Anlatılmadı da zaten! Ezberle gittik! Marşlarla, türkülerle destan yazdığımızı sandık! Türklük propagandası yaparken, kendimizi yücelttiğimizi düşündük! Birimiz dünyaya bedeldi! Öyle söylememiz ve düşünmemiz isteniyordu! Ama Londra'nın kurduğu oyunu ve attığı formatı görmüyorduk!
Türk'tük! Akıllıydık ama ülke elimizde değildi! Bizi öyle gaza getiriyorlardı ki aklımızı kullanmak yerine sadece savaşmayı istiyorduk!
Kahramanlığı kılıcın ya da namlunun ucunda görüyorduk!
Oysa GÜNEŞ BATMAYAN İMPARATORLUK akılla yönetiliyordu! Kime nasıl "İZM!" enjekte edileceğine onlar karar veriyordu! Bünyeye göre bu değişiyordu! Birinci Dünya Savaşı'nda yenildiğimiz halde zafer olarak kutluyorduk! Aklımız tamamen karışmıştı! Çocuklarımız İNGİLİZLER'in isteği üzerine sadece ezberliyordu! İçeride atılan siyasi, ekonomik, kültürel ve istihbari formatı görmüyorduk! Kimini Yahudi'nin yazdığı, kimini de Avrupalı'nın yazdığı MARŞLARI kendimizin zannettik, göğsümüz kabardı! Kahramanlığa bayılıyorduk! Böyle olduğumuzu bildikleri için de uygun reçete yazıyorlardı!
Bütün tedavi biçimleri bizi TARİHİMİZDEN ve DİNİMİZDEN koparmak içindi! Bu aynı zamanda küçük ve iddiasız bir TÜRKİYE demekti!
Bu da Kraliçe'nin Ortadoğu'da rahat etmesi anlamına geliyordu! Ve daha da önemlisi İNGİLİZLER'in Türkiye'ye atadıklar VALİYİ bilmiyorduk! Kağıt üzerinde yoktu!
Gidip bulunacağı bir adresi bilen çok azdı! Ama kendisi vardı! Bu nedenle onu ve adamlarını görmemek için ısmarlama yazılan TARİHLE gitmemiz gerekiyordu!
Öyle de oldu! Gerçek DÜŞMANI gözden kaçırdık! Ülkenin kontrolünü ele aldılar ve hiç bırakmadılar! Çoğu zaman ABD pasaportu ile geldiler! Soros gibi!
Amerikalı'ydı ama Kraliçe'ye çalışıyordu!
Kurdukları sistemi bilmediğimiz için düşüyorduk!
Ayağa kalkamıyorduk!
Bu bilinç yoktu! "Bir dakika!
Dünyaya bakın!" diye uyaran biri de çıkmıyordu! "Birleşik Krallık kimlerden oluşur?" diye soran yoktu! İlgimizi çekmiyordu!
Ama gerçek korkutucuydu! Bildiğiniz zaman ürkütücüydü! İçine iyice daldığınızda ise kabustu!
KANADA Valisi David Llyod Johnston
AVUSTRALYA Valisi Quentin Bryce
YENİ ZELANDA Valisi Anand Satyanand
BARBADOS Valisi Clifford Hubands
BAHAMA Valisi Sir Arthur Foulkes
GRENADA Valisi Carlyle Glean
SAINT LUCIA Valisi Pearlette Louisy
PAPUA YENİ GİNE Valisi Sir Michael Ogio
SOLOMON ADALARI Valisi Frank Kabul
BELİZE Valisi Sir Frank Bainimarama
TUVALU Valisi Lokoba Taeia Italeli...
Bunlar sadece birkaçıydı!
Avustralya ile Kanada gibi büyük devletler doğrudan KRALİÇE'ye bağlıydı! Her ülkenin başında bir VALİ bulunurdu! Ülkeyi Londra'ya bu isim bağlardı! Oradaki DEVLET BAŞKANLARI Kraliçe'nin adamlarıydı! Afrika'dan Okyanuslar'a kadar uzanan imparatorluğun kalbi Ortadoğu'da atardı! Ve buralar asla Türkler'e kalmamalıydı!
Bunun için ne gerekiyorsa yapılmalıydı! Zaten bugüne kadar ne gerekiyorsa yaptılar da!
Kıbrıs'ta bizi savaştırdılar sonra RUM KESİMİ'ni Büyük Britanya'ya bağladılar! Bu en masumuydu!
Düşünün!
Ama ben başka bir şey anlatmak istiyorum! Çok üzerinde durmadığımız başka bir şeyi! Hazır IŞİD gündemdeyken!
Bir araştırma yapıldı! İngilizler yaptı!
Kraliçe'nin kaç askeri olduğu araştırıldı! Buna göre Büyük Britanya hakimiyeti altındaki topraklardaki asker sayısı belirlendi!
İngiltere, Kuzey İrlanda, İskoçya ve Galler'den oluşan Birleşik Krallık dışında Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, İrlanda, Afrika kolonileri, Hindistan, Orta Amerika kolonileri ve Pasifik kolonileri ülkelerinden toplam 3,5 milyon askerin Kraliçe'ye hizmet ettiği ortaya çıktı!
Bu kadar da değildi üstelik! İşin bizi ilgilendiren tarafı daha da garipti!
Çoğu Hindistan'dan olmak üzere Britanya Ordusu'nda 600 bin Müslüman askerin bulunduğu ortaya çıktı. Bu rakam yaklaşık 700 bin askere sahip Türkiye'den sonra dünyadaki en büyük Müslüman orduydu! Pakistan bile ikinci sıraya düşüyordu! Birleşik Krallık'tan yani İngiltere, Kuzey İrlanda, Galler ve İskoçya'dan 400 bin asker toplarken YÖNETTİĞİ ülkelerden 3 milyon 100 bin asker buluyordu! Kendisi için ölüme gidilecek sistem meydana getirmişlerdi!
Bunu yaparken MÜSLÜMAN coğrafyasını hiç ıskalamadılar! Siyaset, cemaat ve iş dünyası ellerindeydi!
Görünmeden yönetiyorlardı!
Mesela bir dönem Jandarma Komutanı olan SEDAT CELASUN...
Muhteremin alt-alta oturduğu İngilizler'in BÜYÜKELÇİLERİYLE arasından su sızmazdı!
Daha önce yazmıştım! 28 Şubat dönemindeki en etkili isimlerden biri olan ve istihbarata bakan PAŞA, İngiliz büyükelçisinin ısrarı üzerine yoğunluğuna rağmen randevu vermek zorunda kaldı!
İngiliz elçi gelir gelmez konuya girdi!
-Sizdeki bir yapı var, inanın çok tehlikeli!
Paşa konuyu çok iyi bilmediği için olsa gerek "Siz nereden biliyorsunuz ki?" diye soruya soruyla cevap verdi!
Bu çıkış karşısında ELÇİ "Biz kurduk, nasıl bilmeyiz ki!" diyerek gülümsedi! Görüşme biterken İngiliz elçi "Biz sizi uyarmak için buradayız! Artık ip Amerikalılar'ın elinde!" dedi!
Bu kadar büyük bir operasyon nasıl oluyordu da Atlantik'in öteki tarafına geçiyordu!
Ve Kraliçe ile yakın çalışan bazı Yahudi grupların desteğini alıyordu! İlginç!
Müslüman Ordu aklımı karıştırdı! "Listede eksiklik var mı?" acaba diye düşünmeden edemedim!
Sizce!