Kocası ölünce aşkını ilan etti! İnsan haklarının mimarı Eleanor Roosevelt'in hayatı okuyanları şoke ediyor

Eleanor Roosevelt, eşi Franklin Delano Roosevelt ölünce ABD'nin yeni başkanı tarafından BM delegesi olarak atandı. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin hazırlanmasında önemli rol oynadı. Ardından o kadın gazeteciye de aşık olunca herkes şoke oldu.

Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :03 Nisan 2021
Kocası ölünce aşkını ilan etti! İnsan haklarının mimarı Eleanor Roosevelt’in hayatı okuyanları şoke ediyor

FDR (Franklin Delano Roosevelt) 1910 yılında Demokrat Parti'den New York Senatörü oldu. 1918'de sekreterine yazdığı aşk mektuplarını Eleanor bulunca, FDR boşanmak istedi.

Annesi, gelinini hiç sevmemesine rağmen, oğlunu mirasından mahrum edeceğini söyleyerek, boşanmaya izin vermedi. Evliliklerindeki mutluluk tablosu kamuoyuna karşı oynanan bir oyundu; aslında formalite haline dönmüştü.

Çiftin bu evlilikten 6 çocuğu olmuştu, ama Eleanor yıllar sonra eşiyle olan cinselliğin katlanılması gereken bir zahmet olarak gördüğünü söylemişti. O zaman medyada herkesin bildiği bir sır olup, kamuoyunun yıllar sonra öğrendiği şey ise Eleanor'un kadın gazeteci Lorena Hickok'la bir aşk ilişkisi yaşadığıydı. Hickok, 1930'lardan sonra Eleanor'u öven hatta adeta onu parlatan yazılarıyla bilinir.

1921'de FDR çocuk felcine yakalandı ve yarı kötürüm oldu. O zor günlerde Eleanor FDR'ye bir hemşire gibi çok iyi baktı. Annesi FDR'nin siyaseti bırakıp emekli olmasını, Eleanor ise devam etmesini istiyordu. Ailede büyük kavgalar yaşandı ve sonunda kazanan Eleanor oldu.

FDR 1929-1933 arası New York valiliği yaptı. 1933'teki Başkanlık seçimlerini kazanınca, Eleanor da "First Lady" oldu, ama oynamak zorunda olduğu rol ile gerçek yaşamı arasındaki çelişki nedeniyle depresyona girdi. Biyografisini yazan Lorena Hickok kitabına "İsteksiz First Lady" ismini verdi.

Mutsuzluğunu yenmek için o döneme kadar bir first lady'nin görünmediği alanlara girdi. Gazetelerde yazı yazdı, radyo programları yaptı, parayla konferanslar verdi ve eşi adına haftalık basın toplantıları düzenledi.

FDR, bugün o dönemi ve adına kitaplar yazılan "Yeni Düzen" ismini verdiği bir programla ABD'yi adeta yeniden düzenliyordu. Yardımcısı da Eleanor'du. II. Dünya Savaşı'nda güçlü ABD imajının en önemli görüntülerinden birisi oldu. Kadınların savaşta alması gereken pozisyonların rol modeli oldu. Sürekli askeri birliklere giderek savaşanlara moral verdi.

FDR, ABD Tarihi'nin en uzun süreyle (1933-1945) başkanı oldu. Dört seçim kazanmıştı. 12 Nisan 1945'te görevi başındayken beyin kanamasından öldü. Öldüğünde yanında Eleanor değil sevgilisi vardı. FDR'den sonra ABD Başkanı seçilen Harry Truman, Aralık 1945'te Eleanor'u Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na delege olarak atadı.

Nisan 1946'da BM İnsan Hakları Komisyonu'nun ilk başkanı seçildi. 1948'de yayınlanan ve bugün de geçerli olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde önemli bir rol oynadı. 1951'e kadar komisyon başkanı, 1953'e kadar da delege olarak BM'de görev yaptı.

Nisan 1960'ta Eleanor'a New York'ta araba çarptı. Kaza, birçok hastalığını tetikledi ve 7 Kasım 1962'de hayata veda etti.

Eşinin yanına gömüldü. Öz ile görünüş faklıdır. Roosevelt soyadıyla İnsan Hakları'nı yan yana yazdık ama mesele daha karışıktır. Sadece, Türkiye ile 1 Mayıs 1977 Taksim katliamı nedeniyle bilinmeyen bir bağ yazalım.

ABD Başkanı F. Roosevelt 1945'te, ölümünden kısa bir süre önce, Pan American Havayolları'nın kurucusu Juan Trippe, görünüşte Güney Amerika'nın turizmini geliştirmek amacıyla, özellikle o yıllarda kıtanın ihtiyacı olan lüks oteller yapılmasını kararlaştırdılar. Bu bakir ve zengin topraklara böylece Amerikan sermayesi ve siyaseti de girecekti. Bizzat bir devlet projesi üzerine ilk otel ITT tarafından 1946'da Brezilya'da açıldı ve müşterileri de Pan American tarafından taşındı. Trippe, eşinin eski Dışişleri Bakanı'nın kardeşi olması sebebiyle devlete zaten çok yakın birisiydi.

1 Mayıs 1977'de hem bulunduğu yer hem de katliamdaki payıyla kilit rol oynayan günümüzün The Marmara'sı, o günün InterContinental Oteli'nin sahibi ITT şirketiydi. Güney Amerika'daki darbelerde önemli rol oynayan ITT'nin Naziler'le ilişkisi açık ve belgelenmiştir. ITT'nin sitesindeki tarihçesinde, 1920'de kurucu olarak iki kardeş görünür. Bu kardeşlerden birisi olan Behn, ABD Ordusu'nun eski bir albayı olup, Hitler'le doğrudan ilişki kuran kişidir.