 milyonun üzerinde de Pakistan, Rusya, Mısır, Libya, Bangladeş ve diğer ülkelerden gelen yabancı varmış. Ama resmi rakamlara bakılınca bunların büyük bir palavra olduğun anlaşılıyor…

- Sığınmacısı, mültecisi ve çeşitli sebeplerle ülkemizde bulunanları ile toplamda 4.5 milyon nerde, 13 milyon nerde? Durum, tam da 'ya saymayı bilmiyor ya da sopa yememiş' sözündeki gibi yani. Ümit Özdağ, Mülteci karşıtlığı yapıp, toplumun bazı kesimlerini bilemeye ve böylelikle alan oluşturma derdinde. Türkiye'deki Suriyelilerin en çok 3 milyon 700 bine çıktığını ve şu anda 3 milyon 300 bine indiğini biliyor tabii ki. Sadece kuzey Suriye'ye dönenlerin sayısı 670 bin... Mehmet:

- En saçma olanı da Afganlı ve Afrikalılarla ilgili iddiaları. Dünya üzerindeki Afganlı mültecilerin tamamı 2 milyon 600 bin ve bunların 300 binini bizde olduğu biliniyor. Bunu bilse de 2 milyon Afganlıdan bahsetmek işine geliyor. İki milyon Afrikalı olduğu iddiası da duyanları güldürüyordur herhalde. Bence Ümit Özdağ'ın esas problemi, doğruları söylerse müşteri bulamayacağını bilmesi… Melih Bey:

- Haklısın. Bu arada Ümit Özdağ yanında CHP'nin ikircikli tavrı da insanımızın kafasını karıştırmaya yönelik. Ülkemizdeki geçici sığınmacılar meselesine objektif yaklaşmak yerine siyasi rant maksadıyla baktıkları için yalanlarla ortalığı velveleye veriyorlar ve bu da çeşitli açılardan ülkemize zarar veriyor… İhsan:

Sen ağa, ben ağa…

- Aklı başında olanlar, Suriyeli sığınmacıların ve bu arada mesela Afganlıların ekonomik açıdan ülkemiz lehine olduğunun farkında. Çeşitli sebeplerle bizim insanımızın yanaşmadığı işlerin çoğunu sığınmacılar yapıyor. Ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine tarım ve hayvancılıktan başlayıp küçük ve orta çaplı kuruluşların tamamında çalışan sığınmacılar var. Bunlar olmasa ciddi işgücü açığı oluşacağı bir gerçek… Remzi:

- Desene tam bir 'sen ağa, ben ağa, inekleri kim sağa' durumu. Muharrem Sarıkaya, Habertürk'te Çarşamba günkü 'Ne gönderir ne de bırakır!..' başlıklı yazısında bu konuyu işlemiş. Sahada edinilen bilgiler ışığında ülkemizin çeşitli bölgelerinde tarım ve hayvancılıkta çalışan sığınmacılar konusunu ele alan güzel bir yazı… İhsan:

- Ben de okumuştum. Aydın'da çilek ve enginar bahçesindeki toplayıcılar ve dağda incir ağaçlarının dibini açanlar yanında Adana'daki karpuz tarlasında, Trabzon yaylalarındaki otel veya lokantalarda, Erzincan'da tulum peyniri üreticisi yanında, Erzurum veya Mersin'de kol gücüyle yapılan işlerde çalışan Suriyeli ve Afganlılardan bahsediyordu. Tabii Ankara ve İstanbul'daki mobilya üreticilerinin ağırlıklı bölümünde Suriye ve Afganistan'dan gelenlerin çalıştığı ve son olarak olaylar çıkarılan Kayseri'deki durumun farklı olmadığını da dile getiriyor…

- Haklısınız, ülke genelinde çobanlık denildiğinde Afganlılar akla geliyor, mesela. Şikayetçi olup, sınır dışı edilmeleri gerektiğini söyleyenlerin çoban problemi ve çözümü ile ilgili herhangi bir fikirleri yok. Gönderin demek kolay, ama bir yandan da hayvancılık gelişsin istiyorlar… Mehmet:

- Sığınmacıların ucuz iş gücü olduğu şeklinde yaygın bir kanaat söz konusu. Tabii ki bunun haklı gösterebilecek veriler de vardır, ama işini düzgün yapan sığınmacıların iyi maaşlarla çalıştıkları da bir gerçek. Bu civarda değişik işlerde çalışan çok sayıda sığınmacı var ve gelirleri de gayet iyi... Melih Bey:

- Sığınmacılar meselesi ile ilgili en ciddi sıkıntı, konuyu siyasi çıkarları için kaşımaya çalışanlar. Ümit Özdağ bu konuda başı çekiyor. Dayandığı sosyoloji bu konuda nefret aşılamayı başardığı bir kitle. Objektif gerçekleri çarpıtarak onları konsolide etmeye ve sayılarını artırmaya çalışırken, ülkeye zarar verdiğinin de farkındadır, muhakkak… Selim:

- Kayseri ve Suriye'nin kuzeyinde meydana gelen karışıklıklarla ilgili açıklamaları, bölge üzerinde hesapları olanların niyetleri ile çakışıyor. Dahası devlet adamlığı denilecek bir derinlikten de yoksun. Milliyetçi göründüğü halde, bazı menfaatler karşılığı PKK uzantısı partinin de bir üyesi olduğu Altılı Masa ile beraber hareket ettiğini unutmadık zaten... Melih Bey:

- Rusya'nın araya girmesi ile Esad'ın Türkiye ile ilgili tavırlarında bir değişiklik olması, bölge üzerinde kötü hesaplar yapanları ve uzantılarını telaşlandırdı herhalde. Çok istedikleri teröristanı kuramayacakları iyice kesinleştiği için bütün tuşlara basmaya çalışıyorlar. İlk anda hazırlıksız yakalanıldığı gibi bir hava oluşsa da istihbarat ve güvenlik güçlerimizin ciddi manada teyakkuzda olduğu anlaşılıyor… İhsan:

- Birilerinin Cumhur İttifakı'nın arasını bozmak niyetiyle kaşıdıkları bir konu da Sinan Ateş cinayeti idi. Mahkeme başlayıp bazı bilgiler açığa çıkınca, bilmedikleri konularda ahkam kesmeyi sevenlerin sesleri kesildi…

- Sanırım öyle oldu. Çok ilgisi yok ama 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Avusturya'yı yendiğimiz maç sonrası Bozkurt işareti yapan oyuncumuza verilen iki maçlık ceza da, dünyaya Batılıların gözlükleri ile bakanların ne kadar zavallı olduklarını ortaya koydu. Türkiye söz konusu olduğunda objektifliği bir kenara koyduğunu bir kez daha ispatlayan Avrupa, Ülkemiz ve bölge ile ilgili gelişmelere sadece kendi menfaatleri açısından baktığını da net olarak gösterdi… İhsan:

- Haklısın, milletimiz de gelişmeleri iyi yorumlayıp gereken dersleri çıkarır, inşallah…

- İnşallah…