Sanatçılar yurdu Narmanlı Han: Rus Büyükelçiliği olarak İstiklal Caddesi'nde yaptırılan tarihi bina, el değiştirince...

İstiklal Caddesi üzerinde, İsveç konsolosluğu karşısında fil ayakları üzerine oturmuş, kaleye benzeyen iki katlı tarihi bina, tartışmalı restorasyon süreci esnasında kamuoyunun gündemine gelmişti. Bugün apartman, dükkan ve yazıhane olarak kullanılan, ortasında geniş bir avlusu olan 2 bin 460 metrekarelik bina, Beyoğlu'nun en eski yapılarından birisidir ve Narmanlı Han olarak bilinir.

Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :22 Mart 2021
Sanatçılar yurdu Narmanlı Han: Rus Büyükelçiliği olarak İstiklal Caddesi’nde yaptırılan tarihi bina, el değiştirince...

İstiklal Caddesi üzerinde, İsveç konsolosluğu karşısında fil ayakları üzerine oturmuş, kaleye benzeyen iki katlı tarihi bina, tartışmalı restorasyon süreci esnasında kamuoyunun gündemine gelmişti. Bugün apartman, dükkan ve yazıhane olarak kullanılan, ortasında geniş bir avlusu olan 2 bin 460 metrekarelik bina, Beyoğlu'nun en eski yapılarından birisidir ve Narmanlı Han olarak bilinir.

Bina, Rusya tarafından 1831'de büyükelçilik binası olarak inşa ettirilmiş. O yüzden de Rus mimarisinden esintiler taşır. Rusya Büyükelçiliği 1880'de bugünkü binasına taşınınca Birinci Dünya Savaşı'nda Rus hapishanesi olarak kullanılmış. Savaş ve sonrası Ekim Devrimi'nden kaçan ve bu yüzden "Beyaz Ruslar" olarak adlandırılan Rusya vatandaşları akın akın İstanbul'a gelince elçiliğin yan hizmet binası olmuş. Daha sonra Sovyetler Birliği seyahat acentesine ev sahipliği yapan bina 1930'lardan sonra boşaltılmış.

Biraz da viran halde olan binayı 1933'te Narmanlı Ailesi satın alır. Bugün dahi Narmanlı olarak anılan bu binaya adını veren Narmanlı Ailesi kimdir? Narmanlızâde Hacı Mustafa Bey, Erzurum'da deri ticareti yapan zengin bir tüccardır. Osmanlı'nın son döneminde ailesiyle (eşi Azize Hanım, oğulları Avni ve Sıtkı, kızı Sıdıka) birlikte İstanbul'a yerleşir. Fatih'te bulunan Erzurum Han'da iplik, tuhafiye ticareti yapar ve ciddi bir servet sahibi olur. Vefat edince şirketi oğulları Avni ve Sıtkı'ya kalır. Soyadı kanunu çıkınca aile lakaplarını soyadı alarak alırlar.

Narmanlı Kardeşler, binanın bir kısmını ticarethane, bir kısmını da maddi zorluk çeken sanatçılara ucuz bir bedelle kiraya vermiş. Gerek Avni ve Sıtkı Narmanlı gerekse de kız kardeşleri, sonradan sanat eserleri koleksiyoncusu olan Sıdıka Bilimer, sanatsever oldukları için sanatçılara el uzatmışlar. O yüzden artık binanın adı da Narmanlı Yurdu olarak anılmış. Bu sanatçılardan ilk akla gelenler, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ali Berger, Bedri Rahmi Eyüpoğlu'dur. Avni ve Sıtkı Narmanlı'nın vefatları, Beyoğlu'nun değişmeye başlaması derken Narmanlı Han önce yurt olma özelliğini kaybeder, sonra da yavaş yavaş boşalır.

Narmanlı Ailesi'nin bir kuşak sonrası da 1980'li yıllarda yapıyı restore ettirmek için uğraşır ama proje tartışma yaratınca bu çaba yarıda kalır. 2001'de Aile (12 Varis) binanın yüzde 15'ini Yapı Kredi Koray grubuna satar, hazırlanan yeni proje de onay alamayınca aile de satışı iptal ettirir. Sonunda bina 2014 yılında 57 milyon dolara Erkul Kozmetik'in sahibi Mehmet Erkul ve Eteksan Tekstil'in sahibi Tekin Esen'e satıldı. Onların hazırlattığı proje uzun tartışmalar sonunda kabul edildi ve bina yeni sahiplerince restore edilerek açıldı.

"(Ahmet Hamdi Tanpınar) profesör olarak Edebiyat Fakültesi'ne girdi. Aynı zamanda da Güzel Sanatlar'da ders veriyordu. Mali durumu biraz düzelmişti. Bana artık ablasının evinde kalmak istemediğini, taşınmak istediğini söyledi. Aklıma derhal bizim Narmanlı Yurdu'nda, giriş katında küçük bir daire geldi; bir büyük oda, mutfak ve banyodan ibaretti. Ucuza vereceklerdi. Derhal tuttu ve taşındı. Perde olarak camlara gazeteler yapıştırdı. Bir-iki tabak, bardak satın alındı.

Hamdi bir gün hasta oldu. Bizim hizmetçi Melahat aşağı inip, "Hamdi Bey nedir o eski yorgan, o sizi ısıtmıyor, perdeleriniz de yok, niye böyle oturuyorsunuz?" diye sormuş.

Param yok demiş Hamdi. "Bunları size taksitle yaptırırım" demiş Melahat ve yaptırdı da. Bu daire her akşam dolup taşıyordu; Bedri Rahmi, karısı, kız kardeşi Mualla (şimdi Anhegger'in karısı), Selahattin Eyüpoğlu, ressam Zeki Faik İzer, Mehmet Ali Cimcoz ve karısı Adalet… Türküler söylenir, yenilip içilirdi." (Tatyana Moran, Dün Bugün)

YARIN: MISIR APARTMANI